DİSK’in, 21 yıllık iktidarı boyunca AKP’nin emek politikalarını değerlendirdiği raporuna göre emekçiler kaybetti, sermaye kazandı. İşçilerin kazanılmış haklarının AKP tarafından yok edildiğine dikkat çekilen raporda, emeklilerden kadınlara kadar halkın emeğinin değersizleştirildiğine değinildi. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Memlekete zararlı bu düzen değiştirilebilir” dedi.

AKP 21 yılda emeğe kaybettirip sermayeye kazandırdı

Dilan ESEN

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), "AKP Döneminde ve Başkanlık Rejiminde İşçiler Neler Kaybetti?” başlıklı raporunu açıkladı. İşçi sınıfının AKP iktidarında geçen 21 yılında yaşadığı hak kayıplarının anlatıldığı rapor bugün DİSK Genel Merkezi’nde, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve yönetim kurulu üyeleri tarafından bir basın toplantısı ile duyuruldu. DİSK-AR'ın hazırladığı raporda bu dönemde emekçilerin kaybettiğine sermayenin ise kazandığına dikkat çekildi. 

Çerkezoğlu, şunları dile getirdi:

“2017 referandumu öncesinde kapsamlı bir araştırmayı paylaşmıştık. Şimdi de tarihsel bir dönemde AKP’nin işçi politikalarını paylaşacağız. Biz emekçiler bu ülkenin tüm değer ve güzelliklerini üretenler olarak aşımıza, işimize ve geleceğimize dair önemli bir sürecin içerisindeyiz. Memleketi bir şirket gibi yöneten zihniyetin egemenliğinde geçen bu dönemin özeti, emeğin değersizleştirilmesi ve güvencesizleştirilmesidir. Bu düzenin çarkları işçiden alıp sermayeye, dar gelirliden alıp zengine vermek üzerine kuruludur.”

"BAŞKANLIK DÜZENİ İŞÇİYE, HALKA, MEMLEKETE ZARARLIDIR"

"21 yıldır uygulanan politikalar ve başkanlık rejimi işçilere zararlıdır” diyen Çerkezoğlu, şöyle devam etti: "Her şeyden önemlisi AKP’li yıllar boyunca işçilerin haklarını, hukuklarını koruyabileceği, savunabileceği tüm mekanizmaların adım adım ortadan kaldırılmış olmasıdır. Sermayenin lehine, işçilerin aleyhine gelişmelerin tamamı demokrasinin tahrip edilmesiyle sağlanmıştır. Bu sandık bizim için esas olarak işçilere zararlı olan, adaleti ve demokrasiyi ağır biçimde tahrip eden, ülkeyi bir şirket gibi yöneterek milyonları enkaz altında bırakan otoriter başkanlık sistemini değiştirmek için bölünmeden, parçalanmadan birlik olabileceğimiz bir sandıktır. Başkanlık düzeni işçiye, halka, memlekete zararlıdır. Bu tablo değiştirilebilir.”

DİSK-AR tarafından açıklanan rapor özetle şöyle: 

>> EMEK KAYBETTİ, SERMAYE KAZANDI:
AKP döneminde ve başkanlık rejiminde bölüşüm ilişkileri kötüleşti. Başkanlık dönemi öncesinde milli gelir içinde emeğin payı yüzde 35,3 iken 2022’de yüzde 25,2’ye geriledi. Buna karşılık milli gelir içinde sermayenin payı başkanlık rejimi öncesi yüzde 48 iken 2022’de yüzde 56,7’ye yükseldi.

>> ASGARİ ÜCRET ORTALAMA ÜCRET HALİNE GELDİ:
AKP’li yıllarda asgari ücret hızla ortalama ücret haline geldi. AKP döneminde diğer emek gelirlerinin asgari ücret kadar artırılmaması sonucu ortalama ücretler ve asgari ücret arasındaki makas kapanmaya başladı. 2005 yılında asgari ücret ortalama ücretin yüzde 46’sı iken 2020’de yüzde 60’ına çıktı. Kadınlar daha fazla asgari ücretle çalışır hale geldi. 2006’da kadınların aylık ortalama ücret ve maaş geliri asgari ücretin 2 katıydı. 2020’de kadınların ortalama ücret ve maaşları asgari ücretin 1,5 katına geriledi.

>> VERİMLİLİK ARTTI, ÜCRETLER ERİDİ:
AKP döneminde işçiler daha fazla çalışıp üretirken ücretleri geriledi. 2009’dan bu yana verimlilik 60 puan artarken reel birim ücret 8 puan azaldı. AKP hükümetleri döneminde işçiler daha çok çalışıp daha çok üretirken daha az ücret aldı.

>>ENFLASYON TIRMANDI:
AKP’nin ilk dönemlerinde enflasyonda bir düşüş yaşanırken özellikle başkanlık rejimi sonrasında enflasyon hızla tırmandı. AKP’nin iktidara geldiği Aralık 2002’de yüzde 29,7 olan enflasyon Nisan 2023’te yüzde 43,6 oldu.

>> İŞÇİDEN DAHA ÇOK VERGİ ALINDI:
2000 yılında 2 bin 500 TL olan ilk vergi dilimi yeniden değerleme oranına göre artırılsaydı 2023’te ilk vergi dilimi 182 bin 109 TL olarak uygulanmalıydı. Oysa 2023 yılında ilk vergi dilimi 70 bin TL olarak uygulandı.

>>DOLAYLI VERGİLERİN PAYI ARTTI:
İşçilerin üzerindeki bir başka vergi yükü tüketimden alınan dolaylı vergilerdir. Dolaylı vergiler 1990’da yüzde 48 ve 2000’de yüzde 59 iken 2022’de yüzde 64’e ulaştı. 1990’da yüzde 52 ve 2000’de yüzde 41 olan kazanç üzerinden alınan dolaysız vergiler ise yüzde 33’e geriledi. AKP döneminde çalışanlar bir yandan yüksek gelir vergileri öte yandan tüketim vergileri ile vergi yükü altında ezildi.

>>AKP SENDİKAL HAKLARI ZAYIFLATTI:
21 yıllık AKP iktidarı sonunda gelinen tablo yüzde 14 civarında resmi sendikalaşma oranı, yüzde 12,4 fiili sendikalaşma oranı ve yüzde 8,1 civarında toplu sözleşme kapsamıdır. Özel sektörde toplu sözleşme kapsamı ise yüzde 4,7’dir. Özel sektörde işçilerin yüzde 95,3’ü sendikal korumadan yoksundur.

>> KADINLAR DAHA FAZLA SENDİKASIZ:
Sendikalaşmada toplumsal cinsiyet eşitsizliği sürüyor. Ocak 2022 itibarıyla kadınlar toplam işçilerin yüzde 32,9’u iken kadın sendika üyeleri toplam sendika üyelerinin yüzde 21,8’ini oluşturmak
tadır. Toplam işçilerin yüzde 67,1’inin erkek olmasına karşılık toplam sendika üyelerinin yüzde 78,2’sini erkekler oluşturmaktadır.

>>AKP DÖNEMİNDE GREV HAKKI FİİLEN YOK EDİLDİ:
AKP döneminde grev hakkı yok edildi. Greve katılan işçi sayısı 1963’ten bu yana en düşük düzeye indi. AKP hükümetleri grev ertelemelerinin (yasaklama) kapsamını genişletti. AKP döneminde 20 grev erteleme kararnamesi yayımlandı ve 195 bini aşkın işçinin grevi yasaklandı. Buna karşılık 21 yıllık AKP döneminde yalnızca 90 bin işçi greve çıkabildi.

>>EMEKLİLER KAYBETTİ:
AKP emeklilik yaşını ve prim gün sayısını artırdı. Emekliler arasında eşitsizlikler yarattı. Emekli aylığı güncelleme katsayısı, aylık bağlama oranları, aylıkların alt sınırı düşürüldü. Aylık artışları resmi enflasyon oranıyla sınırlandırıldı.
SSK’lerin alt sınır aylığı 1999 öncesine yüzde 70 iken 5510 sayılı Yasa ile emekli aylıklarının sınırları yüzde 35-40 oranına geriledi.

>>ÇALIŞAN EMEKLİLERİN SAYISI ARTTI, EMEKLİ AYLIKLARI ASGARİ ÜCRETİN ALTINA DÜŞTÜ:
2008’de sosyal güvenlik alanında yapılan düzenlemeler sonucu emekli aylıkları düştü ve bu durum emeklilerin iş aramasına ve/veya çalışan yoksul emekli olmasına sebep oldu. 2002’de asgari ücret 184 TL iken en düşük işçi emekli aylığı 257 TL idi. 2002’de en dü- şük emekli aylığı asgari ücretin yüzde 40 üzerindeyken, 2023 Nisan’da asgari ücretin yüzde 88’ine (asgari ücretin altına) geriledi.
4 milyon 81 bin emekli ya bir işte çalışmakta ya da iş aramaktadır. 2002’de yüzde 37 olan çalışan veya iş aramayan emekli oranı 2021’de yüzde 45’e yükseldi.

>> İŞSİZLİK ARTTI:
AKP işsizliği önlemede başarısızdır. AKP öncesi dönemde ortalama yüzde 8 civarında seyreden dar tanımlı işsizlik oranı AKP’li yıllarda ortalama yüzde 11’e yükseldi. Öte yandan geniş tanımlı işsizlik de arttı.
2002 3. çeyrekte dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 9,6 ve geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 15,3’tü. 2022’de ise dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 10,2’ye ve geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 20,8’e yükseldi.

>>KADINLARDA İŞSİZLİK ÇOK DAHA YÜKSEK:
AKP döneminde kadın işsizliği çok daha vahim bir boyuta ulaştı. Özellikle başkanlık rejimi sonrası geniş tanımlı kadın işsizliği hızlı bir biçimde artış gösterdi. 2018’de dar tanımlı kadın işsizliği yüzde 13,7 ve geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 22,5’ti. 2022’de ise dar tanımlı kadın işsizliği 13,4 ve geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 28,4 oldu. Başkanlık rejimi ile dar ve geniş tanımlı kadın işsizliği arasındaki puan farkı 8,8’den 15’e yükselerek yaklaşık iki katına çıktı.

>> İŞSİZLİK SİGORTASI FONU İŞVEREN FONUNA DÖNÜŞTÜ:
AKP döneminde İşsizlik Sigortası Fonu (İSF) adeta bir işveren destek fonuna dönüştü. 2002’de toplam 56,9 milyon TL olan İSF giderlerinin 46,8 milyon TL’si işçilere yapılan ödemelere ayrılmıştı. İSF kaynaklarının yüzde 82,2’si işsizle- re ödenmişti. 2022’de ise 55,6 milyar TL giderin 12,3 milyar TL’si işsizlere ayrıldı. İşçilere yapılan ödemeler ise işsizlik sigortası fonu giderlerinin yalnızca yüzde 22,1’ini oluşturmuş, yüzde 76,1’i ise işverenlere aktarılmıştır. Bu durum İSF’nin kuruluş amacı ve sosyal devlet ilkesiyle çelişmektedir.

>>İŞ CİNAYETLERİ DURMADI:
2003 ve 2021 yılları arasında resmi verilere göre bildirimi yapılan iş kazası so- nucu ölen işçi sayısı toplam 23 bin 958 ve yıllık ortalama bin 261’dir. Dava ve müfettiş incelemesi sonucu kesinleşen iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölüm sayısı ve sıklığı ise çok daha fazladır. 2006-2021 arası dönemde bildirimi yapılan iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölüm sayısı 22 bin 305 iken iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölüm geliri bağlanan vaka sayısı 42 bin 927’dir.

>>AKP, CUMHURİYET’İN KAMUSAL BİRİKİMİNİN YÜZDE 90’INI ÖZELLEŞTİRDİ:
AKP hükümetleri kamu kesiminin tasfiyesi ve özelleştirmede büyük paya sahiptir. Toplam özelleştirmelerin yüzde 1’i Anavatan Partisi (ANAP) döneminde (1983-1992), yüzde 10’u Koalisyon Hükümetleri (1992-2002) döneminde yapılmışken özelleştirmelerin yaklaşık yüzde 90’ı AKP hükümetleri döneminde yapılmıştır. Cumhuriyet döneminin kamusal birikimlerinin yaklaşık yüzde 90’ı, 63,8 milyar dolar karşılığında AKP hükümetleri tarafından özelleştirilmiştir.

>> KIDEM TAZMİNATI ERİDİ:
1978’de asgari ücretin 7,5 katı olan kıdem tazminatı tavanı, 1982’de asgari ücret ile bağının koparılmasının ardından hızla düşmeye başladı. 2002’de asgari ücretin 4,8 katı olan kıdem tazminatı tavan tutarı 2023 itibarıyla asgari ücretin 2 katına geriledi. AKP kıdem tazminatını da eritti.

>>OHAL İLE ÇALIŞMA HAKKI YOK EDİLDİ:
OHAL’in en ağır bilançosu ihraçlar oldu. Gazeteciler, milletvekilleri ve belediye başkanları tutuklandı. İki yıllık OHAL döneminde Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük kamu görevlisi tasfiyesi yaşandı ve 135 bin kamu görevlisi ihraç edildi. Kamuda yaşanan ihraç ve tasfiyeler 12 Eylül dönemiyle kıyaslanamayacak kadar kapsamlı oldu.
OHAL ile ihraç edilenlerin yargı yoluna başvurma ve adil yargılanma hakkı da ortadan kaldırıldı ve KHK’lerle ilgili itirazlar için idari bir kurul olan Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu kuruldu. AYM ve yargı kararlarına rağmen ihraç edilen Barış Akademisyenleri görevlerine iade edilmedi.

>> AKP COVID-19 İLE MÜCADELEDE YETERSİZ KALDI:
AKP hükümeti, ücretlilerin üzerinde sosyal ve ekonomik açıdan oldukça yıkıcı sonuçlar doğuran Covid-19 salgını ile mücadelede yetersiz kaldı. Yurttaşları Covid-19’un etkilerinden koruyacak etkin önlemler almadı ve güçlü sosyal politika önlemleri uygulamadı. Zengin ülkeler Covid-19’un etkisini azaltmak için yurttaşlarına milli gelirlerinin yüzde 17,3’ü kadar kaynak ayırırken Türkiye sadece milli gelirinin yüzde 2,7’si kadar ek harcama ve gelir desteği sağladı.