Her nasılsa ‘büyük resmi’ görme konusunda bunca yetenekli olan sosyal medya çoğunluğunun bir ‘küçük’ kusuru var. Çoğunluk, paylaştığı haber tweeti veya postunun içindeki haber linkine tıklamıyor. Bunu kullanıcı hareketlerinden tespit eden Twitter, yeni bir özelliğin testlerden başarıyla geçtiğini müjdeledi. Bu da haber içeren bir tweeti, içerisindeki haber linkini tıklamadan paylaşanlara “Başlıklar haberin tamamını anlatmaz” şeklinde bir uyarı mesajı göstermek. Twitter’ın yaptığı testlerde bu uyarıyla karşılaşanların yüzde 40’ı ilgili haberi açmış, paylaşmadan önce haber okuyanların oranı yüzde 33 artmış, oranı açıklanmayan bir kısım kullanıcı da haberi okuduktan sonra paylaşmaktan vazgeçmiş. Haberi paylaşmak için haberi okumamız gerektiğini fark etmek umut verici bir gelişme! Ama gelin biz daha ‘büyük resme’ bakalım: Acaba akıllı telefonlar elimizdeyken günlük hayatta neleri hiç düşünmeden, gözlemlemeden yapıyoruz ve bu bizi nasıl mutsuz ediyor?

KAFAMIZI KALDIRMAK

Bu köşede genellikle sosyal medyadaki davranışlarımız üzerine yazıyorum. Peki, kafamız o telefona eğikken kaçırdığımız detaylar ne olacak? Önemli bir iş toplantısına gittiğimizi farz edin. Hayatta ilk defa gittiğimiz bir yer. Bizi bekleme salonunda bekletiyorlar. O anda ne yaparız? Muhtemelen telefonumuza gömülür ve kaydırır da kaydırırız. Durup düşünelim, eğer telefonu kaydırmak yerine etrafı gözlemlemeye, resepsiyondaki görevlinin konuşmalarına, işin yapıldığı ortam görünüyorsa oradaki hareketlere odaklansaydık neler olurdu? Muhtemelen biraz sonraki toplantımızda işimize yarayacak birçok detay yakalardık. İlla ki kulak misafiri olmayı kastetmiyorum, bazen duvardaki bir resim, masadaki bir biblo bile inanılmaz fikir verici olabilir. Tüm bunlar da o günkü görüşmedeki başarımıza katkı verebilir.

NUNÇİ

Özellikle Güney Kore kültürüne özgü ve tarihi binlerce yıla dayanan bir yaşam sanatı var. Adı Nunçi. Euny Hong’un Nunçi-Korelilerin 5000 Yıllık Başarı ve Mutluluk Sırrı (Kuraldışı Yayıncılık, 2020) kitabında “Göz Tartımı ya da ahenk, güven ve bağ oluşturmada başkalarının düşünce ve duygularını incelikle tartma sanatı” şeklinde tanımlanıyor. Altıncı his, sağduyu, insan sarraflığı, beden dili okuma kavramlarıyla akraba bir kavram ama tamamını ve daha fazlasını içeriyor. Yukarıdaki kitapta atıf yapılan Koreli Avrupa Tarihi Profesörü Minsoo Kang, Nunçi sanatını Kore’nin tarihinde 800 kez işgal edilmesine bağlıyor. Çünkü Kore, Çin ve Japonya ortasında kalan ve bu saldırılara karşılık veremeyecek kadar ufak bir ülkeydi. Nunçi yeteneklerini geliştirmekten başka şansları yoktu. Tahmin edebileceğiniz üzere bu işgaller sonrası hayatta kalmak ve aynı zamanda bir kültürü ayakta tutmak yoğun gözlem ve uyum yeteneği istiyor. Korelilerle iş yapan varsa, onların toplantılarda doğrudan konuya girmediğini alakasız şeylerle konuyu dolandırdığını gözlemlemiştir. İşte bu da biraz Nunçi ile ilgili. Çocukluklarından itibaren bu kültürle yoğruldukları için o sırada sizin çok basit hareketlerinizden, jest, mimik ve seçtiğiniz sözcüklerden kendilerine göre çıkarımlar yapıyorlar. Kitabı okurken aklıma Vehbi Koç’a atfedilen “yemekli bir iş görüşmesi yapmış da yemeğin tadına bakmadan tuz döken adayı işe almamış” anekdotu geldi. Bu gibi davranışlara “Nunçi’si hızlı” diyorlar.

Korelilerin şu ara önemli dertlerinden biri akıllı telefonların Nunçi’nin en büyük düşmanı olması. Her ne kadar Samsung gibi bu pazarın önemli oyuncularından birine de sahip olsalar endişe yersiz değil. Euny Hong bunu “Gözünüzü akıllı telefonunuza dikmek sizi koskoca bir aracın gelişini fark etmekten alıkoyuyorsa, sevdiklerinizin, iş arkadaşlarınızın, patronunuzun ne düşündüğü ve hissettiği gibi ‘ikincil’ işaretlerin ayırdına varmanızı da engelleyecektir” şeklinde açıklıyor. Haksız olduğunu söyleyemem. Nunçi’nin “özellikle yeni girilen ortamlarda ilkin sessizce mekanı ve insanları dinleme, derin gözlemleme” şeklindeki öğretisine akıllı telefonlar elimizdeyken uymak zor. Nunçi’nin tarihi binlerce yıla dayandığından akıllı telefonlardan eski.

Telefonlar yokken de Nunçi’nin önünde çok engel vardı ama böyle umutsuzluk verecek kadar büyük değildi. Evet, Twitter’da bir haberi okumadan başlığına bakarak paylaşmak da bir sorun ama ekrandaki haberi okur veya okumaksızın paylaşırken etrafımızda olup bitenleri okuyamamak daha büyük sorun. Nunçi’li veya Nunçi’siz üzerine düşünmeye değer.