AKP, eğitimde sekizinci bakanı deneyecek: Hayal satıyordu hayal kırıklığı oldu
Milli Eğitim Bakanlığı’na “Bakan değil gören olacak” iddiasıyla başlayan Ziya Selçuk, sorun yumağını geride bırakarak, “affını” istedi. Hiçbir öğrencinin başladığı sistemle okulunu bitiremediği AKP döneminde MEB’de yedi bakan değişti, sistem 15 kez elden geçirildi.
Mustafa BİLDİRCİN
Milli Eğitim Bakanlığı görevinden, “Affını isteyen” Ziya Selçuk’un talebi, kabul edildi. Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Atama Kararları ile Milli Eğitim Bakanlığı’na Mahmut Özer getirildi. Ziya Selçuk döneminde Bakan Yardımcısı olan Özer, dün saat 14.30’da bakanlıkta düzenlenen devir teslim töreniyle göreve resmen başladı. Hareket alanının giderek daralması, cemaatlerin bakanlıktaki etkinliğinin artması ve “AKP’nin sahip çıkmaması” Ziya Selçuk’u adım adım istifaya götürdü. İstifa kararı sürpriz olmayan Selçuk’un gidişinin ardından AKP iktidarının sekizinci Milli Eğitim Bakanı göreve geldi.
AKP iktidarının yedinci Milli Eğitim Bakanı olan Ziya Selçuk, 10 Temmuz 2018 tarihinde, “Eğitimdeki sorunları çözeceği” iddiasıyla göreve geldi. Ancak üç yllık icraat dönemi büyük hayal kırıklığı yarattı.
DAHA DA TİCARİLEŞTİ
Özel okul sahibi olan Ziya Selçuk’un bakanlığı döneminde, eğitime ilişkin alınan hemen her kararda özel okulların çıkarları öncelendi. 2018-2019 eğitim öğretim yılında özel okullarda okuyan öğrenci sayısı okul öncesinde 134 bin 400, ilkokulda 94 bin 738, ortaokulda 173 bin 752, lisede ise 424 bin 927 arttı. Selçuk döneminde, örgün eğitim içerisindeki özel okul sayısının toplam okul sayısına oranı yüzde 19,20 oldu. Selçuk, özel okulların nitelik ve niceliğinin artırılmasının, “Kalite odaklı eğitime” katkı sağlayacağını savunurken Covid-19 salgını, eğitimde ticarileşmenin acı sonucunu gün yüzüne çıkardı. Özel okullarda düşük ücretler ve zor koşullarda çalışmak zorunda olan öğretmenler salgın sürecin maaş alamazken veliler, okullar kapalı kalmasına karşın eğitim-öğretim ücretlerini ödemek zorunda bırakıldı.
DİNSELLEŞME HIZLANDI
İktidarın büyük önem verdiği dini eğitim, Ziya Selçuk döneminde de hız kesmeden devam etti. MEB bütçesinin büyük bölümü dini eğitime ayrılırken imam hatiplerin sayısı katlandı. Öğrencilerin büyük oranda akademik eğitim veren liseleri tercih etmesine karşın MEB, Liselere Geçiş Sistemi kapsamında düzenlenen merkezi sınav kontenjanında imam hatiplere büyük pay ayırdı. MEB Dini Eğitim Genel Müdürlüğü, Ziya Selçuk döneminde adeta bağımsızlığını ilan etti. Çok sayıda imam hatip lisesi, “Proje okul” ilan edilerek müfredatları Anadolu ve fen liseleri ile eşitlendi. Bakan Selçuk, öğrencilerin MEB eliyle imam hatip liselerine yönlendirilmesine göz yumdu.
AÇIK KATLANDI
Öğretmen açığı, 2021 itibarıyla 140 bine dayandı. MEB, buna karşın atamaları sınırlı tuttu. Bakan Selçuk’un öğretmen atama kontenjanına yönelik eleştirilere verdiği, “Ben de 60 bin atama isterim ama ekonomik gerekçelerle bu mümkün değil” yanıtı, çaresizliğini bir kez daha gözler önüne serdi. 2021 yılında “Müjde” denilerek yapılan 20 bin öğretmen ataması da Türkiye’deki toplam öğretmen ihtiyacının yalnızca yüzde 14,45’ini oluşturdu. Atama için belirlenen 20 bin kontenjan, yalnızca İstanbul’un öğretmen ihtiyacını dahi karşılayamadı.
EŞİTSİZLİK DERİNLEŞTİ
Covid-19 salgını, öğrenciler arasındaki mevcut eşitsizliği daha da derinleştirirken MEB, sorunlara büyük ölçüde seyirci kaldı. Zengin ile yoksul öğrenciler arasındaki makasın daha da açıldığı salgın döneminde Türkiye, bakanlığın bir türlü çözemediği şu bazı sorunlarla boğuştu:
• Açık ortaokul-liseler ve özel okullar haricinde resmi okullarda eğitim gören 2 milyon 316 bin 139 öğrenci EBA’ya ulaşamadı. Özel okullar ile açık ortaokul-lise dahil edildiğinde EBA’ya erişemeyen öğrenci sayısı 5 milyon 368 bin 142 ile ifade edildi.
• Ek öğretmen, sağlık ve temizlik görevlisi ataması yapılmadı, okulların fiziksel ihtiyaçları tam anlamıyla karşılanmadı.
• Türkiye, eğitim materyali eksikliği bulunan 35 ülke arasında gösterildi.
• Türkiye’deki öğrencilerin sadece yüzde 66’sının bilgisayara erişiminin olduğu öğrenildi. Sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı okullarda bulunan öğrencilerin bilgisayara erişimin oranı yüzde 40 olarak kaydedildi.
BAŞARI DÜŞTÜ
Öğrencilerin merkezi sınav skorları, eğitim sistemindeki çatlağa işaret etti. Öğrenciler, hem LGS’de hem de YKS’de büyük ölçüde başarısız oldu. Türkiye’nin eğitim kalitesi itibarıyla uluslararası arenadaki yeri de olumsuz etkilendi. PISA ve TIMSS gibi uluslararası sınavların ortalamasına göre oluşturulan 50 ülkelik listede Türkiye, 34’üncü sırada yer aldı.
YÜZ YÜZE EĞİTİM MESAJI
MEB’de gerçekleşen devir teslim töreninde konuşan Ziya Selçuk, “Bu bir bayrak yarışı. Biz her daim çalışmaya devam edeceğiz” dedi. Selçuk’un konuşmasından sonra açıklamalarda bulunan Mahmut Özer ise “Büyük bir sorumluluk üstlendiğimin farkındayım. En temel amacım tüm çocuklarımıza Türkiye’nin neresinde olursa olsunlar kaliteli bir eğitim almaları için fırsat eşitliğini sağlamaktır” diye konuştu. Bakan Özer, “Okulları kapalı tutma lüksümüz yok” diyerek 2020-2021 eğitim öğretim yılının yüz yüze eğitimle başlayacağının sinyalini verdi.
Özer’in, AKP iktidarlarındaki her eğitim bakanı gibi, “İkili eğitimin tamamıyla kaldırılmasını” ilk hedeflerinden biri olarak belirlediği öğrenildi. İlkokullarda notun kaldırılarak çok yönlü bir değerlendirme sistemi kurulması ve ilk ve ortaokullarda ders çizelgesinin hafifletilmesinin de hedefler olarak yakın zamanda kamuoyuna açıklanacağı bildirildi.
ÇİFT MAAŞLI MİLLİ EĞİTİM BAKANI
Ziya Selçuk’un, “Görevden af talebinin” kabulünün ardından göreve getirilen Mahmut Özer’in özgeçmişi dikkat çekiyor. Selçuk döneminde, “Bakanlıkta sözü geçen isimler” arasında sayılan ve Bakan Yardımcılığı yapan Özer, MEB’deki görevinin yanı sıra Maarif Vakfı’ndan da 7 bin 500 TL huzur hakkı alıyor. Özer’in, mesleki ve teknik eğitimin piyasalaştırılarak, öğrencilerin sermayenin emrine sunulmasının önünü açan düzenlemelerde büyük rol oynadığı biliniyor. 8 Ağustos 2018’den bu yana MEB’de görev yapan Özer öte yandan, İslam Dünyası Yükseköğretim Kalite Güvence Ajansları Birliği Başkanlığı’nı da yürütüyor.