Batık yatırım, düşünürken yapılan hatalı akıl yürütme tarzı için tanımlanmış bir kavram. Zarara yol açtığı çoktan belli olan bir duruma, kişiye, eyleme çok fazla emek harcanmış, para yatırılmış, ömür verilmiş olduğu için devam etmekten geri duramama.
Birkaç örnek anlaşılmasını kolaylaştırabilir. Çok para kaybeden bir kumarbazın bir türlü masadan kalkamaması gibi. Masadan kalkarsa o ana kadar kaybettiğini geri kazanma umudu kalmayacaktır. Tam da bu yüzden giderek daha büyük miktarlarda oynamaya başlar kumarbaz. Son bir büyük el belki de bütün zararı kapatacak diye hissetmeye başlar.

Biraz can yakıcı bir örnek daha... Kocasından şiddet gören kadın, bir türlü ayrılamaz. Adam her defasında onu çok sevdiği için kendini kaybettiğini, onsuz olamayacağını söyler ve ayrılmasın diye yalvarır kadına. Kadın, ömrünü vermiştir adama. Ayrılsa örneğin bilmem kaç yıl boyunca şiddete maruz kalmış olacaktır. Ama ayrılmazsa ve adam bir gün kuzu gibi olursa gördüğü şiddetin, gösterdiği fedakârlığın haklı bir amacı olmuş olacaktır.

Kötü giden ilişkiler için de böyledir. Birbirleriyle anlaşamayan ve anlaşmaları da pek mümkün olmayan çiftler, bir türlü ayrılmayı başaramazlar. Beraber geçirdikleri onca zamanın hatırına. Ayrılsalar, örneğin mutsuz geçirdikleri bilmem kaç yılı boşa geçirmiş, hayatlarını heder etmişler gibi hissedeceklerdir. Oysa bir gün mutlu olmayı becerebilirlerse, onca yıl çektikleri kahrın bir anlamı, bir karşılığı olacaktır. Çekilen mutsuzluk boşa gitmemiş olacaktır.

Savaş da iyi bir örnektir. Bir askeri harekât sırasında kayıpların artması geri çekilmeyi zorlaştıran etkenlerin başında gelir. Geri çekilinse onca askerin akılsız bir stratejiyle ölüme gönderilmiş olduğu ortaya çıkacaktır. Ama sonunda zafer kazanılırsa askerler ‘kutsal bir amaç için şehit olmuş’ olacaklardır.

Zihnin bu düşünme hatasına düşmesi eşlik eden duygularla çok bağlantılıdır. Ham hayalcilik olmadan bu düşünce batağının işlemesine olanak yoktur. Gerçekleşmesini istediğimiz durumun doğru/ yararlı, bizim için iyi olduğuna inandığımızda, isteğimizin de gerçekçi olduğunu sanmaya, ham hayalcilik diyoruz.

Esad rejimi yıkılıp, yerine ‘bizim’ sözümüzden çıkmayacak Sünni bir rejim gelmesinin, çıkarımıza uygun olacağına hatta bizi Ortadoğu’nun lideri yapacağına inanınca, Esad rejiminin yıkılmasının doğru ve gerçekçi olduğunu düşünmek ham hayal ve batık yatırıma örnek olabilir.

Ham hayalle beslenen batık yatırım düşünme tarzı, gerçekleri görmeyi, değerlendirmeyi ortadan kaldırır. Bir şekilde üstesinden gelebileceği zararla masadan kalkabilecekken, masada donunu da bırakır kumarbaz; ömrü boyunca şiddete maruz kalır kadın ve hayatlarının tümünü mutsuz geçirir anlaşamayan çift.

Peki Türkiye?


Sanılanın aksine AKP’de değil AKP’ye destek verenlerde batık yatırım durumu var.

ABD ve çok uluslu sermaye; AKP, öyle olmadığını bas bas bağırmasına karşın ondan ılımlı, kapitalizmle bütünleşmiş, demokrat bir dindar demokrasi çıkarabileceğine inandı. Aynı inanç Avrupa Birliği için de geçerliydi. Şu bizim liberal pespayeler bile bu bağlamda görülebilir.

Ama asıl olarak toplumun önemli bir bölümü AKP karşısında batık yatırım düşünce hatasına sıkışmış durumda. 14 yıllık hükümet şiddet, kan, ekonomik yıkım her türden zararı vermesine karşın, geniş bir kesim sonunda AKP’nin, aslında Erdoğan’ın, ülkeyi refaha kavuşturabileceği inancını sürdürmekten başka çare göremiyor. Bu inançtan vazgeçse 14 yıldır kandırılmış olacağını kabul etmiş, bile bile zarar görmüş olacak. Erdoğan da ‘bana daha çok güç ve imkân verin ki bu güne kadarki zararınızı ortadan kaldırıp, bana yaptığınız yatırımı boşa çıkarmamayım’ diyor!

Benzer durum CHP için de geçerli. CHP yönetimi ve Genel Başkanı sağa, ülkücülere, dindarlara yaptığı yatırımdan zarar gördükçe daha çok sağcılaşıyor, “en ülkücü benim” demeye kadar geldiler. CHP’lilerin Genel Başkanlarına bakış açıları da batık yatırım. Genel Başkan olduğundan beri ondan bir 70’li yılların Ecevit’i çıkarmaya yatırım yaptılar. Sonuç ortada.

Batık yatırım hatasına düşmeyen neredeyse bir kişi var, o da RT Erdoğan. Zarar ettiğini gördüğü, zarar görebileceğini fark ettiği hiçbir projeye devam etmemeyi bir şekilde başarıyor. Fethullah zarar mı verebilir, anında vazgeçiyor ortaklıktan; çatlak ses çıkaran önemli bir kurmay mı var, ‘aramızda eski bağ var onu ikna ederim’ diye hayale kapılmıyor, atıveriyor partiden; Davutoğlu projesi işi zora mı sokuyor, anında alıyor kellesini. İsrail, Rusya ilişkileri onlarca örnek sayılabilir. Kürtlere yatırım oy mu getirir hop en bi’ Kürt oluveriyor. Kürtlere vurmak oy mu getirir, en büyük Türk olması an meselesi.

Amacım, RT Erdoğan’ın batık yatırım düşüncesine kapılmamasının onun düşünme ve eylem biçiminin doğru olduğu anlamına geldiğini söylemek değil herhalde. RT Erdoğan’ın düşünme biçimi başka bir tartışma konusu.

Ama batık yatırım düşünce hatasının başarı getirmek bir yana yıkımı artırdığı da kesin. Asıl mesele de Erdoğan’ın nasıl düşünüp, eylediği değil başka bir Türkiye, özgürlük, eşitlik ve barış isteyenlerin batık yatırım düşünme biçiminden kurtulmasının zorunlu olduğu.