Akademinin doğal zorlukları

Dr. H. Tuğça Şener

Söz konusu temel bilimler olunca, deneyler işin temel yapı taşını oluşturuyor. Maalesef astronomide deney yapabileceğimiz bir laboratuvar yok, ama evrenin geçmişine gidebildiğimiz derin bir uzay var. En basit yıldız veya asteroid gözlemlerini bile kendi çalışma saatlerimize göre kurgulamak, “ben tatile gidiyorum, gözlemi gelecek hafta yaparım” demek gibi bir lüksümüz yok. Asteroidin rotası nasılsa, yıldız çiftinin birbiri etrafında dolanma süresi ne kadarsa, bizim de sadece tatillerimizi değil uykumuzu bile buna göre ayarlamamız gerekiyor. Yoksa kim bilir bir daha o gözlemi gerçekleştirebilmek için ne kadar beklemek gerekir. Söz konusu sadece gök olaylarının gerçekleşme veya bizim bulunduğumuz konumdan gözlenebilme sıklığı değil, bir de bunları gözlemleyebilmek için gerekli gözlem araçlarına erişimin olması lazım. Her aklına esen istediği her gözlemevinde gözlem yapamadığı gibi, gözlem zamanına başvurma ayrıcalığını elde etmiş araştırmacılar arasında da gözlem süresi için ciddi bir yarış var. Proje konunuz ne kadar güncel, hedefiniz ne kadar gerçekçi, kullanmak istediğiniz gözlem aracı bu amaç için ne kadar uygun, hedeflediğiniz gözlem süresi ne kadar makul ve daha nice kriter… Sadece gözlem zamanı elde etmek için yapılan başvurularda değil, araştırma projelerinin fonlanmasında da benzer süreçler mevcut. Örneğin, günümüzde binlerce öte gezegen bulunmasına ve astronomide yeni bir çağ başlamasına neden olmuş Kepler Uzay Teleskobu’nun 2001 yılında NASA’dan onay almadan önce tam dört defa ret cevabı almış bir proje olduğunu biliyor muydunuz?

Diyelim ki gözlem yapmak istediğiniz teleskoba erişiminiz var, istediğiniz tarihlerde gözlem süresi de sizin projeniz için tahsis edildi, tüm planlarınızı buna göre yaptınız, gözlem yerine 1-2 gün önceden gidip gözlemevinin rakımına ve geceleri uyanık kalmaya alıştınız. Hadi şans da sizden yana olsun, bulutlar ziyaretinize gelip gözlem şansınızı engellemedi diyelim, yoksa yeniden gözlem projesi yazmanız, projenizin kabul olması ve gözlemini yapacağınız cismin de buna uygun olması için duruma göre belki 1 yıl daha beklemeniz gerekebilir. Diyelim ki rüzgârsız, bulutsuz, tertemiz bir gözlem sürecinden sonra istediğiniz verileri elde ettiniz ve çantanızda gigabaytlarca veriyle ofisinize döndünüz. Birçok çalışma alanının aksine bir yıldız verisini analiz etmek için ihtiyaç duyulan yazılımları satın almanın mümkün olmadığını, genellikle bu yazılımı araştırmacının kendisinin oluşturması gerektiğini, kimileri açık kaynak kodlu olsa da büyük kısmının kolay okunabilir bir kitapçığının olmadığını biliyor muydunuz? Tabii ki konunun uzmanıysanız zaten bu aşamaya gelene kadar birçok kod geliştirerek analiz yöntemlerinizi bir rutine oturtmuş oluyorsunuz ama yan dallara kaymak, yeni bir şeyler öğrenmek istediğinizde veya elde ettiğiniz gözlemler öngördüğünüz kuramlarla örtüşmediğinde mutlaka yeni bir analize ihtiyacınız oluyor. Keşif yapmak kolay mı sandınız?

Bitmez sorunlar

Verilerde bir sorun çıkmadı, analizler tahmin ettiğiniz şekilde ilerledi ve beklediğiniz sonuçlara ulaştınız diyelim. Şimdi sıra sonuçları yayınlamakta, bilimi paylaşmak ve erişilebilir kılmakta. Dünyada hâkim bilim dilinin İngilizce olduğunu söylesem şaşırmazsınız sanırım ama akademisyenlerimizin ne kadarı akıcı bir İngilizceye sahip? Peki, yayınevine makalenizi bastıracak paranız var mı? Üniversite veya enstitü bu masrafı sizin için karşılıyor mu? Sahi, gözleme gidiş geliş ve konaklama masrafını karşılamış mıydı? Neyse bu seferlik etki faktörü daha düşük bir yerde yayınlarsınız makalenizi canım, ne olacak? Dönem sonunda size “neden bu dergide yayınlamadınız?” demezler herhalde. Derler mi yoksa? Peki, dönemde kaç makale yayınlarsanız sözleşmenizi 1 sene daha uzatmayı kabul ederler? Bu sırada kaç ders verdiniz? Dersleri, ödevleri ve sınavları hazırlamak, dönem boyunca öğrencilerin sorularına etkin cevaplar vermek ve dönem sonunda adil bir değerlendirme yapmak, araştırma için planlamış olduğunuz zamandan ne kadar aldı? Bu sırada diğer bürokratik işleri de yaptınız değil mi? Geçen seferki toplantıda sizi X birimine yetkili atamışlardı; oradaki yazışmalarda da bir kaç sorun çıkmıştı galiba ama siz halledersiniz canım. Unutmadan, bu araştırmanın sonucunu hangi uluslararası toplantıda sunacaksınız? Yol masrafı? Katılım ücreti? O sırada sizin yerinize derse girecek hoca? Bölümden görevlendirme için sorun çıkmaz değil mi?

Hafta sonu ailenizle pikniğe gittiğinizde şu laptopu yanınıza almasanız ne olacak sanki? Bir kere de iş düşünmeyin yahu...