Emperyalizm bir ülkeye en zayıf tarafından girer. Ahvaz sorunu da İran’ın zayıf taraflarından birini oluşturuyor

Ahvaz saldırısının arkasında kim var?

İran’ın Ahvaz kentindeki askeri geçit töreninde yapılan, 24 kişinin ölümüyle sonuçlanan silahlı saldırı, ülkenin sorunlu bölgelerinden birinde gerçekleşmesi nedeniyle elbette büyük önem taşıyor. İran yetkililerine göre saldırının sorumluluğunu ülkede yaşayan Arap kökenlilerden oluşan Al Ahvaziye örgütü üstlendi.

Neden Ahvaz denildiğinde tabii ki, kentin Arap nüfusunun çok olması saldırı için neden seçildiğini ortaya koyuyor.

Saldırıyı planlayan odaklar hangisi ise hedef olarak gerçekten de en uygun yeri seçmişler. Çünkü Ahvaz, başkent Tahran kadar korunaklı bir yer değil. Denetlenmesi hiç de kolay olmayan Irak sınırına da bir hayli yakın. Bu, kentin kolay hedef olmasını açıklayabilir. Bir de askeri tören gibi herkese açık bir etkinlik kurban sayısını çoğaltan bir etken. Öyle ki ölenlerin arasında çocuklar da var.

Irak sınırındaki bir kentin seçilmesinin simgesel de bir anlamı olmalı, malum söz konusu tören 1988’de başlayıp sekiz yıl süren Irak-İran savaşının sona ermesine adanmıştı. Ülkenin birçok yerinde yapılan bir törendi bu, Ahvaz’ın saldırı için seçilmesi bu nedenle dikkat çekici.

Saldırıyı kimin yaptığı konusunda aslında bir netlik yok. Evet, Ahvaz Ulusal Direnişi’nin gerçekleştirdiği söyleniyor. Ahvaz Ulusal Direnişi, İran’da petrol zengini Kuzistan eyaletinde ayrı bir devlet kurmak isteyen etnik Arap muhalefet hareketi. Ama bunun bir çatı yapılanması olduğu akılda tutulursa, çatı altındaki hangi Arap örgütü eylemi gerçekleştirdi belli değil. Bu çatı altında yer alan Vatansever Arap Demokratik Hareketi’nden haberdarız, geçmişte de özellikle İran askerlerine karşı yaptığı saldırılarıyla biliniyor. Suudi Arabistan’dan destek gördüğü de aslında sır değil.

Bir de 1999 yılında Habib Jabr el-Ka’bi tarafından kurulan Ahvaz’ın kurtuluşu için Arap Mücadele Hareketi (ASMLA) var. Bu örgüt de Ahvaz’ın bağımsızlığı için mücadele ediyor.

Huzistan sorunlu bir bölge. Bahtiyari, İran Arapları, Kabaşi halkı, yerli Persler ve Ermeniler de dahil olmak üzere birçok farklı etnik grup var Huzistan’da. Huzistan’da hem kentli hem de kırsal Araplar, onlarla iç içe olan Persler, Türki topluluklar ve Lurs’lar ile iç içe geçmiş durumda. Ancak, Huzestan’daki Araplar, buranın İran tarafından işgal edildiğini savunuyor, kendilerini ayrı bir etnik grup olarak görüyor, ayrımcılığa maruz kaldıklarını iddia ediyor. Bu nedenle bir hayli güçlü, ciddi bir Arap ayrımcılığı hareketi var eyalette. Bu amaçla hareket eden ayrılıkçı Arap örgütlerinin 11 yıllık bir geçmişi var. İlginç olan buradaki Arapların da çoğunun Şii olması. Bu etnisitenin, mezhepten de önce geldiğinin örneği.

1979 ayaklanması
1979 yılında gerçekleştirilen İslam Devrimi’ndan sonra Huzistan’da bir ayaklanma olmuştu. Ülke çapında da yayılmıştı da. Özerklik talepleri o zaman da gündeme gelmişti. Ayaklanma çok kanlı biçimde bastırılmıştı tabii.

Bir yıl sonra, 1980’de Huzistan’daki baskıları protesto amacıyla İran’ın Londra Büyükelçiliği bir grup Arap eylemci tarafından kuşatılmıştı. Hapiste tutulan 91 kişinin serbest bırakılmasını istemişlerdi. 2005’de Ahvaz ve çevresindeki kasabalarda geniş çaplı olaylar da oldu. 15 Nisan 2005’te başlamış ve dört gün boyunca kontrol altına alınamamıştı. Bu tarih Ahvaz Öfke Günü olarak biliniyor. Olaylar sırasında en az 20 kişinin hayatını kaybettiği açıklanmıştı. 2006’nın başlarında da bir dizi bombalama gerçekleştirildi, sorumlu olarak da Arap ayrılıkçı Huzistanlı gruplar gösterildi.
Bundan sonra da huzursuzluğun sürdüğünü görüyoruz. Yine bir Öfke Günü’nde 2011’de, 2005 olaylarını anmak üzere, Arap “Baharı”nın verdiği ortamın da etkisiyle yeni ayaklanmalar oldu Huzistan’da. 15 gösterici hayatını kaybetmişti bu ayaklanmalarda. Aynı yıl dört Ahvaz Arap idam edildi.

Protestolar olmuştu
Bölgeyle yakından ilgilenenlerin bildiği bir protesto daha var. 23 Mart 2015’te bir futbol maçı sırasında Suudi el Hilal takımına destek veren Ahvazlılarla İranlı seyirciler arasında çatışmalar çıkmıştı. Geçen yıl 12 Şubat’ta Huzistan’da bir hafta süren bir ayaklanma başlamıştı. Ayaklanmanın gerekçesi günlük hizmetlerdeki eksikliklerdi ama gösterilerin içeriği daha sonra değişmiş, göstericiler “Biz Ahvaz halkı baskıyı kabul etmeyeceğiz” sloganıyla sokakları doldurmuştu.
Bu gelişmeler okurken eyalette sıkı önlemler alan İran, ülke dışında da Ahvaz önde gelenlerini izledi. Ekim 2017’de, Huzistan Arap Mücadele Hareketi lideri Ahmed Mullah Nissi Hollanda’da suikasta uğradı.

İran’ın Ahvaz saldırısı için işaret ettiği tek bir Ahvaz örgütü yok. Tam olarak sorumlusu hangisidir bilmiyoruz. Var olan Ahvaz Arap örgütlerini tanıyalım.

El Ahvaz Arap Halkları Demokratik Halk Cephesi – Merkezi Londra’da. Ahvaz’ın 1925’te İran tarafından işgal edildiğini savunan örgüt Mahmud Ahmad El-Ahzazi ile Ebu Beşşar tarafından yönetiliyor. Grup, İran Arapları için insan hakları ve demokrasi istediğini söylüyor.

Özerklik isteyenler var
Ahvaz Arap Rönesans Partisi- İran hükümetine silahlı direnişi savunan bir örgüt bu. 1990’larda Suriye’de kurulduğu sanılıyor, daha sonra liderliğinin Kanada’da olduğu ortaya çıktı. Liderliğini de Kanada vatandaşı olan Sabah el-Musavi yapıyor. Nisan 2005’te, Irak yanlısı bir Baasçı internet sitesi örgütün Ahvaz-Tahran boru hattına bombalı sabotaj yaptığını iddia etmişti. Yine 2005’teki Ahvaz bombalamalarının sorumluluğunu üstlendi örgüt.

El Ahvaz Demokratik Dayanışma Partisi- ABD ve İngiltere’de faaliyet yürütüyor. Yöntem olarak şiddeti kesinlikle reddediyor. Örgüt Huzistan’ın tarihsel bir Arap kimliğine sahip olduğunu iddia ediyor. Bu da eyalete federal bir siyasi sistem içinde özerklik verilmesi gerektiği anlamına geliyor. Örgüt İran’ın toprak bütünlüğünü tanıdığını da belirtiyor. İran devletiyle çatışma içinde olan Kürtleri, Azerileri, Baluchileri, Türkmenleri ve Lürileri temsil eden benzer düşüncelere sahip partilerle bir koalisyon içinde yer alıyor.

***

Ahvaz Kurtuluş Örgütü

ahvaz-saldirisinin-arkasinda-kim-var-513625-1.
Ahvaz’da hayatını kaybedenlerin cenaze törenlerinden bir kare.​

Hollanda’da Maastricht’te faaliyet gösteriyor. Irak’ın desteklediği üç grubun - Arabistan’ın Kurtuluşuna Yönelik Demokratik Devrimci Cephe, Arapların Kurtuluş Öncüsü gibi örgütlerden oluşuyor. İran’dan bağımsızlık isteyen laik bir Pan-Arabist grubudur. Saddam Hüseyin tarafından desteklendiği ileri sürülmüştü. Hürremşehir’de İran güvenlik güçlerinin Arap göstericilere ateş açması ve birçoğunun öldürülmesinden sonra kurulduLondra’da İran’ı protesto gösterileri sırasında İngiliz SAS binasın da havaya uçurduğu söyleniyor.

Suudi etkisi var mı?
Ahvaz’daki son saldırıda dış güçlerin etkili olduğuna dair bir inanış var İran kamuoyunda. Bu şaşırtıcı değil, emperyalizm bir ülkeye en zayıf tarafından girer. Ahvaz sorunu da İran’ın zayıf taraflarından birini oluşturuyor. Suudi Arabistan’ın da bölgeyle ilgilendiği bilinmedik değil. Bu son olayda parmağı var mı denirse, kesin bir yargıya varmak zor ama mümkün. Çünkü Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Salman’ın yakın zamanda, Mayıs’ta yani, bir televizyon söyleşisinde Riyad ile Tahran arasındaki mücadelenin “Suudi Arabistan’da değil İran’da sürdürülmesi gerektiği” yolunda konuşmaları olmuştu. Muhammed bin Salman daha da ileri gitmiş, “savaşı İran topraklarına taşımak, o savaşta yer almak isterdim” de demişti.

Kartların açık oynandığı, özellikle Suudi Arabistan’ın İran’a ilan edilmemiş bir savaş açtığı düşünülürse her şey mümkün. Suudi Arabistan yönetimi olaylardan sorumlu olmadığını açıkladı ama bu pek tatmin edici değil.

Ahvaz, İran’ın sorunlu diğer bölgeleri arasında dış etkiye en açık bölge durumunda. Dolayısıyla her an her şeyin olabileceği bir bölge özelliğine sahip.

İran’ın başının çok ağrıyacağı kesin.