Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Halk TV’de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 6 yıl sonra başlatılan 'Kobane eylemleri' soruşturmasına ilişkin konuşan Davutoğlu, “iki yüzlülüktür bu” diye konuştu.

Ahmet Davutoğlu’ndan “Kobane Soruşturması” tepkisi: İki yüzlülüktür

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, 6 yıl sonra başlatılan 'Kobane eylemleri' soruşturmasına ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Türkiye'deki demokratik siyasete büyük bir darbe vurmaktır. Devleti yönetenler olarak iki yüzlülüktür bu” dedi.

Halk TV’de Şirin Payzın'ın sorularını yanıtlayan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen'in de aralarında olduğu 17 kişinin tutuklandığı 'Kobane eylemleri' soruşturmasına ilişkin konuştu.

"Kürt vatandaşlarımızın, siyasetçilerinin hepsi terörize edilmek mi isteniyor?" diye soran Davutoğlu, "Mithat Sancar bir akademisyendir, üniversitelerde ders verdi. Bu tartışma kendi içinde yürürken bu operasyonu yapanların bir niyeti de şu anki siyaseti İç Anadolu ve Karadeniz'deki milliyetçi blokla Güneydoğu ve Doğu'daki terörize edilmiş HDP bloku arasına sıkıştırmak istiyorlar. Yapılmak istenen; 'hepiniz teröristsiniz'. Hepsini bir sepete koymak, Türkiye'deki demokratik siyasete büyük bir darbe vurmaktır. Devleti yönetenler olarak iki yüzlülüktür bu. Benim için Mithat Sancar da Ayhan Bilgen de Altan Tan da terörist değildir, tanırım bu insanları, yapılan yanlıştır" ifadelerini kullandı.

Davutoğlu, şunları söyledi:

“Burada yapılmak istenen şey, HDP içinde son dönemde -bence- sağlıklı bir tartışma olan terörle mesafe koyma çabalarına karşı bir operasyon bu. HDP içinde birçok faktör var ama haberdar olduğum kadarıyla HDP içinde terörle mesafe koyma konusunda ciddi bir çaba var. Mithat Sancar bir akademisyendir, üniversitelerde ders verdi. Bu tartışma kendi içinde yürürken bu operasyonu yapanların bir niyeti de şu anki siyaseti İç Anadolu ve Karadeniz'deki milliyetçi blokla Güneydoğu ve Doğu'daki terörize edilmiş HDP bloku arasına sıkıştırmak.”

HDP'ye yönelik kayyum atamalarına da tepki gösteren Davutoğlu,"Seçmenin devlete ve demokrasiye aidiyetini zayıflatırsınız böyle. Seçmeninin iradesi yok sayılarak terör örgütünün ekmeğine yağ sürülüyor" diye konuştu.

AKP İLE İTTİFAK

AKP ile ittifak içinde olmalarının söz konusu olmadığını da aktaran Davutoğlu, şöyle konuştu:

"AK Parti ile ittifak söz konusu değildir. AK Parti’nin tabanı benim tabanımızdır. Aynı şekilde MHP’nin, HDP’nin, CHP’nin de. Benim o tabanla bir kavgam yok. Onlar bana oy verdi çünkü. AK Parti tabanının hissiyatı benim hissiyatımdır. Onların sevindi sevindiğim, üzüldüğü üzüldüğümdür. AK Parti’nin yönetici kadroları AK Parti’nin tabanının tüm değerlerinin örselenmesine sebep olmuştur. O tabanı istismar eden yönetici kadronun büyük çoğunluyla problem var başta Cumhurbaşkanı olmak üzere."

‘BAHÇELİ'NİN İSTEYİP YAPTIRAMADIĞI HİÇBİR ŞEY YOK’

Cumhur İttifakı'na ilişkin değerlendirmede de bulunan Davutoğlu, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye 'kendini esir ettirdiğini' söyleyerek, "Sayın Bahçeli'nin hiç hükümette görünmemesine rağmen isteyip de yaptıramadığı hiçbir şey yok. Gücünü ittifak anlayışından alıyor" dedi.

Davutoğlu'nun açıklamasından satır başları şöyle:

KAYYUM ATAMALARINA TEPKİ

"Doğu ve Güneydoğu'daki seçmen kendi siyasi tercihleri konusunda kayyum atamaları konusunda boğuluyor. En başından itibaren kayyum atamalarına karşı çıktım, Başbakanken de bu tür teklifler geldi terörle mücadeleyi yürütürken. Şimdi de söylüyorum burada bir partiyle siyasi bir mücadele veririm, rakiplerinizin özgürlük alanını ve seçmenin siyasi tercihlerini daraltmamalısınız. o bölgedeki seçmenin iradesini ipotek altına almak. Ayhan Bilgeni hepimiz biliriz, örgüte yakın olmadığını herkes bilir. Doğu ve Güneydoğu seçmeninin iradesi yok sayılarak terör örgütünün propagandasına açık hale getiriliyor, ekmeğine yağ sürülüyor.

Oy veriyorsa seçmen ve belediye başkanı görevden alınıyorsa, oy vermenin bir faydası yok diye düşünüyor. Bir suç unsuru varsa seçime girmeden, YSK izin vermeden önce yap. Ama izin veriyorsun, 6 yıl önceki dosyayı açıyorsun. 'Kime oy verirsen ver, ben senin oyunu ipotek altına alırım' diyorsun. Seçmenin devlete ve demokrasiye aidiyetini zayıflatırsınız böyle. Bizim varlığımız bu seçmene hayat, nefes alma alanı sağlıyor.

6-7 Ekim olaylarında ben 40 günlük Başbakandım. 1 Ekim'de Sayın Cumhurbaşkanı bırakırken, iki konuyu size bırakıyorum dedi. Biri FETÖ'yle mücadele, ikincisi çözüm süreci. Cumhurbaşkanı çözüm sürecine sahip çıkmadı.

Biz hazırlıkları sürdürürken Demirtaş'la yaptığımız görüşmelerde kendisine, "Ne olursa olsun kamu düzeninden taviz vermem, bütün kışkırtıcı açıklamalarınızı geri çekeceksiniz, çözüm sürecinin devam etmesini istiyorsanız kanun dışı eylemlerinize son vereceksiniz" dedim. Bozuk bir kamu düzeni devralmıştım, bıraktığımda Başbakanlığında hiçbir yerde hendek barikat kalmamıştı.

Seçilmiş otoriteye karşı bir tavır içine girilmedi ama kamu düzenine bozanlara karşı da en sert mücadeleyi verdik.

Kobani olaylarını çıkaranlar terör örgütü üyeleridir. Bu konuda şimdi benim tutuklamalara karşı çıkışım Kobani olaylarını çıkaranlara mazeret teşkil etmez. Böyle bir dosya 6 sene bekletilip seçilmiş belediye başkanlarına milletvekillerine yönelik operasyona dönüşürse bu operasyonu yapanların karşısında dimdik dururum. Bu ülke demokratik hukuk devletidir.

Ben zaman devlet otoritesi demedim hep kamu düzeni dedim, hepimizin düzenidir. Kürt vatandaşımızın üzerindeki kıskaç kalkmalı. Bu iktidar her kürt potansiyel teröristtir muamelesine maruz kalan kürdün aidiyet bağı zayıflar. Ben Ayhan beyi tanırım. Altan beyi tanırım, ikisini eşini de ardım geçmiş olsun dedim. Geçmiş siyasi hayatlarında.

'MİTHAT SANCAR DA AYHAN BİLGEN DE ALTAN TAN DA TERÖRİST DEĞİLDİR'

Kürt vatandaşlarımızın, siyasetçilerinin hepsi terörize edilmek mi isteniyor? Burada yapılmak istenen şey, HDP içinde son dönemde bence sağlıklı bir tartışma olan terörle mesafe koyma çabalarına karşı bir operasyon bu. HDP içinde birçok faktör var ama haberdar olduğum kadarıyla HDP içinde terörle mesafe koyma konusunda ciddi bir çaba var. Mithat Sancar bir akademisyendir, üniversitelerde ders verdi. Bu tartışma kendi içinde yürürken bu operasyonu yapanların bir niyeti de şu anki siyaseti İç Anadolu ve Karadeniz'deki milliyetçi blokla Güneydoğu ve Doğu'daki terörize edilmiş HDP bloku arasına sıkıştırmak istiyorlar. Yapılmak istenen; 'hepiniz teröristsiniz'. Hepsini bir sepete koymak, Türkiye'deki demokratik siyasete büyük bir darbe vurmaktır. Devleti yönetenler olarak iki yüzlülüktür bu. Benim için Mithat Sancar da Ayhan Bilgen de Altan Tan da terörist değildir, tanırım bu insanları, yapılan yanlıştır. Ama o tweetler bile terör eylemiyse, Osman Öcalan'ın TRT'ye çıkması için talimat verenler hesap versinler, teröristi televizyona çıkarıp açık bir terör propagandasına alet ettiniz.

Son atılan adımlarda doğrudan hedef biziz. Cumhurbaşkanı toplumu kutuplaştırarak kendi tarafını konsolide etmeye çalışıyor. Bu konsolidasyonun devam etmesi iktidarını sağlıyor. Biz bu konsolidasyonu bozan unsuruz. Biz bu iktidarın denklemini bozuyoruz.

'FETÖ OKULLARINDA YETİŞMİŞ İNSANLAR BUGÜN DEVLETİN EN YÜKSEK MAKAMLARINDALAR'

En açık söylemek gerekirse bunlar kendilerini öyle kamufle eden bir yapı ki ‘tamamıyla temizlendi’ demek çok zor. Ama mücadele ederken demokratik hukuk devleti kuralları içinde mücadele edeceksiniz. Kanun hükmünde kararname ile ispat edilmemiş sonra beraat etmiş o kadar çok insan var ki. Türkiye’de sıradan bir memur, bu çetenin sıradan bir toplantısına gitmişse ve zamanla bu tespit edilmişse dışarı atıldı ve bütün yakınları da devletin dışına gitti. Ardahan’dan dönüyorum Kars’ta Susuz’da. Birisi geldi yanında çocukla, dede-torun. Henüz örgüt bağlantısı tespit edilmeyen oğlu o sırada görevli olduğu için cezalandırılmış. Bütün akrabaları da işten atılmış. ‘Sayın başbakanım bu çocuğu biz nasıl besleyeceğiz’ diyor. Eğer siz dört yıl içerisinde suçların şahsiliği gibi en temel hukuk kuralını ihlal ederseniz olmaz. FETÖ okullarında okuduğu besbelli olan, bilinen, FETÖ okullarında yetişmiş insanlar bugün devletin en yüksek makamlarındalar. 15 Temmuz olayına karışmış insanların kardeşlerinin nerelerde hangi makamlarda olduklarını herkes biliyor.

'AKP İLE İTTİFAK SÖZ KONUSU DEĞİL'

AK Parti ile ittifak söz konusu değildir. AK Parti’nin tabanı benim tabanımızdır. Aynı şekilde MHP’nin, HDP’nin, CHP’nin de. Benim o tabanla bir kavgam yok. Onlar bana oy verdi çünkü. AK Parti tabanının hissiyatı benim hissiyatımdır. Onların sevindi sevindiğim, üzüldüğü üzüldüğümdür. AK Parti’nin yönetici kadroları AK Parti’nin tabanının tüm değerlerinin örselenmesine sebep olmuştur. O tabanı istismar eden yönetici kadronun büyük çoğunluyla problem var başta Cumhurbaşkanı olmak üzere.

ERKEN SEÇİM

2023'e kalmayacak muhtemelen, bu ittifakın çatlama teamülü çok yüksek. Eğer bir iktidar iki yıllık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde kişi başına düşen milli geliri 8 bin 400 dolara düşürmüşse erken seçimin kaderini ne Bahçeli belirler ne Erdoğan... Ekonomi belirler.

Sayın Perinçek ile Sayın Erdoğan’ın buluştuğu yer neresi? Otoriter rejim. Çünkü sayın Perinçek 60’lı yıllardaki marksist hülyalarını Erdoğan üzerinden gerçekleştirebileceğini düşünüyor. Erdoğan ise kendi demokratik sınırları daralan şeyi Çin modeli üzerinden gerçekleşeceğini düşünüyor.

Son 1 yıla baksınlar bizim kadar açık, net, mert muhalefet yapan yoktur, diğer muhalefet partilerini eleştirmek için söylemiyorum biz bunu yapıyoruz. Yayınladığımız videolarla yapıyoruz."