AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Altılı Masa'nın anayasa değişikliği çalışması hakkında, "Türkiye yine eskisi gibi sistem içi tartışmalarla, sistem içi çatışmalarla, vesayetin bu sistem içi çatlaklardan kendisini var edeceği o krizlerle baş başa kalacak" iddiasında bulundu.

AKP'den Altılı Masa'nın anayasa değişikliği çalışması hakkında açıklama

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, parti genel merkezinde Genel Merkez Kadın Kolları Başkanlığı'nca düzenlenen "İlçe Kadın Kolları Başkanları Buluşması"na katıldı.

Burada yaptığı açıklamada, Altılı Masa'nın anayasa değişikliği önerisine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Çelik, "Vatandaşlarımızın şunu bilmesi gerekiyor; hiç kimse cumhurbaşkanının halk tarafından seçilme iradesini, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilme hakkını geri alamaz. Bunu geri alamayacağını bilenler, bunun geri alınmaması halinde 'bunun psikolojik bir etkisi olur' diyerek 'cumhurbaşkanını da halk seçsin, başbakanı da halk seçsin' şeklinde bir sistem üretmeye çalışıyor" ifadelerini kullandı.

Çelik, şöyle devam etti: "Kendi siyasi tecrübelerimiz açısından bakıldığında herhangi bir şekilde halk oyu ile seçilmiş bir cumhurbaşkanının yürütmeyle ilgili hiçbir meseleye karışmaması, halk oyu ile seçilmiş bir başbakan ile birlikte Türkiye'yi tek bir irade ile yönetebilmesi gibi bir şey söz konusu olmayacak."

"TÜRKİYE ESKİSİ GİBİ KRİZLERLE BAŞ BAŞA KALACAK"

"Türkiye yine eskisi gibi sistem içi tartışmalarla, sistem içi çatışmalarla, vesayetin bu sistem içi çatlaklardan kendisini var edeceği o krizlerle baş başa kalacak" iddiasında bulunan Çelik, "Onun için sorumluluğumuz büyüktür. Türkiye'nin kazanımlarını geri götürmeye çalışan, Türkiye'nin kazanımları konusunda bu büyük siyasi kazanımlar berhava etmeye çalışanlara karşı 2023'e giderken daha büyük bir demokrasi mücadelesi vermek zorundayız" diye konuştu.

Çelik, şunları ifade etti: "Bugün Altılı Masa üzerinden 'Türkiye'ye demokrasi getireceğiz, özgürlük getireceğiz' diyenlerin yaptığı şeyin bir siyaset değil, bir anti siyaset olduğuu; demokrasi getirmek yerine, demokrasiden bahsetmek yerine Türkiye'nin geçmişte yaşadığı o vesayetin dirileceği bir ortamı oluşturmaktan başka bir işe yaramayacağını açıkça ifade etmek gerekir."