Google Play Store
App Store

BM'nin aldığı ateşkes ve asker gönderme kararına rağmen, tarafların silahsızlandırılması konusunun netlik kazanmaması, hükümeti hem partisi hem de muhalefete karşı zora soktu

AKP Hükümeti asker gönderme konusunda iki arada bir derede

EVRİN GÜVENDİKANKARA
Hükümet, Lübnan'a asker gönderilmesi konusunda iki arada bir derede kaldı. Bir yandan giderek artan uluslararası baskıları göğüslemeye çalışan hükümet parti içinde asker göndermeye karşı çıkan ve tezkere gerginliği yaşayan milletvekillerini sıkı markaja alırken bir yandan da Birleşmiş Milleder'in (BM) asker gönderme şardarını netieştirmesini bekliyor.

Lübnan'a asker gönderilmesi konusunda formül arayan hükümeti önümüzdeki günlerde sıkıntılı günler bekliyor. BM'nin aldığı ateşkes ve asker gönderme kararına rağmen, özellikle tarafların silahsızlandırılması konusunun nedik kazanmaması, hükümeti hem kendi partisi hem de muhalefete karşı zora sokuyor. AKP içinde, henüz tezkere Meclis'e gelmese de "tezkere gerginliği" yaşanırken, pek çok milletvekili, hem "Hizbullah faktörü" hem de silahsızlandırma konusunun netiiğe kavuşturulma-ması nedeniyle, Lübnan'a asker gönderilmesine tepki gösteriyor, i Mart tezkeresinde yaşananları dikkate alan AKP yönetimi ise bu kez işi sıkı tutuyor. Tezkere öncesinde milletvekillerini ikna turu başlatacak olan hükümet, her bir milletvekiline tezkerenin önemini anlatacak ve Lübnan'a asker gönderilmesinin uluslararası kamuoyunda Türkiye açısından önemine dikkat çekecek.

MECLİS 1 EYLÜLDE TOPLANABİLİR
Ortadoğu'da yaşanan gelişmelere rağmen yaklaşık 3 haftadır toplanmayan Bakanlar Kurulu ise önümüzdeki pazartesi günü toplanarak, hem asker göndermeyi hem de Bakan Gül'ün temaslarından çıkacak sonuçları masaya yatıracak. Birleşmiş Milleder'in özellikle silahsızlandırma konusundaki kararlarını netleştirmesini bekleyen hükümetin, yaşanacak gelişmelere ve şardarın oluşmasına bağlı olarak Bakanlar Kurulu toplantısında son durumu kararlaştıracağı ve asker gönderme tezkeresini Meclis'e göndermeyi planladığı belirtiliyor. Kulislerde ayrıca asker gönderme tezkeresinin 1 Eylül Cuma günü Meclis Genel Kurulu'nda görüşülmesi bekleniyor.

AKP grubundaki genel görüş ise hükümetin şardar tam olgunlaşmadan ve silahsızlandırılma sağlanmadan bölgeye asker gönderilmesi kararı alınmaması gerektiği yönünde. Hükümetin bu konuda aceleci davranması durumunda 1 Mart tezkeresinde yaşananlardan daha ağır sonuçların elde edileceğine dikkat çekilirken, "özellikle silahsızlandırma sağlanmaması halinde hükümetin asker gönderme kararı almaması gerekir. Bu yönde alınacak bir karar ise AKP grubunda krize yol açar. Hem Türk askerinin Ortadoğu'da ateşe atılması hem de Hizbullah konusu hükümetin başını ciddi anlamda ağrıtır" görüşü dile getiriliyor.

PKK'NIN DİYETİ Mİ?
Kulislerde konuşulan bir başka konu da hükümetin özellikle ABD ile yürütülen PKK pazarlığında Washington'a karşı PKK'nin diyetini ödediği yönünde. Terörün tırmanması ile sınır ötesi harekâtı gündeme getiren ancak ABD'nin engeli ile karşılaşan hükümet, ABD'den Kuzey Irak'taki PKK varlığının yokedilmesini isterken, kulislerde ise ABD'nin de PKK'ya karşı Türkiye'nin Lübnan'a asker göndermesi konusunda baskı yaptığı kaydediliyor.

» AKP'li milletvekilleri 'asker gitmesin' diyor?
» Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay:
Şartlar oluşmadan tezkere Meclis'e gelmemeli. Türkiye, Lübnan'a asker gönderme kararı konusunda öncelikle şartlara bakmalı ve şartlara göre davranmalı. Ayrıca Türkiye bölgede kesinlikle çatışma içine girmemeli.

» Manisa Milletvekili ve Türkiye-Filistin Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Hüseyin Tanrıverdi: Dışişleri Bakanı Gül'ün temaslarından çıkacak sonuçlara göre Türkiye elbette kararını verecektir. Türkiye, kesinlikle silahsızlandırma operasyonunun içinde bulunmamalıdır, bulunmayacaktır da. Türkiye ancak barışı korumak adına, akan kanın durması adına bölgede olabilir.

» Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş: Orada Türkiye'yi batağa sürükleyecekler. Türkiye'yi Irak'ta 1 Mart tezkeresi sayesinde batağa sürükleyemediler. Şimdi 1 Mart'ın rövanşını alarak Lübnan'da batağa sürüklemek istiyorlar. Beni yaşananlar bu endişeye sevk ediyor. Asker gönderme kararı Meclis'e geldiğinde bunları düşünerek kararımızı vereceğiz, herkes de vicdanına göre verecek.

» Adana Milletvekili Abbullah Çalışkan: Bu İsrail'in katliamıdır. BM Barış Gücü'nden önce İsrail'in savaş suçlusu, terör devleti olarak ilan edilip, sorumlu tutularak yargılanmasının yolu açılmalıdır. Bölgede Üçüncü Paylaşım savaşı yapılıyor, şu anda. 0 yüzden Lübnan'a asker gönderme hadisesini Lübnan'daki dar bir çerçevede düşünmek yanlıştır. İsrail ve ABD'nin isteğidir. Birinci Dünya Savaşı'nda olduğu gibi Osmanlı'nın parçalanarak Araplarla Türklerin düşman yapılması senaryosu yine gündemde. Buna alet olmamalıyız. Türk askerlerinin İsrail ve ABD lehine bölgenin jandarması olarak gönderilmesine karşıyız. Hükümetimizin bu kararı hiç Meclis'e getirmesini istemiyorum. İsrail mağlup olmuştur. Barış Gücü'yle şu anda israil'e soluk aldırmaya çalışıyorlar. Böyle bir karara Türkiye alet olmamalıdır.

» Adıyaman Milletvekili Ahmet Faruk Onsal: Barış Gücü'nün yetki ve sorumluluk alanı BM tarafından belirlenmedi. Sadece israil'in güvenliğini dikkate alan bir Barış Gücü BM'nin tarafsızlığını gölgeye düşürür. İsrail'in Suriye topraklarını işgal altında tuttuğunu hatırlamak lazım. Bir tek İsrail'in kaygısını dikkate alan bir BM kendi tarafsızlığını tartışmalı hale getirir. Bölgede israil işgaline son verecek, Lübnan ve Suriye'nin topraklarının güvenliğini sağlayacak bir gelişme olmalıdır. Dışişleri Bakanının söylediği Türk askerinin Hizbullah'ın silahsızlandırılması için gitmediği açıklaması önemlidir ama yetersizdir.

» Ankara Milletvekili Eyyüp Sanay: BM perde arkasında İsrail'i korumak gibi bir anlayışın içine girerse o zaman BM'ye katkıda bulunmak üzere giden ülkeler zarar görür. En fazla zararı da biz görürüz. Sanki bana 100 yıl önce başlatılan Ortadoğu projeleri değişik adla uygulanmak isteniyor gibi geliyor. Küçük ükeleri de yeniden bölmek istiyorlar. Yeni bir yapılanma bizim aleyhimize olur. Bizden toprak almasalar da, bizi bu halimize bıraksalar da oraları bölmek, Irak'ı, İran'ı, Lübnan'ı bölmek Türkiye'ye zarar verir. Ayrıca Hizbullah bizdeki Hizbullah gibi değil, Lübnan'ın kendi yerli adamları. Lübnan'ın dışa karşı geliştirilen bir hareketi. Bizdeki ise içe karşı geliştirilen bir hareket.

Genel Başkan Yardımcısı Nükhet Hotar Göksel: Türkiye Lübnan'a büyük bir ihtimalle asker gönderecek. Bölgeye Türk askerinin gönderilmesi kararı verilmesinden sonra, şu anda başlattığımız yardım kampanyasının yerine ulaşması da daha kolay olacak

»'Hizbullah ile karşı karşıya kalınacak'
ARAŞTIRMACI YAZAR SOLI OZEL:
Lübnan'a asker göndermeyi Türkiye açısından doğru bulmuyorum. Meselenin beni tedirgin eden tarafı BM'nin 1701sayılı kararı ile ilgili belirsizlikler. Bu kararın nasıl okunacağına dair farklı yorumlar var. Uygulamaya dair belirsizlikler var. Hiç kimse Hizbullah'a da israil'e de güvenmiyor. Çünkü burada yapılmak istenen barışı korumak değil, barışı zorlamak. Ayrıca çok açık ki barış gücü her iki tarafa da eşit mesafede davranmayacak. Hizbullah'la karşı karşıya kalmak söz konusu olacak. Çok büyük riskler var. Kesin garantiler almamışsa Türkiye buraya gitmemeli. Türkiye Irak konusunda da hata yapıyor. Seçim dönemine giren Türkiye mantıklı bir siyasal iklimden uzak olduğu için PKK ile Irak'ta mücadele yolları arıyor. Hükümetin Kürt meselesi ile ilgili bütün hesabı DTP'li bağımsız adayları nasıl önleriz, PKK'yı Irak'ta nasıl vururuz, Kandil'i nasıl bombalarız üzerine kurulu. Oysa Irak'taki iç savaş zembereğinden boşalmış gibi aniden büyüyüp yayılabilir. ABD'de artık açık açık Irak'ın parçalanmasına ilişkin senaryolar tartışılıyor. ABD Irak'tan çekilebilir, Türkiye bir bataklıkta kalabilir. Türkiye'nin bölgede iyi kötü tek düzenli yapıya sahip Talabani ve Barzani ile anlaşarak sorun çözmesi gerekirken Talabani ve Barzani yok sayılıyor, bunları anlamak mümkün değil. En azından iç savaş derinleşirse bir göç başlarsa Türkiye ne yapacak? Göçmenleri sınırdan geçirecek mi, durduracak mı? Bunlara hazır olmak lazım.