Neden ışıktan hızlı gidemiyoruz sorusunu da sormuyoruz kimseye. Çok büyük sorulara daha gelemedik. Hâlâ dünyanın düz olduğuna inanan derneklerimiz, hâlâ yerçekimi değil gök itimi olduğunu düşünen bireyler, hala kadınların erkeklerden daha vasıfsız olduğunu düşünenler, hâlâ bağzı şeylerin hastalık olduğunu düşünenlerimiz, hâlâ hırsızlığın belli bir amaç için yapıldığında çok süper bir şey olduğunu düşünenlerimiz var. Hâlâ […]

Neden ışıktan hızlı gidemiyoruz sorusunu da sormuyoruz kimseye. Çok büyük sorulara daha gelemedik. Hâlâ dünyanın düz olduğuna inanan derneklerimiz, hâlâ yerçekimi değil gök itimi olduğunu düşünen bireyler, hala kadınların erkeklerden daha vasıfsız olduğunu düşünenler, hâlâ bağzı şeylerin hastalık olduğunu düşünenlerimiz, hâlâ hırsızlığın belli bir amaç için yapıldığında çok süper bir şey olduğunu düşünenlerimiz var. Hâlâ neyin ne olduğunu göremeyenlerimiz, hâlâ okuması yazması olmadan bakan ve ötesi olan kardeşlerimiz, abilerimiz var. Hâlâ vekilken ‘Ben siyasetçi değilim’ diyebilen süpersonik ötesi milyonluk spor araba sahibi bireylerimiz var.

O kadar ilerleyemedik neyse ki. Hâlâ ameliyat sırasında namaz kılma ve benzeri sorular bizi meşgul ediyor. Hâlâ düz tarih anlamında bile anlaşma sağlayamamış durumdayız. Hoş, tarih denilen kavram küresel ölçüde gıybet demek. Kim daha iyi dedikodu yapıyorsa, ona inanılıyor, orası da ayrı ama ülkeyi topukları basenlerine vura vura yabancı savaş gemilerine binerek kaçmış adamları bile yüceltmeyi nedense anlamasak da çok seviyoruz. Ya bir düşün, düşün değil mi? Neyse ki düşünmek çok zor. Düşüneceğimiz yerine Nihat İbanoğlu’na sorarız soruları, olur biter.

Bilmem kaç yıldır İstanbul’u sanki ben yönetiyorum, sağa sola dünyanın en zevksiz otoyol süslemelerini ben yapıyorum gibi, onca yıldır her ihaleyi ben dağıtıyormuşum gibi şimdi şaka gibi çıkıp ‘Şunu yapıcaz, bunu yapıcaz’ diye boş yapmıyorlar mı? Bayılıyorum… İçerik gibi, nitelik de boş. Hele geçenlerde şu köprülerden kaçak geçenler için bir kanun çıktı. Biliyorsunuz artık köprüden geçerken insan gibi vatandaş gibi ücretini ödeyenlere açıkça KERİZ deniyor. Evet, köprüden geçerken para verdiyseniz kerizsiniz. Çünkü para vermeden geçenler, devletten para kaçıranlar ‘akıllı’… Niye? Çünkü ülkemizde biliyorsunuz hırsızlık, haram yeme, yetim hakkı, yetim tüyü alıp satmak, vergiden vergi almak, üretmeden arabadan daha çok para çekmek, içki içenlerin içkisinin 1/3’ünü vergi olarak almak doğru olan, ahlâklı olan.

Alın okuyun, kaçmanın, oradan buradan çırpmanın, kopyalamanın, düşünmemenin en güzel ahlâk haline geldiği güzel ortamlar, daha güzel ortamlar için. Hepimiz için:

15 Temmuz Köprüsü’nden kaçak geçen araçlara kesilen cezaları affeden kanun teklifi Meclis’ten geçti.

15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nden kaçak geçiş yapanlara kesilen idari para cezalarının tahsilinden vazgeçilmesini öngören torba teklif, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı.

Bu şekilde geçiş yapan yaklaşık 275 bin araca kesilen 310 milyon liralık cezadan vazgeçilecek, ödenen 3,9 milyon lira ise yasanın yürürlük tarihini takip eden ikinci ayın sonuna kadar başvurulması halinde, üç ay içinde iade edilecek…

Ya bir de kaçak geçenlere kesilen cezaları da geri iade ediyorlar. Adamlar bu işi iyi biliyor. Bu nedir? Bu işte biziz. Zaten Cengo’nun, Golin’in, Godzilla’nın 450 milyonluk vergi borcunu affet, vatandaşa bi kıyak yapma olmaz.

Şimdi bu güzel ahlakı güçlendiren ve destekleyen örneklerden sonra vatandaşımız umarım daha da güzel ahlâklı, birbirinin hakkına, malına mülküne fikirlerine daha da saygılı, pırıl pırıl cillop bir şey haline gelir.

Zaten bir şey söyleyeyim mi, o geçiş ücretlerini, o vergilerini devlete verenlerin o saatte orada ne işleri varmış?

Hepinize iyi bayramlar. İyi olarak neye inanıyorsanız, hayatınızda onu bulursunuz umarım.