"Sonuçta öyle bir dünyada yaşıyoruz ki ne dert biter ne çile... Bitmeyeceği için bizim sinemaya aktaracağımız hiçbir şey bitmez"

‘Ahmet’i sinema ile yaşatmak istedim’

VOLKAN ATEŞ volkanates@birgun.net @AtessVolkann

Yönetmen Ozan Takış’la filmlerinde yer alan temalar ve kısa film festivalleri hakkında konuştuk.

► Şekirê Pembû (Pamuk Şeker)'nun hikâyesini anlatır mısınız?
Şekirê Pembû çocuk işçi filmidir, asıl hikâyesinin çıkmasının sebebi 2013 yılında hayatını kaybeden Ahmet Yıldız'ın (13) anısına bir şeyler yapmak istediğim içindir. Biliyorsunuz ki Ahmet Yıldız pres makinesine sıkışarak öldürüldü ve olaya bir trafik kazası süsü verildi, sonra gerçek ortaya çıkınca iş veren gözaltına alındı. Ardından 30 bin TL tazminat ile işveren serbest bırakıldı. Ve Ahmet Yıldız unutuldu gitti... Ben de onu sinema ile yaşatmak istedim, çünkü Ahmet Yıldız'ın bir tane fotoğrafı var o da biliyorsunuz ki işyerinde çekildiği fotoğrafı bir tane fotoğrafı olan bir çocuğun dünyadan sessiz sedasız ayrılması beni çok üzdü ben de onu birçok ulusal/uluslararası festivalde Şekire Pembü filmi ile yaşatmak istedim. Şekirê Pembû filmi, pamuk toplayan iki çocuğun şehirde pamuk şekerle tanışmasını anlatıyor, filmin senaryosunu ilk olarak Pamuk Şeker olarak yazmıştım, ardından mekân bakmaya gittiğimizde pamuk toplayan insanların Kürt ve Suriyeli olduğunu gördüm o yüzden de filmin adını Kürtçe olarak Şekirê Pembû 'ye çevirdim. Ve bir kürdolog arkadaşımdan destek aldım, güzel iş çıkardığımızı düşünüyorum. Youtube kanalımda Şekirê Pembû filmini herkese açtım ve izleyebilirler, özelikle filmde emeği geçen tüm ekip arkadaşlarıma ve Karataş Belediyesi'ne de buradan teşekkür etmek istiyorum.


ahmet-i-sinema-ile-yasatmak-istedim-525855-1.


► Kısa filmlerde öncelikle hangi temalar, hikâyeler önceliğiniz?
Kısa filmlerimde salt bir tema işliyorum diyemiyorum, ruh durumuma göre değişken bir şey bu. Sonuçta öyle bir dünyada yaşıyoruz ki ne dert biter ne çile biter, bitmeyeceği için bizim sinemaya aktaracağımız hiçbir şey de bitmez.

► Uyanış ve Fotoğraf filmlerinizden de bahseder misiniz ne aşamada, yeni projeleriniz nelerdir?
Uyanış, bire bir kapitalizm eleştirisi bir filmdir. Onu geçen sene bu zamanlar çekmiştik, ardından maddi imkânsızlıklardan dolayı montaj süreci 2018 ayına kadar uzamış ve bitirmiştim. Cannes Film Festivali'nin Short Film Corner bölümünde Türkiye kataloğunda yer almış prömiyerini yapmıştık, ardından Danimarka'da International Monthly Film Festival'inde en iyi kısa film ödülü, Moskova'da Eurasia International Monthly Film Festival'inde en iyi erkek oyuncu ödülü almıştık. İzmir Uluslararası Kısa Film Festivali'nde ise 2 Kasım Cuma günü seyirci ile buluşuyor izlemek isteyenlere buradan da duyuru yapmış olayım. Fotoğraf kısa filmim ise Antalya Uluslararası Film Festivali'nin Antalya Film Forum bölümünde en iyi kısa film projesi seçildi, festival başvuruları yakında da başlayacak, şimdi yapımcılığını Betül Günay'ın üstelendiği "Kesik" kısa filmimize çalışıyoruz yakın bir süre sonra sete gireceğiz. Uzun metraj yazdığım bir projem var 2021 gibi başlamayı düşünüyorum fakat bakalım süreç ne gösterir bilemiyorum açıkçası...

***

‘Sinemanın doğuşudur’

► Dünyada büyük önem ve değer gören kısa film Türkiye'de yeni yeni festivaller tarafından değerlendirilmeye başlandı. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kısa film dediğimiz şey sinemanın doğuşudur, sinema kısa filmlerle doğmuştur sonra teknoloji gelişimiyle birlikte uzun filmlere doğru evrilmiştir. Uzun metraj filmleri - kısa metraj filmlerden ayıran tek özellik süresinin kısa olması onun dışında ikisinin de birbirinden farkı yoktur. Kısa filme geri dönecek olursak bir kısa film senaryosu yazmak onu çekmek daha zor nedeni ise şöyle; süreniz çok kısa o kısa sürede hikâye çok iyi olması gerekli ve anlatacağınız hikâyenin yine o kısa sürede seyirciyi etkilemesi gerekiyor, o yüzden kısa filmin değeri yeni yeni anlaşılıyor. Türkiye’de kısa film festivallerinin çoğalması ve kısa film fonlarının artması gerekli sonuçta iyi bir futbol takımının altyapısı kötüyse o takımdan çok iyi bir başarı bekleyemezsiniz, sinema içinde böyledir: siz kısa filmlere değer verecekseniz ki Türkiye Sineması daha büyük başarılara imza atsın.