AKP'li Ünal'dan Cem Küçük'e sert sözler
AKP Ankara Milletvekili ve Yeni Şafak yazarı Aydın Ünal bugünkü yazısında, Mavi Marmara gemisindekiler için "manyak" diyen Cem Küçük'e yanıt verdi.
AKP Ankara Milletvekili ve Yeni Şafak yazarı Aydın Ünal bugünkü köşesinde parti içi tartışmalara ve AKP’ye “bir şirket nazarıyla bakanlara” yanıt verdi. Ünal yazısında ayrıca Mavi Marmara gemisindekiler için “manyak” diyen Cem Küçük’e de göndermelerde bulundu.
Ünal “Dava delileri” başlıklı yazısında “AK Parti'ye bir “şirket” nazarıyla bakanlar olabilir; partiye, “kar getiren kuruluş”, “ikbal kapısı” mantığıyla yaklaşanlar da olabilir. Böyle büyük bir siyasi harekete, hele hele iktidardaki bir partiye kimilerinin bu nazarla bakması da gayet tabiidir” dedi.
"PİRESİNDEN, FARESİNE..."
“Büyük bir gemiye benzetirseniz AK Parti'yi, dümeninde kaptanı vardır, mürettebatı vardır, yolcuları vardır; bir de, piresinden faresine, kaçak yolcusundan seyyar satıcısına kadar gemiye “tutunanlar” vardır” diye yazan Ünal yazısını şöyle devam ettirdi:
“Kaptan, mürettebat ve yolcular, belli bir rota içinde menzile doğru yol alırken, menzile ulaşmanın mücadelesini verirken, kimileri de yolculuk esnasında bir şeyler koparmanın, daha çok kazanmanın mücadelesini verirler. Kaptanın, mürettebatın ve yolcuların, açık denizlerde gemilerinden başka tutunacak dalları, takdir-i İlahi'den öte sığınakları yoktur; diğerleri ise, boyunlarında can simitleri, filikaların başında, en küçük sarsıntıda gemiyi terk etmek için fırsat kollayanlardır."
AKP’nin bir de isimsiz kahramanlarının olduğunu ileri süren Aydın Ünal “Dışardan bakanlar onları “deli” zanneder, “manyak” zanneder… Mü'minin, davasına inanmış olanın vasfı da işte tam budur, dışarıya tam da böyle görünmektir. AK Parti'yi analiz etmeye çalışanların hep çaresiz kaldıkları noktadır bu… Bu deliliği, bu manyaklığı, bu dava tutkusunu, bu imanı anlamak, sadece bu ruh halinin içinde olmakla, o çeşmeden kana kana içebilmekle, o özü, maksadı, gayeyi kavrayabilmekle, özümseyebilmekle mümkün olur. Ne dışardan bakarak, ne de tutunarak, yanaşarak, asılarak, yapışarak anlaşılmaz bu delilik ve ‘manyaklık’” diye yazdı.
“ANLAYAMADIĞINIZ ŞU…”
Ünal yazısında şu ifadeleri de kullandı:
“‘Artık çok paramız var, bayrak asan gönüllülere ihtiyacımız yok. Bayrağı da, afişi de parayla astırırız’ diyenlerin anlamadıkları şu: O direklere bayrak asmak için çıkanlar, afiş yapıştıranlar, broşür dağıtanlar, kapı kapı gezenler, sabah çocuklarını uyurken öpüp, gece yarısı çocuklarını uyurken bulanlar, öğrenci yetiştirmek için çırpınanlar, yoksul bulup doyurmak için koşturanlar, Filistin için ciğerini dağlayanlar, mazlum çocukları kendi çocukları kadar sevenler, teşkilat içinde teşkilat disipliniyle aşkla çalışanlar bunları para için, ikbal için yapmadılar; onlar bunu iman şuuruyla, dava derdiyle, Allah rızası için, aşkla, tutkuyla, bizzat gönülleriyle, gönüllü olarak yaptılar.
Davadan “gönülü”, “aşkı”, “savdayı”, “derdi” çıkarırsanız, geriye hiçbir şey, ama hiçbir şey kalmaz.
AK Parti'yi anlamayanların, asla da anlamayacakların, AK Parti'ye dair ne sözlerinin, ne tasarımlarının, ne projelerinin kıymeti harbiyesi yok.
AK Parti bir şirket değil, bir çıkar kapısı, kazanç kapısı da değil.
AK Parti, gücü aldığı oylarla, kazandıkları ve kazandırdıklarıyla ölçülebilecek bir parti değildir. AK Parti, ufkuyla, vizyonuyla, sabrıyla, sebatıyla, vatanına, milletine, bağımsızlığına olan aşkıyla, adalete olan tutkusuyla, Filistin davası başta olmak üzere mazlumlar için derdiyle, davasına deli gibi bağlılıyla gücü ölçülebilecek bir partidir.”
“Kimler kimler bu geminin tabanında delik açmak için çabaladı; onları hatırlayan da yok” diyen AKP’li Ünal “Asırlar içinde ne boş heveslere kapıldılar: “Bitti” dediler, “gemi su alıyor” dediler, “fitne” dediler, “sonun başlangıcı, işte inişe geçti” dediler… “Her dem yeniden doğduğumuzu” bir türlü anlamadılar. Sizin dışardan bakıp “deli” zannettiğiniz, “manyak” dediğiniz bu insanların ateşi üflemekle sönmez. İstikametleri de değişmez. Altından dağlar verseniz satın alamayacağınız, ikbal umutlarıyla kandıramayacağınız, size hiç benzemeyen “dava delileri” var karşınızda. Ve o “dava delileri” şimdi her şeye yeniden başlıyorlar. Hiç boşa heveslenmeyin…” diye yazdı.
“GEREKLİ İHTARI YAPMASI UMULUR”
Ayrıca hükümete yakın Star gazetesi yazarı Selahaddin Çakırgil de bugünkü yazısında Cem Küçük’ü hedef alarak şunları yazdı:
“Son zamanlarda medyada Tayyib Erdoğan’a adına, bir takım tuhaf çıkışlar görülmekte.. Hattâ, bazıları bir savcı ya da gizli istihbaratçı edâsıyla tehditler bile savurmakta.. Erdoğan’ın, Amerika ve Batı’nın itimadının yeniden kazanabilmesi için, ‘radikal İslamcılar’ı temizlemesi gerektiği’ gibi görüşler dillendirilmekte.. Bu durum, medya aracılığıyla kitlelere de yansıtılmakta.. Polemik yazıları da bu arada giderek kızışıyor.
Tartışma o kadar seviye kaybediyor ki, birileri, hattâ Gazze Kuşatması’nı kırmak için Mavi Marmara gemisiyle yola çıkan fedâkar insanları ‘manyak’ olarak niteleyebiliyor.
Bu gibi saldırılar sadece siyasî bir tartışma mahiyetinde kalamayacağından, Tayyib Bey’in, hele de kendisinin sözcüsü imiş gibi davranarak bu gibi münasebetsizliklerde bulunanlara gereken ihtarı yapması umulur. Ayrıca, elbette bu gibi polemik konularının genişletilmemesi, kendisini haram-helal ölçüleriyle tanzim edenler için de bir gerekliliktir.”