Bir düşünce kuruluşu olan Webometrics ‘içerik çalma’ nedeniyle Türkiye’deki üniversitelerle ilgili bilgi vermeyi kesti. Konuyu değerlendiren eğitimciler AKP’nin yarattığı iklimin bu sonuçları ortaya çıkardığını söyledi

Akademinin itibarı yerle bir

Mustafa Kömüş

AKP’nin ‘her ile bir üniversite’ politikası nedeniyle niteliksizleşen akademi içler acısı bir hal aldı. Yakın zamanda ortaya çıkan iki çalışma da bu acı tabloyu gözler önüne serdi.

Üniversitelerin internetteki varlığının ne kadar güçlü olduğunu ölçerek, dünya ölçeğindeki performans ve prestijlerine göre sıralama yapan Webometrics, 2020’nin ocak ayından bu yana Türkiye üniversiteleriyle ilgili bilgi vermeyi kesti. Kurum bunun nedenini ise kendilerinden izin almadan Webometrics içeriğinin Türkiye’de bir sitede kullanılması olarak açıkladı. Webometrics’in sitesinde yer alan duyuruda, konuyla ilgili şu ifadeler yer aldı: “Bu portal 15 yılı aşkın sıkı çalışmayla oluşturuldu, o yüzden HERANKING web sitesinin izin almadan tüm dizinimizi kopyaladığını, yapıştırdığını, suiistimal ettiğini keşfetmek bizim için çok acı olmuştur.”

Bunun yanında Akdeniz Üniversitesi’nden Engin Karadağ’ın, ‘Türkiye’de rektörler’ araştırması, üniversiteleri yöneten hocaların bilim üretmeyi bırakıp tweet attığını ortaya koydu. Akademik başarısı en düşük 72 rektörün 56’sı günde 100’den fazla paylaşım yaptı. Yüzde 34’ün uluslararası bir makalesi yok. Yüzde 36’nın hiçbir çalışması atıf almadı.

Konuyu BirGün’e değerlendiren Boğaziçi Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi Rıfat Prof. Dr. Rıfat Okçabol yakın zamanda öğrencisi tarafından yazılan bir makalede intihal konusunda çok ciddi şeyler olduğunu söyledi. Okçabol şöyle konuştu: “Uluslararası kuruluşlar bunları daha iyi izliyorlar, yanlış yaptıklarını söylemek mümkün değil. Belki de az bile biliyorlar. Şu anda bizim üniversitelerimize üniversite demek mümkün değil. Bir kişinin belirlediği insan yönetici oluyor. O kişilerin vasfı zaten belli değil. Bir iki tane üniversite var. Bazı üniversitelerin rektörleri rektör değil, AKP’nin memuru gibi çalışıyor.”

Yeniden kurulmalı

12 Eylül’den sonra YÖK’ün kurulmasıyla üniversitelerin niteliksizleşmeye başladığını ifade eden Okçabol şöyle devam etti: “AKP, sistemi daha piyasacı ve daha gerici yaptı. Ama ne yazık ki 12 Eylül’den bu yana sistem piyasacı ve gerici bir sürece sürüklendi. Eskiden ODTÜ, Boğaziçi gibi üniversiteler kendi kimliklerini belli bir yere kadar koruyabiliyorlardıÜniversite ve toplum iç içedir. İki gün önce AKP’li bir milletvekili, ‘Biz cumhurbaşkanının talimatını uygulamaktan onur duyarız’ dedi. YÖK aracılığıyla toplum bu hale getirildi. Başka bir açıdan zaten üniversite bu toplumun üniversitesi. Daha iyi bir şey beklemek ne yazık ki mümkün değil. Bu sistemi alt üst edip yeniden kurmadan, bilimsel, laik, kamusal nitelikli kurmadan ne aşırmalar düzelir ne olmayacak rapor verenler düzelir.”

Nitelik sorunu

Eğitim Sen Yükseköğretim Sekreteri Özgür Bozdoğan ise şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bizim açımızdan bu durum Türkiye’deki ve dünyadaki üniversitelerin içerisinden geçmekte olduğumuz politik, ekonomik, sosyolojik süreçlere çok bağlı olduğunu düşünüyoruz. Üniversitelerde yaşanan erozyonun, üniversitelerde yaşanan nitelik kaybının siyasal iklimden bağımsız olarak değerlendirilemeyeceği çok açık. Çünkü siyasi iktidar kendi hegemonyasını tesis etmek için üniversiteleri bir etkinlik alanı olarak kabul etti. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası olarak etik komisyonu kurmak zorunda kaldık. Üniversitelerdeki hocaların yazmış olduğu pek çok eseri üniversite etik komisyonumuz tarafından değerlendiriyoruz, görüyoruz ki pek çok eserde intihal var. Türkiye üniversiteleri konusunda ciddi bir nitelik sorunun olduğunu görüyoruz, nitelik sorununun her geçen gün artarak devam ettiğini görüyoruz. Temelinde de üniversite ve siyasal iktidar arasında kurulan ilişki olduğunu söyleyebiliriz.”