İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM, AİHM) tarafından 10 Nisan 2018 tarihinde Tüm Emekliler Sendikası (DİSK Emekli-Sen) hakkında verilen kararı 21 Ocak tarihli yazımda ele almıştım. AİHM söz konusu kararıyla Emekli-Sen’in kapatılmasının İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin ihlali olduğu yönündeki başvuruyu (31846/08) reddetti. AİHM kararı, emeklilerin örgütlenme ve toplu eylem haklarını tescil etmekle birlikte bunun sendika adı […]

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM, AİHM) tarafından 10 Nisan 2018 tarihinde Tüm Emekliler Sendikası (DİSK Emekli-Sen) hakkında verilen kararı 21 Ocak tarihli yazımda ele almıştım. AİHM söz konusu kararıyla Emekli-Sen’in kapatılmasının İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin ihlali olduğu yönündeki başvuruyu (31846/08) reddetti. AİHM kararı, emeklilerin örgütlenme ve toplu eylem haklarını tescil etmekle birlikte bunun sendika adı altında olmamasının hak ihlali olmadığını söyleyerek şaşırtıcı ve sınırlı bir yorum yapıyor. AİHM kararı bir hak ihlali olmadığının tespitidir. Karar emeklilerin sendika kuramayacağı şeklinde yorumlanamaz. Karar ulusal makamların örgütlenme hakkıyla ilgili bazı formaliteler getirebileceğini söylemektedir. Mahkemeye göre sendika ismi örgütlenme özgürlüğünün etkin kullanılması için vazgeçilmez değildir.

Emeklilerin örgütlenme ve toplu eylem hakkı

AİHM, yetkili makamlar tarafından başvuran kişiye getirilen kısıtlamaların esas olarak sendika ismiyle ilgili olduğunu, üyelerinin ortak çıkarları doğrultusunda topluca hareket etme kapasitesiyle (toplu eylem hakkıyla) ilgili olmadığı görüşündedir. Bu nedenle karar bir diğer açıdan emeklilerin çıkarlarını ve haklarını savunmak için örgütlenme haklarının tartışmasız olduğunun teyidi anlamına geliyor.

Öte yandan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde güvence altına alınan hakların hiçbiri ulusal uygulama ve mevzuattaki daha gelişkin hakların sınırlanması anlamına gelmez. Dolayısıyla AİHM kararı, emeklilerin sendika hakkına genişletici bir yorum getirmemiştir; ancak bu karar bir yasak kararı değildir.

Uluslararası hukukta emeklilerin sendikalaşması

Dahası sendikal haklarla ilgili diğer uluslararası hukuk kaynakları açısından emeklilerin sendika hakkı tartışmasızdır. Avrupa Sosyal Şartı’nın (ASŞ) denetim organı olan Avrupa Konseyi Sosyal Haklar Avrupa Komitesi (SHAK) Polonya’nın Sosyal Şart’a uygunluğunu denetlerken; emeklilerin, işsizlerin ve evde çalışanların sendika kurmasının yasaklanmasını ASŞ’nin 5’inci maddesine aykırı bulmuştur. SHAK’ye göre “Sosyal Şart anlamında ‘çalışanlar’ kavramı yalnızca aktif çalışanları değil, aynı zamanda çalışmaya dayalı hakları kullanan kişileri de kapsar.”

Polonya hükümeti, Komiteye gönderdiği raporda sözü edilen kişilerin kendi çıkarlarını temsil etmek için örgütler kurmakta serbest oldukları belirttikten sonra işsizlerin, emeklilerin ve engellilerin çeşitli derneklerde örgütlendikleri örneklemektedir. Polonya hükümeti, emekli, ev işçisi ve işsizlere bağımsız sendikalar kurma hakkının tanınmasının doğru olmadığını, çünkü sendikalara verilen geleneksel rolleri adı geçen örgütlerin yerine getiremeyeceğini savunmaktadır. Ancak SHAK, Polonya’nın bu gerekçelerini yeterli bulmamış ve emeklilerin, işsizlerin ve ev işçilerinin ayrı sendika kurma hakları olmadığı için Polonya’daki durumun Sosyal Şart’ın 5’inci maddesi ile uyumsuz olduğuna karar vermiştir (European Committe of Social Rights, Conclusions XVIII-1, Poland, 2008, paragraf 146). AİHM kararı, sosyal haklar konusunda uzman bir organ olan SHAK’yi değil, adeta Polonya hükümetinin görüşlerini esas alıyor.

Ancak Türkiye ASŞ’nin sendikalaşma hakkıyla ilgili 5’inci maddesine çekince koyduğu ve toplu şikâyet başvuru hakkını tanımadığı için emeklilerin sendikalaşma hakkının açısından bir Avrupa Konseyi denetim süreci çetrefil bir süreç olarak gözükmektedir.

ILO denetimi yolu

Uluslararası Çalışma Örgütü Sendika Özgürlüğü Komitesi de (ILO SÖK) sendika hakkını geniş yorumlamaktadır. SÖK, sendikaların hangi biçim ve türde kurulacaklarına kendilerinin serbestçe karar vermeleri, kendi tüzük ve programlarını serbestçe kararlaştırmaları gerektiğini karar altına almıştır. SÖK’e göre sendikalaşma hakkının kapsamının belirlenmesinde bir istihdam sözleşmesinin varlığı koşulu aranamaz. SÖK, işçilerin emekli olduktan sonra üyeliklerinin devam edip etmemesi konusunun sendikaların kendi tercihlerine bırakılması gereken bir konu olduğunu saptamaktadır.

Dolayısıyla söz konusu AİHM kararından sonra da emeklilerin sendika hakkını teyit eden güçlü uluslararası dayanaklar söz konusudur ve bu yolların da kullanılmasında yarar vardır. Örneğin ILO SÖK’e yapılacak bir başvuru yararlı olabilir. Ancak uluslararası hukuk yolunun zaman alan ve yaptırımları zayıf bir yol olduğunu unutmadan Türkiye’de emeklilerin örgütlenmesinin acil sorunlarının ele alınmasında yarar var.

Bu açıdan iki mesele öne çıkmaktadır: Birincisi emeklilerin AİHM kararı sonrası nasıl bir örgütlenme biçimi izleyeceği, diğer ise emeklilerin sendikalaşma sürecinde yaşanan Tüm Emekli-Sen ve Emekli-Sen ayrışmasının nasıl giderileceğidir. Güçlü bir emekli hareketi iradesi olmadan örgütlenmenin biçimi sorunlarına odaklanmak ne kadar anlamlı olur? Emeklilerin örgütlenmesinin izleyebileceği yola ilişkin görüşlerimi haftaya yapacağım.

Not: Önceki yazıma istinaden DİSK Emekli-Sen yönetimi arayarak AİHM kararının henüz kendilerine tebliğ edilmediğini belirtti.