Moskova Devlet Dilbilim Üniversitesi (MGLU) Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Doç. Dr. İkbal Dürre, Rusya’nın Taliban ve Afganistan stratejisini değerlendirdi.

Afganistan Rusya için kaos merkezi

Doç. Dr. İkbal Dürre - Moskova Devlet Dilbilim Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü

TALİBAN BÜYÜK BİR RİSK

Rusya’da terörist örgüt olarak kabul edilmelerine rağmen Taliban heyetleri son bir yıl içerisinde üç kere resmî görüşmeler için Moskova’ya geldi. Bu görüşmelerde Rusya’nın amacı Taliban’ın oradaki Rusya temsilciliklerine herhangi bir saldırıda bulunmayacaklarının ve Rusya’nın Kolektif Güvenlik Anlaşması Oganizasyonu ile bağlı olduğu Tacikistan, Özbekistan gibi ülkelere karşı herhangi bir müdahalede bulunmayacaklarının garantisini almaktı. Resmî açıklamalara göre bu garantiler alındı. Taliban’ın Kabil’e girdiği Pazar günü Rusya’nın Kabil’deki diplomatik temsilciliklerinin çalışmaya devam edeceğinin bildirilmesi anlaşmanın yürürlükte olduğunu gösteriyor.


Buna rağmen Taliban iktidarındaki bir Afganistan Rusya açısından bölgede bir istikrarsızlaştırma unsuru olarak algılanıyor. Daha kısa bir süre öncesine kadar ABD’nin Afganistan’daki varlığına eleştirel yaklaşan ve Afganistan’ın geldiği durumdan onları suçlayan Moskova şimdi ABD’yi oradan zamansız ayrılmakla eleştiriyor.

SOVYET BÖLGESİNE TEHDİT

Çünkü ileriki aşamalarda bölgede etkisini artıracak cihatçı bir yapı öncelikle Tacikistan ve Özbekistan üzerinden eski Sovyet coğrafyasında Kafkaslar’a kadar uzanan bir bölge için tehdit unsuru olarak görülüyor. Aynı şekilde bölgeden gelebilecek mülteci akımı da işin diğer bir sorunlu boyutu. Nitekim Özbekistan sınırında şimdiden 5 bin kişilik bir grubun biriktiği ve Taşkent’in geçişlerini engellediği haberleri geliyor. Bu Orta Asya cumhuriyetlerine geçecek mültecilerin bir sonraki adresi Rusya olabilir. Tacikistan da askeri üstü bulunan Rusya buradaki güçlerini artırdı ve bilindiği gibi Özbekistan’ın da dahil edildiği askeri tatbikatlar yapılıyor.

Bütün bunlar Moskova’nın her ne kadar Taliban ile ön bir anlaşma sağlasa da onları potansiyel bir tehdit olarak gördüğünün somut göstergesi.
Unutmayalım ki Afganistan 19.yy’dan itibaren Rusya ve Britanya arasında hakimiyet savaşlarının yaşandığı “Büyük Oyun” denilen sürecin ve 20.yy’ın sonunda ise SSCB’nin dağılma koşullarını oluşturan faktörlerden biri olan bir savaşın merkezi.

İLK KREMLİN TANIYACAK

Afganistan bundan sonra her halükarda Rusya için uzun vadeli ve gelişmelerin nereye varacağı belli olmayan bir kaos merkezi. Yeni oluşan durum Rusya’nın Çin, İran, Türkiye ve hatta Hindistan (Kaşmir) ile ilişkilerini etkileyecek boyutlara sahip.

Buna rağmen Rus yetkililer Taliban’ın ilerleyişi ile ilgili öngörülerinde yanıldılar, Kabil’in bu kadar kısa sürede ele geçirebileceğini beklemiyorlardı hatta bunun hiç olmayacağını belirten açıklamalar bile yapıldı. Dolayısıyla bundan sonra da Rusya açısından beklenmedik gelişmeler olabilir.

Gelişmelere göre de bölgeyle ilgili politikalarına güncelleyerek devam edecektir. Afganistan Rusya’nın çok yakından tanıdığı ve ciddi tecrübesi olduğu bir coğrafya. Oradaki bütün güç dengelerini iyi biliyor ve hepsi ile de kontak halinde. Her halükarda pragmatik bir dış politika izleyen Kremlin, Taliban hükümetini Çin ile birlikte ilk tanıyan ülkelerden biri olacaktır.