AKP Kongresi Türkiye medyası için de bir ilk

Türkiye’de medya patronlarının siyasete yönelik ilgileri her dönem yüksek oldu. Devletle yolu kesişen çok sayıda başka sektörde faaliyet gösterdikleri için; siyaset ile kurdukları hukuk, dirsek temasından fazlasıydı hep. Siyasi partilerden birine “duygusal” nedenlerle daha fazla muhabbet gösterdiklerini görmüştük. Ama bazı medya gruplarının, açıkça destekledikleri parti dışındaki her kesimi düşman veya terörist olarak ilan etmelerine, “Yeni Türkiye”de tanık olduk.

• • •

Geçen hafta yapılan olağanüstü AKP Kongresi, medya tarihimiz açısından da önemli bir dönüm noktasıydı. 15 yıllık AKP iktidarında adını daha fazla duymaya başladığımız Ethem Sancak, sahip olduğu ya da edildiği yayın organlarının katkılarıyla, iktidar partisinin Merkez Karar Yönetim Kurulu’na girdi. Halihazırda medyalarında çok sayıda Saray danışmanı, AKP milletvekili, eski başbakan yardımcıları bulundurması yetmiyormuş gibi, artık kendisi de resmen parti yöneticisi.

• • •

“Erdoğan’a âşığım” diyen, daha sonra bu demecini haberleştiren internet sitelerini mahkeme yoluyla sansürleten Sancak, aşkının meyvelerine bir bir kavuşuyor diyebiliriz. “Başkanlıkta önümüz otoban gibi açılacak” demecini de kendisine ait gazetelerden okumuştuk. Bakalım 2019’dan sonra önünü daha fazla ne kadar açacaklar…

• • •

Sancak’ın geçen pazar elde ettiği bu koltuk, iktidara destek, diğerlerine düşman yayın politikasını değiştirmeyecek elbette. Yeni makamı, sadece bir sonuç. Ama bu sonuç tek bir şeyi değiştirecek, artık “yandaş medya patronu” demek suç ya da tekzip konusu olmaktan çıkacak herhalde. Bir de kalemşorleri, yıllardır dillerine doladıkları, CHP’nin fi tarihindeki kurultayında koltuğun üzerine çıkan gazeteciler meselesini unuturlar gibime geliyor.

• • •

Unutmak demişken, aklıma geldi. Sancak’ın kardeşine yönelik düzenlenen bir silahlı saldırı vardı… Hani kendi medyasının “Basın özgürlüğüne kurşun” başlıklarıyla verdiği, sonradan aniden unuttuğu... O meseleye ne oldu bilen var mı? Ankara’da zarlar yeniden atılıp, kartlar dağıtılırken yeniden sormakta fayda var.

***

“Uçlar” ona dokunmuyor

akp-kongresi-turkiye-medyasi-icin-de-bir-ilk-291227-1.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, referandum kampanyası sırasında 15 Temmuz’la hesaplaşma konusundaki kararlılığını sık sık dile getiriyordu. En net vaadini, 16 Nisan’dan hemen önce Yenikapı mitinginde dile getirdi: “15 Temmuz’da bu ülkeyi işgal etmeye çalışan FETÖ hainlerinin kökünü kurutacağız” dedi.

Erdoğan’ın “Kökünü kurutacağız” demecinin mürekkebi kurumadan, referandumdan evet çıkmasından hemen sonra, FETÖ’nün finansörlüğünü yaptığı gerekçesiyle 15 yıl hapsi istenen Kadir Topbaş’ın damadı serbest bırakıldı.

Erdoğan, geçen pazar da “partisi”nin kongresinde yüksek perdeden açıkça ifade ediyordu: “Ucu en yakınımıza dokunacak olsa da FETÖ’yle mücadelemize destek olmaya çağırıyorum.”

Bu demecin de ertesi günü, “ucu Topbaş’a dayanan” Kavurmacı’nın 15 yıl hapsinin istendiği iddianame “bazı eksiklikler” nedeniyle geri çekildi.

Bakalım Erdoğan’ın bir sonraki demecinden mesajının “ucu” kime, nasıl dokunacak.

***

Ölürken suç işlemek

akp-kongresi-turkiye-medyasi-icin-de-bir-ilk-291225-1.

Bu yazının kaleme aldığı saatlerde, KHK zulmüne açlıkla direnen Gülmen ve Özakça, tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilmişti. Savcılık sorgusundan sızanlar ise gerçekten akıl alır gibi değildi.
Avukatların bildirdiğine göre suçlamalardan biri “olası ölümle, terör örgütlerine ajitasyon imkanı tanımak.”

El insaf… Gülmen ve Özakça’nın taleplerine kulak asmayıp ölümlerini sadece izleyenler peki? Olan biteni izlemek yerine, aylardır seslerini duyurmaya çalışan bu iki insanı dinleyerek “olası ölümü” engellemek istemez miydiniz? Hani “terör örgütlerine de ajitasyon imkanı” kalmasın diye soruyoruz.

***

Artık Maradona’yı ona benzetemeyecek

akp-kongresi-turkiye-medyasi-icin-de-bir-ilk-291228-1.

Elektrik faturasını cemaat bankasına ödedikleri için çok sayıda insan soruşturma geçirirken, aynı bankanın kredisiyle yalıda oturan köşe yazarını tanıyorsunuz. Zekeriya Öz’ün heykelini dikmek isteyen hani. Devran döndü, bugünlerde herkese “FETÖ’cü” damgası vuruyor.

Malum şahıs, geçen pazarki AKP kongresinden sonra Erdoğan’ı Maradona’ya benzetmeye başladı. Çalımlar, ataklar, düşen takımı şampiyonluğa taşımalar falan. Bir yazıyla yetinmedi, dün de ikincisini kaleme aldı. Yine içinde Maradona ve Erdoğan geçen bir başlıkla.

Yalnız, eminim ‘abi’leri yakında kulağını çekerler. Malum, Maradona’yı futbol sonrası pek iyi alışkanlıklarıyla tanımıyoruz.

Bir de enteresan bir tesadüf, Erdoğan-Maradona’lı ikinci yazısının yayınlandığı gün; Yeni Şafak, Maradona ile Fethullah Gülen’i aynı karede gösteren bir fotoğrafı 1. sayfasında yayınlamasın mı? Maradona’yı Türkiye’ye getiren menajerin cemaate yakınlığına dair bir haberde.

Abiler kulak çekmese bile, malum kalemşör artık Erdoğan’ı Maradona’ya benzetmeyecektir. Bahse giren?