Çok farkında değiliz ama bir kez daha tekrarlamakta fayda var.

Türkiye’de rejim DEĞİŞTİ!..

Biz kendimizi yönetmiyoruz!..

Artık bizim seçtiğimiz temsilcilerimiz, bizim adımıza, bugünümüz ve geleceğimizle ilgili karar vermiyor!..

•••

Oysa şu andaki Anayasa’ya göre parlamenter sisteme dayalı siyasal yönetimin, Başbakan ve Bakanlar Kurulu’nun elinde olması gerekir.

Devletin tüm kurum ve kuruluşları görevde olan hükümete tabi olarak yönlenir, görevlerine uygun hizmet eder!..

Yani TBMM’den güvenoyu almış 65. Binali Yıldırım hükümetiyle ülke idare edilmelidir!..

•••

Bilindiği gibi Anayasa’nın 18. Maddesi değiştirilerek parlamenter sistemi içeren laik demokratik rejimin değişimi 3 Kasım 2019’a bırakıldı...

Bu tarihte tek adam seçimi yapılarak, tüm yönetim yetkileri, başta yargı ve yasama da dahil olmak üzere bir tek adama teslim edilecek!..

Frensiz ve dengesiz, çağ ve demokrasi dışı bir rejimle bundan böyle yönetileceğiz!..

Başa geçecek tek adama ne yargı, ne Meclis, ne de halk dur diyebilecek!.. Devlet, bir adama biat etmiş bir partinin elinde olacak!..

•••

Aslında 16 Nisan Referandumu bizler kadar dış dünya indinde de meşru değil!.. AGİT ve uluslararası birçok kuruluş 16 Nisan Referandumu’nu geçerli saymıyor!..

Çünkü tarihimizde ilk kez bu referandumda YSK tarafından anayasal suç işlenerek mühürsüz oy kullanımına izin verildi.

Kimlerin ne şekilde verdiği bilinmeyen, yasalara aykırı olarak sayılan mühürsüz oylar nedeniyle rejim değişikliğine gidildi!..

•••

Hemen Cumhurbaşkanı partili oldu!..Ve Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyelerini istediği isimlerle değiştirdi.

Şimdi valiyi de AKP Genel Başkanı atıyor. AKP il başkanını da!..

Savcı ve hâkimi de aynı kişi atıyor, AKP il ve ilçe yöneticilerini de!..Hatta Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komutanlarını da, er ve erbaşlarını da!..

Artık bir kişi bizim irademiz dışında bizi yönetiyor!..

•••

Bu kaygı verici durum son aylarda bizi vahim olaylarla karşı karşıya bırakıyor!.. Tek dudaktan çıkan sözler emir olarak yerine getiriliyor.

Zayıf ve biat eden siyaset, aklın ve yasaların onlara verdiği yetkileri ve yeteneklerini kullanmaksızın istenilenleri talimat olarak alıyor ve ülke aleyhine olsa da yerine getiriyor!..

•••

Örnekler çok!..

“Bunlar gazeteci mi?” deniliyor… Ülkenin aydınları 335 gündür hapiste.

Neyse ki Kadri Gürsel bırakıldı!..

Ama işini isteyen ve 204 gündür açlık eylemi yapan Nuriye Gülmen yoğun bakımda ölümle pençeleşiyor!..

•••

Mesela eğitim/öğrenim politikası!.. Okullar açılmadan iki gün önce “TEOG kaldırılmalı” deniliyor. Okulların açıldığı gün 18 milyon öğrenci ve bir o kadar veli ile 994 bin öğretmenin hayretle bakışları karşısında TEOG’un kaldırılacağı Hükümet tarafından ilan ediliyor!.. Bu sene sonunda ne olacak belli değil!..

•••

“Üniversiteye girişler de değiştirilmeli” deniyor! Önceki gün YÖK toplanıyor “Tekrar eski sınav usulüne dönüyoruz!” diye açıklama yapıyor!..

“Eskisi iyiydi de neden yenisini kullandınız!” diye kimse soramıyor!

Yazboz tahtasından öte kendi çocuklarına saygı duymayan bir anlayış başımızda!..

Eğitim/ öğrenimde geri kalmış bir ülke olmamıza rağmen, bilinçli olarak eğitim/öğrenim politikasını daha da geriye götürüyoruz!.

Ülkemizin çağdaş olmasını sağlayacak insan yatırımını yapmaktan bilinçli olarak vazgeçiyoruz!..

Okuduğunu anlamayan, ne konuştuğunu bilmeyen bir gençlik yaratıyoruz!..

Yeter ki bu gençler kindar ve dindar olsunlar!.. Ve biz bu konumla uluslararası aile içinde saygın olacağımızı zannediyoruz!..

•••

Mesela kızlarımızın eğitim/öğrenimiyle ilgili sözler.

“Kızlı erkekli birlikte eğitim olmaz!” sözünün arkasından kız mekteplerinin çoğaltılması!.. Hatta kız imam hatip okullarının açılması!..

Giderek bu tek cinsli okulların sayılarının çoğaltılacağı ilanı!.. “Kadın erkek içi içe olur mu?” sözü!..

Bir ilimizde sadece kadınlara ayrılan pembe otobüs işletilmesi!..

•••

Bugünkü iktidar çağdaşlığı reddetmek ve toplumu muhafazakâr yapmak adına kadınlar üzerinde oyun oynuyor!

Önce kızlarımızın okulu, insan ilişkileri, davranışları ve giyimine bile karışılıyor, sonra kadınların yaşam biçimlerine hatta nasıl doğuracaklarına kadar söz söyleniyor, çalışma hayatından uzaklaşması için türlü yollar kullanılıyor.

Baskının yeterince sonuç vermediği görülünce bu kez OHAL bahane edilerek sistemli bir şekilde kadınlar çalışma ve sosyal hayattan uzaklaştırılıyor!.. Biliyor musunuz! 24 bine yakın kadın OHAL ile işten atılmış…

•••

Kadın, ailenin ve çocukların geleceğini belirleyen en önemli güçtür.

Çocukların yetişmesi ve iyi ile kötü arasındaki farkı görebilmesindeki en etkili yol göstericidir.

Bu nedenle bugünkü anlayış kadını geride bırakarak biat eden bir nesille geleceğimizi kararmak istiyor!..

Kadın ölümlerinin son 15 yılda bu kadar fazla olmasının nedeni yönetimin oluşturduğu yaşamın gerçeklerine karşı kötü iklimdir!..

•••

25 Eylül’de Barzani bağımsızlık referandumu yaptı!..

•••

En şiddetli tepkiyi bizim iktidar gösterdi. TSK’yi sınıra dizdi. Tehdit etti.

Yine de referandum yapıldı.

Şimdi ne olacak?.

Söylediklerinizi yapabilecek misiniz?! Tabii ki hayır!.

•••

Bu süreçte AKP iktidarı referandum olayına iç siyaset gözüyle baktı!..

Kürt düşmanlığı üzerinden bir siyaset izlemeye çalıştı. 2019 için milliyetçi oyları hedefledi.

Türkiye’nin ekonomik çıkarlarını düşünmedi.

Petrol, doğalgaz ihtiyacımızı göz önüne almadı.

İşadamlarımızın Kuzey Irak Kürt Bölgesi’ndeki yatırımlarını unuttu!..

Irak’ın toprak bütünlüğüne tabii ki saygı duyulacak ancak öncelikle bu bütünlüğü Irak’ın kendi içinde çözmesi gerektiğini aklına getirmedi!..

Halkların kendi geleceklerini tayin etme hakkı olduğunu göz ardı etti.

Esip gürledi!.. “Kapıyı da vanayı da kapatırız” dedi!..

Hatta sadece 33 Iraklı askerle birlikte askeri manevra yaptı!..

“Bir gece ansızın gelebiliriz!” diyerek Kuzey Irak Kürt Bölgesi’ni işgal edebileceğimiz mesajını bile verdi.

•••

Ne oldu?!.. Referandum sonucu açıklandı. Tüm dünya yarım ağızla “keşke yapmasaydın” dedi ve ilişkilerine devam etti.

•••

Peki, bizde ne oldu! Şu anda her şey aleyhimize gelişmekte!..

Dolar fırladı. Petrolün varil fiyatı arttı. Mazota zam geldi.

Habur kapısı kapatılırsa Türkiye yıllık 8/9 milyar dolarlık bir ihracattan mahrum olacak!.. Hayat pahalandı!..

Türkiye doların değer kazanması ve ticaretin azalmasıyla yeniden fakirleşmeye başlayacak!..

•••

Tüm bunlardan daha vahimi Türkiyeli Kürtlerin duygusal anlamdan ülkeden kopması hızlanacak!..

Birlikte barış içinde yaşama heyecanı yok olacak!..

•••

Oysa kendi sınırları içinde her hakka sahip olan insanlarla kavga edeceğimize onlarla kucaklaşsak, tehdit edecek yerde onların her türlü sıkıntısında dost ve soydaşa yakışır elimizi uzatsak ne olur? Böyle politikadan Türkiye ve halkımız yarar görür!..

Belli bir zaman sonra ‘Kuzey Kürt Bölgesinin’ dışa açılımının yalnızca Türkiye üzerinden olacağı belli.

Bu gerçek, birlikte güçlenmeyi, barış içinde birlikte büyümeyi de getirecektir.

•••

Bilinmeli ki, refah içinde yaşayan, demokrasi, insan hakları, eşitlik ve özgürlük temelli yaşam standardı yükselmiş ülkelerde terör sorun olmaktan çıkar. Barış kalıcı olur!..

Son söz; öfkeyle kalkan zararla oturur!..