Google Play Store
App Store

Hayat pahalılığı ve ekonomik krizden akademisyenler de etkileniyor. Bu nedenle bilimsel faaliyetler için ne bütçeleri ne de motivasyonları kalıyor. Yurtdışında akademik bir çalışma yürütmekse artık hayal.

Akademik kriz
Fotoğraf: AA
Berkay Sağol
Berkay Sağol
berkaysagol@birgun.net

Ülkede yaşanan ekonomik kriz, her geçen gün artan hayat pahalılığı ve gelir adaletsizliği sebebiyle ortaya çıkan yoksulluk toplumun her kesimini etkiliyor. Üniversitelerde görev yapan akademisyenler de Türkiye’deki mevcut şartlarda geçinemiyor. Akademik Dayanışma Platformu (ADAP), “Akademik zam ve özlük hakları talebi” başlıklı bir rapor hazırladı. Raporda, alım gücünün düşmesiyle beraber akademisyen maaşlarının bilimsel çalışmaları finanse edememesinin ötesinde, yaşamsal ihtiyaçları bile karşılayamadığı vurgusu yapıldı.

Raporda akademisyenlerin hakkını aradığı, aldığı eğitimin gereği olarak meslek onuruna yakışır şekilde yaşamayı talep ettiği çünkü akademisyenlerin geçinemediği belirtildi. Ayrıca akademisyenlere denk sayılabilecek kariyer meslek gruplarından olan uzman doktor, hâkim ve savcı maaşlarında yıllar içerisinde çeşitli iyileştirmeler yapıldığı, ancak bilim insanları için benzer yasal düzenlemenin son olarak 5 Kasım 2014’te yapıldığı ifade edildi.

GELİR KAYBI YÜZDE 26

Raporda 2014 yılı Temmuz ayı içerisinde 7/1 derece ve kademeli bir araştırma görevlisi asgari ücretin 3,89 katı maaşa sahip iken, 2024 yılı Temmuz ayında 3,21’e düştüğü belirtildi. Bu oran aynı kalsaydı bugün 54 bin TL maaş alan araştırma görevlisinin şu anda 66 bin TL maaş alacağı vurgulandı. Profesör maaşlarında da yüzde 26 gibi bir gelir kaybının meydana geldiği ifade edilen raporda, 113 bin TL maaş alması gereken bir profesörün 83 bin TL maaşla çalıştığı kaydedildi.

Ülkede yaşanan ekonomik zorluğun akademisyenler açısından farklı boyutlarının bulunduğu belirtilen raporda, şu ifadelere yer verildi: “Başka meslek gruplarından farklı olarak, akademisyenler gelirlerinin bir bölümünü yine kendi mesleklerinin bir gereği olan bilimsel çalışmalarını finanse etmek için kullanmak zorundalar. Mevcut maaşlar ve ekonomik koşullarda, neredeyse yok olma noktasına gelen alım gücüyle bu akademik faaliyetleri yürütmek imkânsız hale gelmiştir. Akademisyen maaşları ulaşım, konaklama ve yeme-içme gibi masraflardan ötürü, yurt içindeki akademik faaliyetlere katılmaya dahi yetmemektedir. Yurt dışında akademik bir çalışma yürütmek, hatta bir konferansa gitmek ise akademisyenler için artık hayal olmuştur. Kaldı ki bu çalışmalarda araştırmacılara katkı sunan burs, fon ve üniversite harcırahları da yetersiz kalmaktadır. Kiraları, faturaları ve diğer insani yaşamsal giderleri karşılamakta zorlanan akademisyenlerin bilimsel faaliyetler için ne bütçeleri ne de motivasyonları kalmaktadır.”

Akademiye olan ilginin düşme eğiliminde olduğu vurgulanan raporda, “Yeni mezun gençlerin bir bölümü özel sektörde çalışmayı tercih ederken, bir bölümü ise bilimsel çalışmalarını yurtdışında yaparak kariyerlerine yön vermektedir. Bu durum ciddi anlamda beyin göçüne sebep olacağından, ülkemiz yüksek nitelikli yetişmiş insan gücünü de önemli oranda kaybedecektir. Chicago Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden Prof. Dr. Ufuk Akçiğit’in yapay zekâ destekli araştırması da bu analizi doğrular niteliktedir. Çalışmaya göre yaklaşık 12000 akademisyen şu anda yurt dışında görev yapmaktadır. Bilim insanlarına yönelik bu politika sürdükçe, bu sayı daha da artacak ve akademi her geçen gün niteliksiz isimlerle dolacaktır” denildi.

EŞİT ÜCRET TALEBİ

• Akademisyen taban maaşı (araştırma görevlisi) yoksulluk sınırının 2 katı olacak şekilde düzenlenmelidir.

• Her akademik dönem açılışında en az 1 asgari ücrete denk gelecek bir ödeme prim olarak bilimsel faaliyetlerde kullanılmak üzere tüm akademik kadrolara sunulmalıdır.

• Aynı işi yapan akademik personel vakıf/devlet ayrımı gözetmeksizin yasa gereği eşit ücretlerde çalışmalıdır.

• İnanılmaz boyutlara ulaşan kira fiyatlarından ötürü barınma önemli bir sorun haline gelmiştir. Büyük/küçük şehir ayrımı olmadan kira yardımı muhakkak sağlanmalıdır.