1980’lerin başında  Diyarbakır’da devrimci bir öğrenci, Devrimci Sendikal Dayanışma’nın Mustafa Abi’si, Gezi’nin ve Taksim Dayanışması’nın KESK’li Mustafa’sı ve Cağaloğlu’nun efsane Mutu’su....Mustafa abimiz...

Ahh be Mustafa abi….

BARIŞ ULUOCAK

“Burada farklı bir şey var abicim....”

30 Mayıs 2013 akşamı 3 gündür mesken tuttuğumuz Gezi Parkı’ndan ayrılmış İstiklal Caddesi’ne doğru yürürken, bir yandan da 3 gündür parkta yaşananları ve orada toplanan şaşırtıcı kalabalığı konuşuyorduk. O akşam Mustafa abinin heyecanlı ve kendine has üslubuyla söylediği sözler hâlâ kulağımda, “burada farklı bir şey var abicim”…

Nitekim o akşam sosyal medya hesabına şu sözleri yazmış: “Taksim’de farklı bir mücadele pratiği doğuyor; yeni insanlar, sokaklar ve meydanlarla buluşuyor” Sonrası malum... Ertesi sabah polisin parka yaptığı şafak operasyonu ve Haziran ayı boyunca tüm ülkeye yayılan eşi benzeri görülmemiş Gezi Direnişi... O direnişin istikrarlı ve mütevazi bir parçası olmaktan her zaman gurur duyan Mustafa Turgut...

8 Şubat Çarşamba günü onu son yolculuğuna uğurlamak için, 19 yıl çalıştığı Cağaloğlu Anadolu Lisesi’nin önünde toplandığımızda arkasından gözyaşı döken genç kalabalık bana yeniden bu sözlerini hatırlattı. Öğretmenliği rutin, sıkıcı, mesafeli ve soğuk bir mesleki alan olarak görmeyi reddeden, öğrencileriyle yaşadığı sıcak-samimi ilişkiyi onların her hallerinden anlayan bir duygudaşlığa dönüştürmeyi başaran Mustafa abi; Gezi Parkı’nda toplanan ve o güne kadar apolitik ve lümpen olmakla itham edilen o kuşağın muazzam siyasi enerjisini hepimizden önce fark etmiş ve o gün o gençlerin, haysiyetin kısa yazının arifesinde olduğunu adeta hissetmişti.

1970’lerin sonunda Ereğli’de maden işçilerinin müdavimi olduğu kahvelerde önce televizyonun fişini çekip sonra bir masanın üstüne çıkarak işçilere propaganda konuşması yapan Devrimci Mustafa, 1980’lerin başında Diyarbakır’da devrimci bir öğrenci, Devrimci Sendikal Dayanışma’nın Mustafa Abi’si, Gezi’nin ve Taksim Dayanışması’nın KESK’li Mustafa’sı ve Cağaloğlu’nun efsane Mutu’su... Mustafa abimiz...

Bitmek bilmeyen enerjisi, çalışkanlığı ve her türlü zorluğa rağmen yüzünden eksik etmediği gülümsemesiyle bizlere çok şey öğreten Mustafa Turgut’u 6 Şubat akşamı kaybettik. Son 30 yıllık mücadelesinin en önemli merkezlerinden olan sendikasından çıkan Mustafa abi, o akşam evine varamadı...

Proje okulları uygulaması nedeniyle 19 yıl çalıştığı Cağaloğlu Anadolu Lisesi’nden Başakşehir İmam Hatip Lisesi’ne sürülmüştü. Bu süreç boyunca proje okulları uygulamasının iptali için mücadele etti, direndi... Ancak yeni okulunda göreve başladıktan sonra kendisinden en küçük bir şikâyet sözcüğü işitmedim. Ülkede bunca sıkıntı varken kendi sorunlarından bahsetmeyi utanç vesilesi sayacak bir devrimci ahlakla donanmıştı çünkü... Evet belki çok daha fazla yoruluyor, trafikte katbekat zaman harcıyordu ama o sadece Cağaloğlu’nun değil tüm öğrencilerin Mutu’suydu. Henüz 2 ay önce göreve başlamış olmasına rağmen cenazesine okuldan kaçarak gelen imam hatip lisesi öğrencileri bunun en büyük kanıtı değil midir?

Çocukların dediği gibi, o, öğrencilerinin on yaş büyük abisi ve on yaş küçük kardeşiydi…

Hayatını emek, barış ve demokrasi mücadelesine adamış küçük dev adam Mustafa abi, 40 yılı aşan mücadele pratiğinde bize öğrettikleriyle yetinmedi ölümünün ardından da öğretmeye devam etti. Öğrencileriyle kurmuş olduğu muazzam ve sıradışı ilişkiyi görmek, ardından oluşan koşulsuz ve samimi birlikteliğe şahitlik etmek onun en son, en hüzünlü ve en öğretici dersiydi...

Mustafa abinin, kasım ayında sosyal medya hesabından paylaştığı duyguları, memlekette son dönem yaşananlara da cevap niteliği taşıyan bir manifestoydu adeta.... “Sürgün oluyorsun, anlatmaya başlıyorsun; bu esnada arkadaşın işten atılıyor senin sürgününü konuşmak ayıp oluyor; tam bu sırada gazete kapanıyor, memleket meselesi dururken atılanları konuşmak önemsizleşiyor... Herkes bu sıralar kendini cendereye alınmış hissediyor. Biri diğerine tercih edilemeyecek kadar hepsi önemli. Toptancılıktan vazgeçip büyük küçük, önemli önemsiz demeden sorunların etrafında örgütlenmek ve mücadele etmekten başka yolumuz yok. Bir bakmışsın hepsi bir yerde birleşmiş...”

Birleşeceğiz Mustafa abi birleşeceğiz ve kazanacağız rahat uyu...

Güle güle Mustafa abi.... Seni özleyeceğiz... Mücadeleciliğini, alametifarikan olan gülümsemeni unutmayacağız... Seninle kavga etmeyi, tartışmayı, iflah olmaz inatçılığını özleyeceğiz...

Güle güle Mustafa abi, dinmek bilmeyen mücadele azmini özleyeceğiz... Amatör gurmeliğini, sevimli küfürbazlığını, muzipliğini özleyeceğiz....

Güle güle Mustafa yoldaş, öğrencilerinin bir kuş misali fırlattığı gökyüzünden bir gün dinlenmek için yeryüzüne indiğinde Gezi’nin düşler ülkesinde buluşmak üzere... Seni unutmayacağız....