Hiç öyle uzun boylu seçim tahlillerine girişmeye gerek yok. Saray ve AKP bu sonucu öngörerek hamlede bulundu. “Kontrollü kaos”la ülkeyi seçime sürükledi. Neo-Osmanlıcılar bu kaos ikliminin kendilerine oy devşireceğinin pekala farkındaydı. Bir kumar oynadılar ve tuttu. Onlar açısından sorun yok. Sorun şu ki “dost güçlerin” ve kimi çevrelerin göz göre göre AKP’nin kurduğu bu tuzağa düşmesiydi.
• • •
Defalarca söyledik “AKP’nin savaş siyasetine karşı, savaş ile yanıt vermemek gerekiyor” diye. Her fırsatta tekrarladık; “AKP’nin savaş stratejisine meşruiyet sağlayacak tutumlardan kaçınılsın.” Üzülerek belirtelim ki söylediklerimizin bir hükmü olmadı. AKP’yi boşluğa düşürerek, iktidarı kanlı savaş stratejisiyle baş başa bırakmak gerekliydi. Yapılmadı. Bu kaos mühendisliği mutlak suretle boşa çıkartılmalıydı. Bu yönde adım dahi atılmadı.
• • •
Tarihsel deneyimler de göstermiştir ki şiddet sarmalı ve dökülen kan her zaman muktedirlerin işine yaramıştır. Yakın siyasi tarih bunun sayısız örnekleriyle dolu. Bunu bir kez daha acı bir şekilde deneyimleyerek gördük. Yaşamak gerekmiyordu, bunu bu halklara da yaşattılar. Niçin böyle oldu, neden farklı bir strateji çizilmedi tüm bunların detaylı bir şekilde tartışılması şart.
• • •
Mezhepçi faşizmin yükselişinde maalesef ki AKP ile karşılıklı olarak savaş stratejisini yükseltenlerin de payı yok değil. Tüm provokasyonlara, saldırılara, tahriklere rağmen iktidarın kirli savaş oyunu boşa düşürülebilirdi. Ama yapılmadı, tuzağa düşüldü. Karşılıklı olarak eller tetiğe götürüldü. Bunun karşılığında da tek başına iktidar AKP’ye servis edildi. Şimdi bu ikramın karanlık sonuçlarını hem iç hem de dış politikada hep birlikte göreceğiz.
• • •
On üç yıllık tahribatın daha büyüğü ile karşı karşıyayız. Sonuçların yansımalarını en çok da dış politikada göreceğiz. Ülke cihat otobanına dönmüşken, IŞİD hücreleri her alanda bir tehdit unsuru olarak vuku bulurken, sandıktan çıkan sonucu AKP mezhepçi, savaş kışkırtıcısı politikalarının bir onayı olarak değerlendirecektir.
• • •
Suriye’de kafa kesen, yürek yiyen cihatçıların sevinci seçimi sadece AKP’nin kazanmadığını göstermiş oldu. Seçimi AKP ile birlikte Ahrar’uş Şam’dan İslam Ordusu’na, Ceys’ul İslam’dan Ensar Şam’a, Liva Asir’den Ceys’ul Mücahidin’e, Sükür Cebel Tugayı’ndan Şam Cephesi’ne, Liva Seyfullah’tan Sultan Murat Tugayı’na kadar kafa kesen, yürek yiyen cihatçılar da kazandı.
• • •
Sultan Murat Tugayı komutanı Fehim İsa’nın videolu kutlama mesajı AKP’nin bu örgütlerle yaptığı işbirliğinin ne boyutlara uzandığını delili. “AKP’nin seçimden iktidar olarak çıkmasının büyük bir zafer olduğunu” söyleyen İsa, AKP’nin savaş boyunca kendi yanlarında olduğunu da özellikle vurguluyor.
• • •
Cihatçıların sevinci de gösteriyor ki neo-Osmanlıcılarla birlikte kazanan Ortadoğu gericiliği oldu. Cihatçılar AKP sayesinde artık de facto komşumuz. Antep, Urfa, Hatay cihatçıların ana karargahlarından. Siyasi, askeri, lojistik merkezleri bu illerde. MİT TIR’ları her gün bu unsurlara silah ve mühimmat taşıyor. Arkalarına aldıkları destekle bu pervasızlıklarını daha bir hoyratça sürdüreceklerdir, zira sandık sonucunu bu politikalarına verilmiş vize olarak okuyacaklardır.
• • •
Yılgınlığa, enseyi karartmaya gerek yok ancak bundan sonra işimiz daha zor. AKP tarafından ilan edilen bu savaşa verilecek en etkili yanıt, şiddeti yükseltmek değil, en geniş toplum kesimlerini bir araya getirecek kitlesel, barışçıl güçlü bir karşı duruşun inşası olacaktır. Her alanda halkın birleşik ve örgütlü mücadelesini geliştirmeye, faşist baskılara karşı birlikte direnmeye ihtiyaç var.
• • •
AKP’nin memlekette ve bölgede yürüttüğü savaş politikalarına asla izin verilmemeli. Komşularımıza yönelik bir savaşa da, üslerin emperyalizmin direktifleri doğrultusunda kullanılmasına da, topraklarımızın “eğit-donat” benzeri zırvalıklarla cihatçı fabrikası haline gelmesine de göz yumulmamalı.
• • •
Ülkenin Pakistanlaştırılmasına, cihatçıların tüm bölgeyi Ortaçağ karanlığına sürüklemesine, etnik-mezhepsel-dinsel boğazlaşmaya karşı verilebilecek en iyi yanıt halkların örgütlü, birleşik mücadelesinden geçecektir. Gün bu mücadeleyi inşa etmeni zamanı. Bir an dahi gecikmeden…