Aile hekimlerinden vergide adalet eylemi
Ağırlaşan vergi yükü karşısında aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanları sesini yükseltti. Aile hekimlerini temsil eden sivil toplum örgütleri tarafından Mersin ve İstanbul’da yapılan açıklamalarda, yüzde 35’i bulan vergi kesintileri nedeniyle temmuz ayındaki zammın şimdiden hiçbir anlamının kalmadığı belirtildi ve doğrudan alınan verginin yüzde 15’te sabitlenmesi istendi.
Aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanları vergide adalet arayışıyla seslerini yükseltti. İstanbul ve Mersin’de yapılan ortak açıklamalarda, sektörün sorunlarına kulağını tıkayan yöneticilere seslenen aile hekimleri, ağırlaşan vergi yüküne dikkat çekti ve “Bizden kesilen vergiler bizim şartlarımızı düzeltmek için harcanmadığına göre, nereye harcanıyor?” sorusunu yöneltti.
Mersin’de gerçekleşen toplantıya Mersin Tabip Odası (MTO), SES, Birlik ve Dayanışma Sendikası (BDS), Genel Sağlık İş Sendikası, Hekim Birliği Sendikası, HekimSen, Tabipsen, Mersin Aile Hekimleri Derneği (MAHDER) ve Mersin Aile Sağlığı Çalışanları Derneği ve Birlik Dayanışma Sendikası katılırken, katılımcılar adına ortak açıklamayı Birlik ve Dayanışma Sendikası Genel Hukuk ve Mevzuat Sekreteri Uzman Dr. Çağlar Özen yaptı.
Vergide adaletsizliğe son verilmesi çağrısında bulundu. “Sırtımızdan alınan vergilerle şirketlerin vergi borcu siliniyor ama biz aile hekimlerini koruyacak hiçbir önlem alınmıyor, çalışma koşullarımız düzeltilmiyor” diyen Dr. Özen, bu ay aile hekimi olarak 25 bin lira vergi ödediğini, aile hekimliğinde çalışan hemşire/ebenin ödediği vergi tutarının da yaklaşık 5-6 bin lirayı bulduğunu söyledi.
Uzman Dr. Çağlar Özen, birkaç ay sonra vergi kesintisinin yüzde 35’i bulması ile birlikte temmuz ayında yapılacak maaş zammının şimdiden hiçbir anlamının kalmadığına işaret etti.
30.000 aile hekimi ve bir o kadar aile sağlığı çalışanının bir ayda ödediği vergi ile kaç asgari ücretlinin maaşının ödenebileceğini soran Dr. Özen, “Bizlerin ödediği vergilerle kaç büyük şirketin vergisi ödenebilir? Kaç şirketin ödemediği vergisi silinir? Olmadığı halde zarar gösteren ve vergi vermeyen kaç şirketin, kurumun vergi borcu bizim sırtımızdan karşılanmaktadır? Vazgeçilen vergilerin yüzde kaçı Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerine aittir? Devletin istisna ve muafiyet yoluyla kurumlardan almaktan vazgeçtiği vergi ne kadar?“ sorularını yöneltti.
Uzman Dr. Çağlar Özen, söz konusu vergi geliri ile şatafat uğruna kaç makam aracı alınabileceğini, kaç lüks konut veya çalışma alanı inşa edilebileceğini, kaç kişinin lüks yurt dışı seyahati yapabileceğini sorularını da sordu.
"4 YERDEN MAAŞ ALANLAR NE KADAR VERGİ ÖDÜYOR?"
Dr. Özen sözlerini şöyle sürdürdü:
“Üç-dört yerden maaş aldığı iddia edilen kamu çalışanlarının ödediği bir aylık vergi kaç liradır? Alın terimizle kazandığımız her 100 Liranın 35 Lirası vergiye kesilirken bu parayla vergiden muaf kaç kişiye bakmaktayız? Bu kadar üst düzey vergi keserken bunu beni korumak için mi harcadınız? Hiç sanmıyoruz, zira her gün yüzlerce şiddete uğruyoruz. Çalışma koşullarımı düzeltmek için mi harcadınız? Hiç sanmıyoruz, insanlık dışı hasta yükü ve dayatma angaryalar altında korunmasız çalışıyoruz. Benim sürekli mesleki eğitimimin kalitesini arttırmak için mi harcadınız? Hiç fark etmedik. Benzer soruları çoğaltabiliriz. Yanıtlarını hasretle bekliyoruz ve kamuoyunun duymasını istiyoruz…”
Kazanılan her 100 Liranın 35 Lirasının vergi olarak aile hekimleri ve çalışanlarından alınmasının adil olmadığına da işaret eden Uzman Dr. Çağlar Özen, bu adaletsizliğe son verilmesini istedi.
Birlik ve Dayanışma Sendikası Genel Hukuk ve Mevzuat Sekreteri Uzm. Dr. Çağlar Özen “Emeğimizin karşılığını adilce almak hakkımızdır ve haksızlığa itiraz etmek ise hepimizin hem görevi hem de demokratik hakkıdır. Sadece biz aile hekimliği çalışanları değil; bu ağır vergi yükü altında ezilen tüm hekimler, sağlık çalışanları, işçiler, kamu çalışanları artık bu adaletsizliğin bitmesini istiyoruz. Birilerinin sırtımızdan geçinmesine itiraz ediyoruz. Bizler hakkımız olan ücreti, emekliliğe yansıyan tek kalem olarak ve adil vergilendirme ile almak istiyoruz. Adaletsizliği elbette sorguluyor ve itiraz ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz.” dedi.
"HOLDİNG ORTAKLARINDAN DAHA ÇOK VERGİ ÖDÜYORUZ"
İstanbul’da Ümraniye Vergi Dairesi önünde yapılan açıklamada da Birlik ve Dayanışma Sendikası 1 Nolu Şube Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ahmet Tabduk Mehlepçi, kamu çalışanlarının yüzde 35’lere varan vergi yükü karşısında ezildiğini söyledi. “12 Ayın 5 ayını vergi için çalışıyoruz” diyen Dr. Ahmet Tabduk Mehlepçi, aile hekimlerinin servetleri 500 milyon dolarlarla ifade edilen Cengiz Holding’in ortaklarından bile daha fazla vergi verdiğine işaret etti.
Dr. Tabduk Mehlepçi “Tüpçüye yaptığınız kumarda vergi indirimini neden kamu çalışanlarına yapmıyorsunuz? Vatandaşın sağlığı ile kumar mı oynuyorsunuz?” diye sordu. Bugün yüzde 124 enflasyonun ve ekonomik krizin sorumlusunun alın teriyle ücretli çalışanlar olmadığını ifade eden Dr. Mehlepçi, “Şehir hastanelerinin betonlarına milyar dolarlar gömen biz değiliz. Biz yoksak betonlar sizi muayene edemez. Yoksulluk sınırı 57 bin 736 TL iken, Aile Sağlığı Merkezinde çalışan hemşire arkadaşlarımızın tamamı yoksulluk sınırının altında maaş almaktadır. Hariri Türk Telekom’un 6 milyar dolarlık malvarlığını alıp, Türk bankalarına kredi borcunu ödemeden kaçarken neredeydiniz?...”
Türkiye tarihinde bir ilk gerçekleşerek kredi kartını borcunu ödeyemeyen insan sayısının 36 milyonu bulduğunu hatırlatan Dr. Tabduk Mehlepçi, krizin faturasını artık çalışanların ödemek istemediğini açıkladı. Dr. Mehlepçi “Kriz Diyanet İşleri Başkanını vurmuyor, Audi A8 talep edebiliyor. Madencilere mezar olan Erzincan İliç’teki madenin sahibi ANAGOLD firması gibi teşvik de istemiyoruz. Hakkımız olan yoksulluk sınırı üzerinde, emekliliğe yansıyacak, teşvik, performansa gibi hiç bir şarta bağlanmayan tek kalem bir maaş istiyoruz. Bizlerden alınan doğrudan verginin % 15 de sabitlenmesini istiyoruz.13 haftadır söylüyoruz, sesimiz duyulana kadar söylemeye devam edeceğiz, vergide adalet istiyoruz” diye konuştu.