4’ü Türkiye kökenli 9 göçmen gencin öldürüldüğü Hanau katliamında yaşamını yitirenler yarın resmi anma töreninde anılacak. Tören öncesinde “Davacıyız” diye bir araya gelen aileler yetkililerin katliamdaki ihmallerini gündeme getirdi.

Aileler hesap soruyor: Davacıyız

Almanya’nın Hanau kentinde 19 Şubat 2020 tarihinde gerçekleştirilen ırkçı katliamda yaşamını yitiren göçmen kökenli dokuz kişi için yarın tören yapılacak. Yaslı ailelerin büyük bölümü resmi anma töreni öncesinde bir araya gelerek devlet kurumlarının ihmal ve hatalarını yeniden gündeme getirdi, olayın aydınlatılması için taleplerini “Davacıyız!“ başlığı altında yineledi.

Katliamdan kısa bir süre sonra faaliyete geçen “19 Şubat Girişimi“nin kurduğu “buluşma merkezi“nde bir araya gelen ailelerin "19 Şubat ırkçı terör saldırısının hatırlanmasını, aydınlatılmasını ve sorumlulardan hesap sorulması"nı talep eden açıklamaları internette bir saatlik video olarak yayınlandı.

Dördü Türkiye kökenli, çeşitli uluslardan dokuz göçmen gencin aileleri ve yakınları, yarın Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier‘in katılımıyla gerçekleştirilecek devlet törenine de davetli. Ancak pandemi koşulları nedeniyle davetli sayısının 50 olarak sınırlandırıldığı, internetten naklen yayınlanacak bu etkinlikte sadece dinleyici olarak yer alacaklar. Törende ailelerin mesajlarını içeren bir videonun yayınlanması ve „tüm aileleri temsilen“ belki bir kişinin de konuşması söz konusu. Ancak bu, bir yıldır „devlet kurumları tam olarak işleseydi bu katliam yaşanmayabilir miydi?“ gibi sorularla boğuşan ailelerin büyük bölümü bunu yeterli bulmuyor.

“19 Şubat Girişimi“nin hazırladığı, "Davacıyız!“ videosu, ırkçı katliamda evlatlarını, annelerini, kardeşlerini yitiren ailelerin, katliamı yaşayan ve hayatta kalanların gençlerin, ırkçılık ve yabancı düşmanlığıyla mücadele eden demokratların ortak eleştirilerini, suçlamalarını ve taleplerini içeren bir "iddianame“ olarak, yarınki törenin önemli bir eksiğini önceden tamamlıyorlar.

Video, “Anma töreninde konuşanlardan birçok taziye sözleri, olaydan sarsıldıklarına ve eylemi lanetlediklerine dair sözler duyacağız. Duymayacağımız şey ise sorularımızın yanıtları. Yaşananların bir daha tekrarlanmaması için olaylardan çıkarılan derslerin ne olduğunu da duymayacağız. Bize laf yerine somut eylemler gerekiyor“ sözleriyle tanıtılıyor. Ölenlerin anneleri, kardeşleri, çocukları ve diğer yakınlarıyla, katliamdan sağ kurtulanların, "19 Şubat İnsiyatifi“ sözcüleriyle birlikte söz aldığı yayın, Hitler dönemi soykırımda tüm ailesini yitiren, kendisi ise hayatta kalan Auschwitz Komitesi Başkanı Esther Bejarano‘nun, taziye mesajı ve mücadele çağrısıyla başlıyor.

12 DAKİKA İÇİNDE 9 CANA KIYDI

1960‘lar sonrasında Almanya‘ya yönelik işgücü göçü sürecinde, Türkiye ve diğer ülkelerden büyük miktarda göç alan Hanau, bir yıl öncesine kadar Almanlarla göçmenler arasında büyük sorunların yaşanmadığı bir kent olarak biliniyordu.

Ancak bu durum geçtiğimiz 19 Şubat akşamı ortadan kalktı. 43 yaşındaki aşırı sağcı bir terörist, 12 dakika içinde önce kent merkezinde, sonra da kendi semtinde toplam dokuz kişiyi öldürdü.

Olayın şoku yaşanırken, teröristle ilgili bilgiler de ortaya çıkmaya başladı. Komplo teorileriyle beslenmiş aşırı sağcı ve ırkçı düşüncelerini, aralarında Türklerin de yer aldığı birçok ulusun ortadan kaldırılması, Almanya‘ın “saf Alman olmayanlardan temizlenmesi“ gibi “çözüm yolları“ içeren bir manifestoyu saldırıdan altı gün önce internette yayınlamıştı. Uzun yıllar silah ruhsatı vardı, atıcılık kulüplerinde düzenli atış talimleri yapıyordu, Slovakya’daki bir güvenlik şirketinden silah eğitimi almıştı. Uzun yıllar kadınlarla ilişki kuramamasının suçunu da "Almanya‘yı dolduran" yabancı erkeklere atıyordu.

Önceki yıllarda birçok kez ruhsal sorunları nedeniyle zorla psikiyatri kliniklerinde alıkonulmuş, her defasından da "iyileşmedi“ kaydıyla serbest bırakılmıştı. Birkaç kez de savcılığa resmen başvurarak bir takım gizli servislerin takibatı ve manipülasyonuna hedef olduğundan şikayetçi olmuştu.

KOMŞUSUYDU

İkisi kendisine ait, biri kiralık üç tabanca ve bu silahlara ait yüzlerce mermiyle yola çıkan terörist, 19 Şubat akşamı kent merkezinde bir nargile kafesi ve yanındaki barda çalışan iki kişiyle, sokaktaki bir kişiyi öldürdü. Daha sonra arabasıyla iki kilometre uzaklıktaki ikinci olay yerine giden terörist, orada ilk iş olarak kendisini ilk olay yerinden itibaren takip eden arabadaki genci vurdu. Daha sonra girdiği büfe ve yanındaki bardaki beş kişiyi vurarak öldürdü, birkaç kişiyi de yaraladı.

Daha sonra 400 metre uzaklıktaki evine giden terörist, gece yarısı evi basan polis tarafından ölü olarak bulundu. Yanında vurularak ölmüş annesi de yatıyordu. Teröristin yatalak olan annesini vurduktan sonra intihar ettiği açıklandı. Olay sırasında evde bulunan 72 yaşındaki babası ise polise hiçbir şeyden haberi olmadığını, silah sesi duymadığını açıklamıştı. Öldürülenlerin bir bölümü katilin yaşadığı semtte dünyaya gelmiş, orada okula gitmiş, meslek sahibi olmuş ve halen orada, aileleriyle birlikte yaşayan gençlerdi.

Saldırı, başlangıçta bazı büyük gazetelerin internet sitelerinde ve sosyal medyada "mafya çeteleri“ arası çatışma olarak duyurulsa da birkaç saat sonra olayın boyutları anlaşıldı.

Başta Cumhurbaşkanı Steienmeier olmak üzere birçok yetkilinin ilk andan itibaren açıkça „ırkçı terör saldırı“ olarak tanımladığı saldırı, Almanya‘nın çeşitli yerlerinden binlerce kişinin katıldığı eylemlerle lanetlendi. Steinmeier Hanau‘ya bizzat gelerek düzenlenen mitinge katıldı. Almanya’nın birçok yerinde katliamı ve ırkçılığı kınayan eylemler, bu arada başlayan koronavirüsü salgını önlemleri nedeniyle küçük sayıdaki katılımcılarla sürdürüldü.

aileler-hesap-soruyor-davaciyiz-842918-1.

AİLELER İŞİN PEŞİNİ BIRAKMADI

Katliamı gerçekleştiren kişi öldüğü için dava dosyasının kapanabilirdi. Ancak kamuoyu baskısı sonucu bu olmadı. Saldırganın şizofren olmasına rağmen „cezai ehliyeti olan“ tehlikeli bir „ırkçı terörist“ olduğu açıklandı.

Geliştirdiği aşırı sağcı ideolojinin son yıllarda tüm Almanya’da yaygınlaşan ırkçı, yabancı, göçmen düşmanı atmosferden beslendiği resmi açıklamalara da girdi.

Aileler soruşturmayla ilgili dosyalar değerlendirildikçe, araştırmacı gazetecilerin ve “19 Şubat İnsiyatifi“ gibi duyarlı oluşumların çabaları yoğunlaştıkça, yaşanan katliamda her şeyden önce de güvenlik kurumlarını ağır ihmal ve hatalarına ilişkin birçok can alıcı soru ortaya çıktı.

Ciddi medya organlarında da geniş yer bulan bu soru işaretleri, „Davacıyız!“ videosunda hem eleştiri, hem de suçlama olarak yer alıyor, devletin hata ve ihmalleri kabul edip, ailelerden özür dilemesi ve gelecekte benzer şeylerin yaşanmaması için buradan çıkan derslerin gereklerini yerine getirmesi talep ediliyor.

Ailelerin yanıtlanmasını, gerekli derslerin çıkarılmasını istediği hususlardan bir bölümü şöyle:

► Nasıl oluyor da, ağır ruhsal rahatsızlıkları olan, bu arada bir yığın adli takibatlar geçiren, savcılıklara yaptığı komplo teorileri içerikli suç duyurularıyla ve internetteki yayınları bu durumu bizzat belgeleyen bu teröriste silah ruhsatı veriliyor?

► Saldırı başladığı andan itibaren Hanau polisinin acil telefon hattına yapılan yüzlerce ihbar sonuçsuz kaldığı ortaya çıktı. Örneğin teröristi arabasıyla takip eden gencin, bu sırada en azından üç kez polisi aradığı ortaya çıkarıldı. Bu hat işlememesi polisin zamanında müdahalesini engelledi.

► Teröristin olaydan iki hafta sonra eve dönen babasının savcılık ve çeşitli makamlara yönelik başvurularındaki hakaret ve tehdit içerikleri, aylar sonra tesadüfen ortaya çıkarıldı. Oğlunun silahlarını ve cephanelerini geri talep eden, intikamının alınmasını isteyen bu adamın katliamdaki, komşuları için bir tehdit oluşturduğundan endişe ediliyor.

“Davacıyız“ iddianamesinde başka sorular, suçlamalar da var…

Bakalım yarınki törende onlara yanıt verilecek mi?


aileler-hesap-soruyor-davaciyiz-842919-1.

Serpil Temiz Unvar, oğlu Ferhat‘ın adını 24‘ncü doğum gününde kurduğu eğitim insiyatifiyle yaşatacak. “Ferhat Unvar Eğitim İnisiyatifi”, eğitim süreçlerinde yaşaman ayrımcılığı ortadan kaldırmayı hedefliyor.

aileler-hesap-soruyor-davaciyiz-842920-1.

Emiş Gürbüz, “Oğlumu onların hatası yüzünden kaybettim. 19 Şubat 2020 bizim için çok kara bir gece. Ancak Almanya için hiç bir zaman silinmeyecek bir leke olarak kalacak” diyor.

aileler-hesap-soruyor-davaciyiz-842921-1.

Katliamda kardeşini yitiren Çetin Gültekin: “Babam kardeşimin acısına sadece bir ay dayandı. Şimdi ikisi birden memleketimiz Ağrı’da yanyana yatıyorlar“

aileler-hesap-soruyor-davaciyiz-842922-1.

19 Şubat İnisiyatifi”nin kurucularından Eren Okçu, katliamın başladığı kafenin karşısında açtıkları buluşma merkezinin zaman içinde hemen hemen tüm ailelerin biraraya geldiği, acılarını ve deneyimlerini paylaştıkları bir mekana dönüştüğünü belirtiyor.