Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni ikametgâhı Ak Saray, şu sıra dünya medyasının dilinde. Yunanistan basınından çıkan karikatürden tutun, Amerikan medyasına kadar herkes, Türkiye’deki değişimin bu sembolik yapısını diline dolamış durumda. Bunu ilk kim, “hasedinizden çatlayın” makamında işleyecek diye düşünürken, dün Akif Beki sağ kanattan bindirme yaptı. “Siz kendi Beyaz Sarayınıza bakın” diyerekten konuya izahat getirdi. Yine dış basında çıkan “Beyaz Saray’ın 5 katı büyüklüğünde” yorumlarına içerlemiş olacak ki, harita kadastro mühendisliğine soyunarak, Beyaz Saray’ın 60 bin metrekare Başkanlık Rezidansı’na sağında solundaki yeni idare ve ofis binalarını, devlet konukevi Blair House’u niye eklemiyorsunuz diye serzenişte bulundu. Beki’nin Cumhurbaşkanı’nın bundan sonraki Beyaz Saray ziyaretine elinde şerit metreyle gideceğine yönelik işaretler taşıyan yazı, son zamanlarda okuduğum en eğlenceli yazıydı.
Beki’nin sanki Beyaz Saray, dünyanın geri kalanı için çok sevimli, masum bir imgeymiş gibi, -Amerikan basınıyla aşık atmak için- Beyaz Saray ile Ak Saray’ı karşılaştırması ve “bizim neyimiz eksik” triplerine girmesi, ileride bu dönemi anarken güzel metafor olur. Gelecekte arama motorlarında arkeoloji kazısına girişecek akademisyenlere, tarihçilere buracıktan selam çaktıktan sonra “iç mihrakları” da ihmal etmeyin demek ve bu haftaki Köşe Vuruşu’nu Akif Beki tipi argümanlarla Ak Saray’ı sevdirme yollarına ayırmak isterim. Ak Saray, kime nasıl sevdirilmeli?
 
HALKA SEVDİRMEK
Affedersiniz cebiniz 5 lira para görsün, soluğu simit saraylarında alıyorsunuz. Simitin bile sarayı varken, sizde bile bu minval saray sevdası varken, koskoca Cumhurbaşkanımız niye kendi imkânları çerçevesinde bir saraya taşınmasın? Simitten saraya gelecek hali yok ya. Üstelik oralarda “terbiyesizce” sigara içer, sinirini bozarsınız. Atatürk Orman Çiftliği, Ankara’da sigara dumanının ulaşmadığı tek yer. Bunun meteorolojik raporunu çıkarttırmayın Akif Beki’ye.
 
ULUSALCILARA SEVDİRMEK
Arkadaş, siz değil miydiniz “Çankaya’ya çıkamazsın” diyen. Gül’ün çıktığı dönemde Erdoğan çıkmasın diye böyle mitingler yapan. Buyrun çıkmadı işte. Ulusalcı cenahtan daha mutlusu olmaması lazımken; “Yok Ak Saray kaça mal oldu, yok çiftlik arazisi işgal edildi” lafları; ayıp diye bir şey var.
 
MİLLİYETÇİLERE SEVDİRMEK
Yeri gelince “ecdadımız vs” diye övünmeyi biliyorsunuz. Ecdadınız TOKİ’de mi yaşamış milliyetçi ahali? Bakın Topkapı Sarayı’na, bakın Dolmabahçe’ye. Evlad-ı Fatih Han, 21. yy’da bir saray yapmasın mı yani? Bugün Dolmabahçe Sarayı’nı 77 milletten turist ziyaret ediyor, hesapla bilet gelirini. Amorti etti bile. Köşk mü ziyaret ettireceksin ileride.
 
SOLCULARA SEVDİRMEK
Yoldaşlar halka asla ulaşmayacak dergilerde, bloglarda ferman gibi makaleler yazdığınızı biliyoruz. Ne zaman Ekim Devrimi’ni anlatacak olsanız Kışlık Saray’a getiriyorsunuz mevzuyu. Alın size Çarlık Rusyası’yla karşılaştırmalı ele alacağınız bir metafor. Emperyalist Amerika’nın Beyaz Saray’ı da orada dururken daha ne istiyorsunuz? Kışlık Saray, Ak Saray, Beyaz Saray... Çarşaf çarşaf makale çıkar buradan. Elimizle teslim ediyoruz işte.
 
HERKESE SEVDİRMEK
Bakın en sihirli formül bu. Ak Saray’ın resmini bol sıfırlı yeni bir paranın üzerine basmak. Neticede parayı kim sevmez? Düşünsenize 1000 liralık yeni bir banknot ve üzerinde Ak Saray var. Sıfırlamak gerektiğinde az yer kaplayacağı için çok daha az masraflı. Ayakkabı kutusundan tasarruf etmek için de birebir. Zira 200 liralık banknotun 5’te biri kadar yer kaplıyor. Nihayetinde işin içinde kağıttan tasarruf da var. Sonra saray bu, bazı meslek grupları eksik olmaz. Bu Ak Saray resimli binlikler, saraya girme şansına sahip olan, kıymetli Cumhurbaşkanımızın yüzünü her daim güldüren medya temsilcilerine de maaş olarak dönerse; gelir yazılar, gider manşetler; o zaman herkesin yüzü güler.