O hatırlamayabilir, ama ben hiç unutmuyorum. 12 Eylül’dü. Gece sokağa çıkma yasağı vardı. Aranıyorduk. İnsanları yutan koca kentte, bütün gün bir yerlere sığınabilsek bile, gece güvenli bir çatı bulmak zordu. Çok zordu!

Öyle çok zor gecelerden birinde çaldım kapıyı. Sıcacık eve girdim. ODTÜ’de öğrencisin, yurtta kalıyordun, bu saatte hayrola falan diye soran sorgulayan olmadı. Belliydi herhalde. Hayriye yengem yer yatağını salona serdi. Sabun kokusuna sarılıp yattım. Sabah yine attım kendimi tekinsiz sokaklara…

O gece yakalansaydım orada, kesin Hayriye yengemle de “cürüm” olacaktık!

O zamanlar aynı davadan, aynı “suçtan” yargılananlar “cürüm” derdik birbirimize.

O kadar çok “cürümümüz” vardı ki, daha önce görmediğimiz, üye oldukları örgütlerin adını da dahi duymamış olan. 12 Eylül faşizmi, bir yerlerden tutup aldığı insanları işkence zoruyla bazı örgütlere üye edip, işkencenin sürdüğü cezaevlerine gönderiyordu. İlk kez Mamak Cezaevi’nin bir koğuşunda karşılaştığımız şampiyon güreşçi Sabit Dağ, bir devlet dairesinde odacılık yapan Veli Dayı öyle “cürüm” olmuştu bize.

***

Neredeeeeen nereye? He valla!

İnsanların işkence zoruyla adını sanını duymadıkları “devlet düşmanı” örgütlere üye yapıldıkları Türkiye’den, en küçük bir zahmete girip bir dilekçe bile yazmadan “devlet olmuş örgüte” üye yapıldıkları Türkiye’ye geldik.

Yaparsa Ak Parti yapar!” diyorlardı ya, yapıyor işte. Bana “cürüm” olmaktan kıl payı kurtulan yengemi de “ADALET VE KALKINMA PARTİSİAnkara Keçiören Teşkilatı 2022/1 dönem aktif üyesi” yapmışlar!

Vaaaaay Yenge!” diye biz epey dalgamızı geçtik, ama işin dalgaya gelir yanı yok!

Gazetelerde AKP üyesi olduğunu keşfedenleri okuyorsunuz. Cem Yılmaz’ın ağabeyi Can Yılmaz’ın AKP İstanbul örgütüne, yeğeninin de hiç gitmediği Mersin’de bir partiye üye yapıldığını duyanlar kendilerini e-Devlet’ten kontrol etmeye başladılar.

O kadar çok insan hiç haberleri olmadan AKP’ye üye yazıldıklarını keşfetti ki!

***

Memleket son derece kritik bir seçime giderken, bir yanda hiç tanımadıkları insanların kendi adreslerinde kayıtlı olduğunu, öte yanda habersiz AKP’ye üye kaydedildiklerini fark eden insanlar var. Onlarcasını etrafınızda görüyorsunuz, yüzlercesinin haberlerini okuyorsunuz ve kim bilir böyle daha kaç binlercesinin olduğunu bilemiyorsunuz! Üyeliklerini iptal ve adreslerinde başkalarının olduğunu ifşa edenlerin gerçek sayının yüzde kaçı olduğunu da bilemiyorsunuz!

Adreste kayıtlı olanların doğrudan seçimle ilgili olduğu belli. AKP üyeliklerinin Reis’in “15 milyon üye” hedefine yürüyen ve gerçekte yaşanan üye kaybını gizlemeye çalışan gayretkeş teşkilatların işi mi, bununla hedeflenen başka şeyler de var mı, bilemiyorum.

Ancak, seçim güvenliğinin artık memleketin en önemli meselesi haline geldiğini biliyorum!

CHP, son 6 ayda kendisine üyelik başvurusu yapan 5 bin 45 kişinin, çoğu AKP olmak üzere başka partilere üye yapıldıklarını açıkladı. İyi Parti’de aynı nedenle üyelik başvurusu bekletilen 74 bin kişi varmış. Gelecek, Deva ve Yeniden Refah partileri de aynı şeyden şikayetçi.

akp-li-yengem-curumum-benim-1078381-1.akp-li-yengem-curumum-benim-1078382-1.

***

Kader işte! Alnınıza değilse de, bir yerlere hangi partiye üye olduğunuz yazılıyor ve belki de büyük çoğunluğunuz bu “kader”i hiç bilemeden yaşıyorsunuz!

Ne demişti General Electric’in CEO’su: “Kaderini kontrol et, yoksa başkası kontrol eder!

Kendi kaderimizi ve memleketin kaderini kontrolün bir yolu da, parti üyeliklerini kontrolle başlayıp ve seçim güvenliğini gündemin en üst sıralarına taşımaktan geçiyor.