Google Play Store
App Store

Devletin elinde binlerce belge, devletin arşivlerinde binlerce bilgi vardı. Ama onlar her nasıls

ERBİL TUŞALP / Devletin elinde binlerce belge, devletin arşivlerinde binlerce bilgi vardı. Ama onlar her nasılsa güven içindeydi. Abdi Bey bunu sezinlemişti. Sezinlemişti çünkü O 1977 yıllarından başlayarak "mafya siyaset ikilisine dikkat çeken ilk gazete yöneticisiydi."

O "mafyanın siyasetteki etkinliğine karşı çıkan ilk genel yayın yönetmeni" olarak anılacaktı.

12 Mart’ın ünlü İstanbul sıkıyönetim komutanı Orgeneral Faik Türün’ün "vatan millet uğruna" ünlü polis şefi Şükrü Balcı’nın yer altı ilişkilerine açıkça göz yummasından kaynaklanan tortu bir virüs gibi yayılıyordu.

Orta sol çizgide bir yol izleyen gazetesi Milliyet’te MHP’nin yurtdışındaki örgütlenmesini, ülkücülerin yeraltıyla/polisle ilişkilerini irdeleyen yayınlar yaptı. Öğrencileri, gençleri, işçileri "provokasyonlara karşı uyanık olmaya çağıran" yazılar yazdı.

İstanbul Üniversitesi’ndeki 16 Mart katliamı nın, Savcı Doğan Öz’ün öldürülmesinin, Doç. Bedrettin Cömert cinayetinin, Balgat Katliamının, 7 TİP’linin öldürülmelerinin temel nedenini yakalamıştı. Kahramanmaraş kırımından sonra, Durum’daki "Tanrım bu son çılgınlık olsun" yazısının üstünde onun imzası vardı. Tanık olduğu son çılgınlık üzeride doğrultulan bir tabancanın ölüm kusan namlusu olacaktı.

YERALTI İKTİDARI
Öldürülmesine daha yıllar vardı ama, yeraltının yeryüzü iktidarına daha o günlerde göz koyduğunu biliyordu. Bildiği daha somut şeyler de vardı:

1-)Radio France İnternational Kahramaraş olaylarında "CIA’nın rolüne" değiniyordu. BBC "bir iç savaş tehlikesine" dikkat çekiyordu.

2-) Haluk Kırcı, Ahmet Ercüment Gedikli, Ünal Osmanağaoğlu, Bünyamin Adanalı, Mustafa Korkmaz, Hüseyin Yıldız, Mustafa Özmen, Mustafa Dülger Mustafa Demir, Remzi Çayır, İsmail Ufuk, Mehmet Gürses, Hayri Kuşçu, ve Tuncay Terekli Kahramanmaraş kırımından hemen sonra kentten ayrılmıştı.

3-) İsrail Konsolosu Elrom’un öldürülmesine adı karışan esrarengiz yüzbaşı Mehmet Ali Çeviker, 16 Mart katliamında Korkut Eken ile birlikteydi. Kahramanmaraş’a patlayıcı götüren de oydu.

4-) Tevfik Nurullah Ağansoy yıllar sonra araları nda Alaattin Çakıcı’nın da bulunduğu İstanbul’daki "Özel Eylem Grubunun" plastik patlayı cılarla o yıllarda tanıştığının itiraf ediyordu.

5-)Lokman Kondakçı sorgusunda "bu grubun Alpaslan Türkeş’in iradesi dışında çalıştığı" söylüyordu.

6-) Kimi 12 Eylül’den önce, kimi sonra yurtdışına çıkan Ağca, Çatlı, Çakıcı,Özbey ve Şener’e "gurbette kucak açan" Türk büyükleri Enver Altaylı ve Murat Bayrak’tı.

7-) Altaylı ve Bayrak’ın CIA bağlantıları biliniyordu. Biliniyordu çünkü her ikisi de ünlü ajan Ruzi Nazar’ın dostuydu.

8-) Ruzi Nazar’ın yakın iş arkadaş, "1990’larda Türkiye’de ılımlı İslamı keşfedecek" olan CIA istasyon şefi Paul Henze’ydi.

9-) Abdi Bey öldürülmeden 18 gün önce, 13 Ocak 1979’da, Paul Henze ile görüştü.

10-) Parti yönetiminde bulunmasına karşın 12 Eylül darbesinde askeri yönetimce tutuklanmayan tek MHP’li Murat Bayrak olacaktı.

11-) TBMM Susurluk Komisyonu’nunda "Çatlı’nın arkadaşı" Korkut Eken, "Ağca’nın arkadaşı" Çatlı’nın "1980 öncesinde de, sonrası nda da kullanıldığını" söyledi.

12-)Tarih bize Çatlı’nın İpekçi’nin öldürülmesinde de 16 Mart katliamında da İstanbul’da olduğ unu gösteriyor. Bahçelievler ve Balgat katliamları nda Ankara’da, Papa suikastında ise Oral Çelik’le birlikte Avusturya’daydı.

İNSAN AVI
Devletin partiden ve cezaevinden devşirip "insan avına çıkardığı" bu insanların kimler olduğu, neler yaptığı elbette her yerde biliniyordu. Abdi Bey’in notlarında 1980 öncesi hazırlanan "Kaçakçılık ve Devletin Güvenliği Raporu’nda" Oşu Osman’dan Avni Musullu’ya, Abuzer Uğurlu’dan Bekir Çelenk’e uzanan kirli işler dünyasından bir çok kişinin adı vardı.

Bir gazetenin genel yayın müdüdrü olarak mafyanın siyasetteki etkinliğine karşı çıkmak için çareler arayan Abdi İpekçi devletin "Uyuşturucu kaçakçısı Erol Özerol, Ülkücü Oral Çelik, Futbolcu Büyük Memet, Ülkücü Doğan Yıldı rım, Sabit Tırnovalı, Mustafa Balcı, Mardinli Süryani Hanne ve Can Seber, Zeki İpekçioğulları, İsviçre’de Shacargo Şirketi sahibi Muhammet Şekerci, Oflu İsmail bu geniş faaliyet alanının halkalarını oluşturmaktadır" diyen raporu karşısında belki de çaresiz kalacaktı. Öykünün sonu çabuk geldi. Kenan Evren ve adamlarının eli kanlı burnu kokainli bu katillerinden nasıl yararlandığının gizlisi saklısı kalmadı.

Turgut Özal ve adamlarının bu adamlarla otel odalarında buluşup ülkeye çağ atlatma yalanının altından çıkan kirlilik, kar topu gibi büyüyüp günümüze kadar ulaştı.

Daha dün gibi yeni. Yirmi yıl kadar önce yani. 1985 yılında Zürih Dolder Oteli’nin bir odası nda toplanmışlar çare arıyorlar.

Başbakan Turgut Özal masanın başındaydı. Bir yanında yeryüzünden Ahmet Özal, Bülent Şemiler, Güneş Taner vardı. Öte yanında yeraltından Yakup Kefeli, Suphi Aşıcıoğlu, Emin Görpe, Yaşar Aktürk, Simon Ankeşyan ve Muhammed Şekerciyan oturuyordu. Birlik ve beraberlik içinde ülkeye çağ atlatıyorlardı.

İPEKÇİ KARANLIK İLİŞKİLERİ GÖRDÜ
Görünen o ki Uğur Mumcu gibi Abdi İpekçi de, 1996 yılında Susurluk’ta ortaya çıkan pisliklerin özneleri olan "Mehmet Ali Ağca… Oral Çelik… Çatlı ve Mehmet Şener çizgisinin," bağlı oldukları örgütleri, amirlerini, memurlarını, kundakçılarını, tetikçilerini daha o günlerde çok erken sezdi. Belki de gördü.

Bu karanlık dünyanın kurallarına göre elinde Milliyet gibi saygın bir gazete olan Abdi Bey’in bu gerçeği gördükten sonra susturulması/ yaşatılmaması gerekirdi.

Ve Abdi Bey hain bir pusuda Ağca tarafından öldürüldü. Ağca Tetiği çekme nedenini "Bana açıklanmış olan gerekçe Abdi İpekçi’nin Milliyet Gazetesi’nin satılmasına karşı çıkmış olması ve Türk mafyasıyla Abuzer Uğurlu ailesine karşı bir basın kampanyasını başlatmış olması ydı" diye açıkladı. ( 14 Nisan 1983 tarihinde Roma’da Hakim binbaşı Önder Ayhan ve Askeri savcı Yardımcısı Tevfik Tunç Onat’a verdiğ i ifade)

Sonra ülkede uzun yıllar sürecek ve hiç bitmeyecek bir insan avı başladı.

KAVGA YENİDEN BAŞLIYOR
Bugün Pazartesi. Şimdi oturun önünüzde bir bardak çay olsun. Abdi İpekçi’nin öldürülmesinin, Ağca’nın yakalanmasının, Ağca’nın firarının, Ağca’nın yurtdışına çıkarılmasının, Ağca’nın Papa suikastının, Ağca’nın örgütsel ilişkilerinin, Ağca’nın iadesinin, Ağca’nın yargılanması nın, Ağca’nın salıverilmesinin perde arkası nı bir kez daha şöyle bir düşünün.

Tüm çabaların Türkiye’de yangın çıkarma amacına dönük ipuçlarına ulaşacaksınız. Alevler yeniden uç vermesinden asla korkmayın. Kavga yeniden başlıyor. Hazır olun.

Medya’dan Ağca yorumları
ALİ ESER / Mehmet Ali Ağca'nın tahliyesi son bir haftadır basının en önemli gündem maddesi. Basın dünyasının önemli köşe yazarları da bu konu üzerine değerlendirmeler yaptı. Ağca'nın gazeteci İpekçi'nin katili olması nedeniyle özellikle büyük tiraja sahip holding gazetelerinin de, tahliyeye benzer olaylara nazaran (Haluk Kırca ya da Oral Çelik tahliyesi vb) daha sert tepki gösterdiği görüldü. Sağ kesim ise savunma pozisyonundaydı, Ağca'ya tepki gösteren basın, solcular tahliye olurken neden sesini çıkarmadı söylemi bu kesim de yaygındı. Milliyet Gazetesi'nden Taha Akyol da 'aslını hatırlayıp' sol kesimin yararlandığı affı hatırlattı

FATİH ALTAYLI SABAH
Utanç

İpekçi'nin katili, Papa'nın suikastçısı ve kimbilir daha aydınlanmamış kaç ''Utanç'' eyleminin faili bir adamı serbest bıraktık. Yasalarımızdan utandık. Fakat daha vahimi ''İnsanlarımızdan'' utandık. Çünkü Mehmet Ali Ağca'nın serbest bırakı lması bir ayıptı ama daha büyük ayıp, Ağca'nın ''Bir grup'' tarafından sanki bir ''Kahramanmış'' gibi çiçeklerle, bayraklarla karşılanması ve bir Mercedes'e bindirilip götürülmesi olacak iş değildi.

MELİH AŞIK MİLLİYET
Dünden bugüne değişen birşey yok

Bu cinayet aydınlanmadan serbest kalması, Türkiye’nin dün olduğu gibi bugün de karanlıklar içinde yaşayan bir ülke olduğunu gösteriyor. Bunun böyle olmasında, bir itirafta bulunalım, bu cinayetlerin aydınlanmaması nda halkın tepkisizliği de rol oynamıştır.

YALÇIN DOĞAN HÜRRİYET
Böyle vatanda yaşamak istemiyorum

O zaman bu hesabı kim yapıyor ve katil cezası nı tam olarak çekmeden nasıl serbest kalıyor?..Böyle demokrasi olmaz. Demokrasi bu değil. Ben, belli bir grubun biçimlendirdiğ i böyle bir vatanda yaşamak istemiyorum. Tıpkı, farklı Türkiye hayali kuran milyonlarca insan gibi.

TAHA AKYOL MİLLİYET
'Katil kahraman olmasın'

12 Eylül öncesinin terör olaylarından yargılanmış hiçbir katil artık içeride değil. Ağca'nın ve Haluk Kırcı' nın çıkmasına gösterilen tepkiyi, onlarca kişiyi öldürmüş başka teröristlerin tahliyesine göstermedik! Ceza siyasetimizde ve kültürümüzde ''adalet, caydırıcılık, ıslah'' gibi değerlerin kökleşmesi için çifte standarttan kurtulmalıyız.

M.LATİF SALİHOĞLU YENİ ASYA
Af çuvaldızı

1974'te anarşistlerin affedilmesini sağlayan Ecevitler'e desteğini esirgemeyen bu gazete (Milliyet), 2000–2002 yılları arasında canhıraş uğraşarak çıkarttıkları ''Rahşah affı'' karşısında da ''güven'' verici herhangi bir tepki geliştirmedi. Tâ ki, aynı aftan İpekçi'nin katilinin de yararlandığı ortaya çıkıncaya kadar. Bu sebeple, şimdiki tepkilerinin ne derece ciddî ve samimî olduğ u elbette ki tartışma götürür cinsten.

FEHMİ KORU YENİ ŞAFAK
Yapılmayan açıklama

Önceki gün cezaevinden çıkan Mehmet Ali Ağca, hakkında yapılan yayınlardan olağanüstü rahatsız... Gazetelerin manşetlerinden 'kâtil' olarak ilân edilmesine de ciddi itirazları var: ''Müthiş bir yanlışlık yapılıyor. Benim için 'kâtil' ve 'tetikçi' türü sıfatlar kullanılıyor. Oysa benim farklı bir kategoride değerlendirilmem gerekir. Vaktiyle, bir başbakanın, 'kurşun yiyen de, kurşun atan da şereflidir' dediği kişilerdenim ben..... Mehmet Ali Ağca, herhalde tahmin ettiğiniz gibi, bana veya bir başka kişiye böyle bir açıklama yapmadı. Yapsaydı şaşardım.

TURAN ALKAN ZAMAN
Medyatik

Ağca’ya sempati duymak için hiçbir sebebim yok; yaptığı ileri sürülen işleri de asla tasvip etmedim ama şöyle bir düşünüyorum da, şu bölücübaşını idamdan kurtaran TCK düzenlemesi yapıldığında bile, necib matbuatımız bu kadar müşterek feverân göstermemişti. Medyanın düşmanı olmak, milletin düşmanı olmaktan kötüdür ey halkı m; kıssadan hisse!

ZEKİ SARAÇOĞLU ORTADOĞU
Ağca ve Kırcı'nın şahsiyetinde milliyetçiliği mahkum ettirmek

Ağca ve Kırcı'nın şahsında milliyetçiliği mahkûm ettirmek! Bizim solcuların keyŞ kaçtı yine. M. Ali Ağca'nın tahliye edileceğini duymalarıyla cinleri başlarına toplandı. Kanları kurudu. Aynı tepki Haluk Kırcı için de sözkonusu edilmişti. Bize öyle geliyor ki, bu tepkiler aslında Ağca ve Kırcı'nın kendi şahsiyetlerinden ziyade, itham edildikleri siyasi düşünceyedir. İnsan hakları savunucuları, Abdi İpekçi'nin katil zanlısı Ağca'nın yirmi beş yıl sonra, cezasını çekmesine rağmen serbest kalmasını içlerine sindiremiyorlar.

Ağca’nın son durumu
İSTANBUL Valisi Muammer Güler, hala ortaya çıkmayan Mehmet Ali Ağca'nın Çarşamba gününe kadar askere sevk işlemlerini tamamlamaması halinde bu işlemlerin zabıta nezaretinde mevcutlu olarak yapılacağını bildirdi. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'i karşılamak üzere Atatürk Havalimanı' na gelen Vali Güler, gazetecilerin Ağca ile ilgili sorularını yanıtladı. Güler, Ağca'nın, ikamete rapten sabah ve akşam karakola gelip imza vermesi gerektiği halde gelmediğinin kendilerine intikal ettirildiğ ini belirterek, şunları kaydetti: ''Şu anda Ağca'nın askerlik sevk işlemleri devam etmektedir. Pendik Askerlik Şube Başkanlığı'nca GATA'ya sevki yapılmıştır. Askerlik Kanunu'nun 74. maddesi gereğince de ikamete rapten serbest bırakılmı ş ve bu süre içerisinde askere sevk işlemlerinin tamamlanması istenmiştir. Söz konusu şahıs, Çarşamba gününe kadar GATA Hastanesi'ne müracaat edecek, oraya, kendisinden daha önce istenmiş bulunan evrakları ibraz edecek ve sıhhi kurula sevki yapılacak. Askerliğe elverişli olup olmadığı kararlaştırılacak." Mehmet Ali Ağca'nın avukatı Mustafa Demirbağ ise , müvekkilinin Türkiye'den kaçtığı yolundaki haberleri değerlendirdi. Haberleri komik bulduğunu belirten Demirbağ, ''Ağca'nın hiçbir ülkeye kaçma veya sığınma durumu söz konusu değil. Çünkü Ağca'nın artık yargılanma süreci bitmiştir, özgür bir insandır'' diye konuştu. Demirbağ, ''karakola gidip imza atma zorunluluğumuzda yok. Daha önceden askerlik sorunlarıyla ilgili adımlarımızı atmıştık. Malatya Askerlik Şubesi'nde bulunan dosyası nı buraya aldırdık. Tahliye olduktan sonra prosedür gereği askerlik şubesine gittik'' ifadesini kullandı.