Eskiden bir (Kemalist) Resmi İdeoloji, bir de (Kemalist) Resmi Tarih Anlayışı vardı...

Eskiden bir (Kemalist) Resmi İdeoloji, bir de (Kemalist) Resmi Tarih Anlayışı vardı.

Gel zaman git zaman, bilen bilmeyen, anlayan anlamayan vura vura tedavülden kalktı.

Vakti zamanında her söze “Resmi İdeoloji aşağı, Resmi Tarih Anlayışı yukarı” diye başlayan İslamcılarla liberaller…

Şimdilerde (biber sürülmüş gibi) zinhar ağızlarına almıyorlar.

Çünkü…

Artık onların ideolojisi Resmi İdeoloji…

Onların tarih anlayışı da Resmi Tarih Anlayışı oldu.

***

Ben bu yeni Resmi Tarih Anlayışı’nı çok seviyorum.

Bi kere çok kullanışlı… (En karmaşık mevzuları bile hemencik izah edebiliyor.)

Sonra çok kolay… (Dimağı yormuyor.)

En güzeli, çok kısa. (Bırakın twitter’ı, kısa SMS’e bile sığıyor.)

Toplam kırk bir karakter (kırk bir kere maşallah)…

Altı kelime…

Üç kavramdan ibaret:

Derin devlet…

Askeri vesayet…

İttihatçı zihniyet.

Bu kadar basit!..

***

İnanmazsanız önünüze çıkan ilk İslamcı ya da liberale…

İster günümüzden, ister Türkiye, isterseniz de Patagonya tarihinden bir olayı sorun.

Bu üç kavramdan birini (muhtemelen üçünü de) kullanmadan izah edebilirse bütün söylediklerimi yutayım, liberal olayım.

Misal mi?..

Televizyonda Kürt sorununun tartışıldığı bir açık oturum…

Roni namlı (sol) liberal İttihatçılardan girdi, derin devletten çıktı, askeri vesayet filan devam ediyor…

Tartışmacılardan Mehmet Faraç, bir ara, …

“İyi, güzel de... AKP iktidarında iki bine yakın legal siyasetçi (KCK davasından) tutuklandı… Buna ne diyeceksin?” diyecek oldu…

Hazret ne dese beğenirsiniz?..

“İşte İttihatçı zihniyet!”

***

Misal iki…

Ergenekon (s)avcılarından AKP milletvekili Şamil Tayyar’ın geçen gün gazeteci Ahmet Hakan’a gönderdiği mektuptan…

“Deniz Feneri Davası, Alman derin devletinin CHP üzerinden organize ettiği AK Parti iktidarına yönelik siyasi operasyondur. … Şu anki haliyle Deniz Feneri davası, Alman derin devletinin de CHP’nin de arzu ettiği bir sonuç değildir. Çünkü Ak Parti’yi çuvala sokamadılar.”

Demek ki neymiş?..

Bi kere Almanya’da da derin devlet varmış. (Şu İttihatçılar Almancı olduğuna göre onlar kurmuştur, kesin.)

Deniz Feneri davası da, bir derin devlet operasyonuymuş, meğerse.

 ***

Bütün bunlara nerden mi merak sardm?..

Hani AKP Hükümeti, Meclis kapanmadan önce istediği gibi Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarma yetkisi aldı da…

Memleketi baştan aşağı dizayn ediyor…

Bu arada “Tam Gün” de KHK oluverdi ya…

Bu KHK madrabazlığı nedir, nerden çıkmıştır, ilk baş kim akıl etmiştir diye araştırayım dedim.

Bir de ne göreyim?.. (Az sonra.)

Hükümetlere KHK çıkarma yetkisi ilk olarak 1876 tarihli Kanun-i Esasi’de verilmiş. (O zamanki adı Kanun-i Muvakkat.)

1921 ve 1924 tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanunları’yla 1961 Anayasası’nda yokmuş böyle bir yetki.

1961 Anayasası’ndaki bu “eksiklik” 1971’de, 12 Mart döneminde giderilmiş, sonra.

Peki, 1921, 1924 ve 1961 Anayasa’larında neden mi yer verilmemiş?..

Çünkü efendim…

İttihatçılar, bu Kanun-i Muvakkat, KHK işini yani çok sevmişler.

Öyle Meclis’ti, muhalefetti, şuydu buydu uğraşmak yerine her ihtiyaç duyduklarında çıkartmışlar bir KHK, bakmışlar işlerine.

***

Kısacası…

Meclis’i bypass edip memleketi KHK’lerle yönetme alışkanlığı meğerse İttihatçı zihniyetin bir ürünüymüş.

Sizi bilmem de…

Öğrenince benim içimde korkunç bir istifham peyda oldu.

Söylemeye bile dilim varmıyor ama…

Bu AKP de İttihatçı olmasın, sakın?..