Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dünya sendikalarının ve Türkiye'de mücadeleci sendikaların yoğun eleştirilerine rağmen, "Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu"nu onayladı...

Cumhurbaşkanı Gül bir süre bekledikten sonra 6356 sayılı yeni Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası’nı (STİSK) onayladı. Gül yasayı onaylamadan önce Bakan Çelik ile DİSK, Hak-İş, TUSKON ve MÜSİAD heyetleri ile görüştü. Uluslararası sendikal örgütler ITUC ve ETUC yasanın  veto edilmesini istemişti. DİSK de veto talebinde bulundu. Türk-İş ise yasanın sadece iki fıkrasının veto edilmesi talebiyle yetinmişti. Hak-İş’in ise yasaya pek itirazı yoktu. Zira yasada adrese teslim pek çok hüküm vardı. Gül bu veto taleplerinin hiç birini dikkate almadı ve yasayı onayladı.

 

Yeni sendikal işçilere AKP’nin 10. Yıl armağanı olarak ele alınabilir. Yeni yasada zarf yeni ancak mazruf eski. Bu yüzden 6356 sayılı yasayı yeni rejimin “eski” yasası olarak da değerlendirmek mümkün. Şimdi bu 10. Yıl armağanının ana hatlarına telgraf usulü bakalım:

 

·        STİSK işçi tarafının itirazlarına rağmen yasalaşmıştır. Bir mutabakat ürünü değildir. DİSK yasaya esastan karşıdır. Türk-İş içinde yer alan Sendikal Güç Birliği Platformu da yasaya karşıdır.

 

·        ILO yasayı daha taslak aşamasında eleştirmişti. Uluslararası sendikal örgütler de yasaya karşıydı. AB’nin 2012 ilerleme raporu da yasa taslağını yetersiz buluyordu.

 

·        Türk-İş’in minnacık, iki küçük eleştirisi vardı, Hak-İş memnundu. İşveren örgütleri ziyadesiyle memnundu.

 

·        Yeni yasa eski 2821 ve 2822 sayılı yasaların yasak ve kısıtlamalarının önemli bir bölümü korumakta ve bazı alanlarda daha fazla kısıtlama getirmektedir.

 

·        12 Eylül 1980 ürünü olan eski yasalarda TİSK ve TÜSİAD gibi işveren örgütleri etkili olurken, yeni yasada TUSKON, TOBB ve MÜDİAD gibi yeni rejimin gözde işveren örgütleri etkili oldu. Sendikal alanda da vesayet el değiştiriyor.

 

·        STİSK ile 12 Eylül döneminde bile kaldırılamayan sendikal güvenceye büyük bir darbe vuruldu. 30’dan az işçi çalıştıran işyerlerinde çalışan işçilerin yargı ve sendikal tazminat güvencesi kaldırıldı. Bu işçilerin yarıdan fazlası demek. Bu işçiler sendikal nedenle işten atıldıklarında artık sendikal tazminat davası açamayacaklar

 

·        Grev yasakları devam edecek. Bankacılık, şehir içi ulaşım ve petrokimya işyerleri ile MSB ve orduda çalışan işçilere (bunlar sivil işçiler!) grev yasak.

 

·        Menfaat grevi (toplu sözleme aşamasındaki grev) dışında tüm grev ve direnişler yasa dışı olacak. Dayanışma grevi, sempati grevi, iş yavaşlatma ve genel grev yasa dışı işlem görecek.

 

·        Hükümetin milli güvenlik ve genel sağlık gerekçesiyle (bunu bahanesi diye okuyabilirsiniz)  grev erteleme yetkisi devam edecek. Eski yasada var olan Danıştay’a itiraz yolu yasadan çıkartıldı. Grev erteleme grev yasaklama haline dönüşecek.

 

·        Grev oylaması zorlaştırıldı. Artık sendikaların grev yapması daha zor olacak.

 

·        Yüzde 10 işkolu barajı yüzde üçe indi ama bu baraj da çok yüksek. Yeni sendika kurulamayacak, eskilerin bir bölümü barajın altında kalabilir.

 

·        İşkolu barajı ayrımcı bir şekilde uygulanacak. Türk-İş, Gak-İş ve DİSK üyeleri için yüzde 1, geri kalanlar için yüzde 3!

 

·        Noter şartı kalkıyor ancak e-devlet kapısı şartı geliyor. Sendikalara üyelik devlet kanalıyla olacak.

 

·        İşyeri barajı yüzde 50+1, işletme barajı yüzde 40. Bu barajları aşarak örgütlenmek çok zor. Eski yasadan çok farkı yok.

 

·        Toplu sözleşme yetki sistemi eski tas eski hamam. İşverenlerin itirazı durumunda yetki işlemleri duracak. Sendikal örgütlenme engellenmeye devam edecek.

 

·        İşkolu sendikaları dışında kurulamayacak. Emeklilerin, işsizlerin, öğrencilerin ve çiftçilerin sendikalaşması olanak yok.

 

·        Sendikalaşmada işkolu zorunluluğu getiren yasa, toplu sözleşmede işyeri ve işletme zorunluluğu getiriyor. Bu ne yaman çelişki!

 

Hiç mi iyi bir şey yok yasada? Olmaz olur mu?

 

Hak-İş üyesi Medya-İş ve Öz Büro-İş için adrese teslim kolaylıklar var. Sendika aidatlarının miktarı sendika tüzüklerine bırakılıyor. Sendikaların iç işleyişi kolaylaştırılıyor. Ne ala!

 

12 Eylül 1980 referandumu ile sendikal haklar genişleyecek diye beklenti içinde olanlar için üzgünüm. Sendikal yasaklara devam.

 

AKP’nin işçilere 10. Yıl armağanı hayırlı olsun!