Maske, mesafe ve temizlik Korona zamanının üç temel sembolü. AKP her üçünü de halkı korumak için değil, iktidarını güçlendirmek için kullanıyor.

AKP Korona salgını ile mücadelenin destansı başarı olduğu iddiasında. Peki Avrupa’nın en yüksek yoğun bakım yatağı kapasitesine sahipken, salgın gerilemeye başlamışken (!), hastane yatak doluluğu %60’a bile ulaşmamışken 1000’er yataklı iki hastane niye yapılıyor? Hele de biri Atatürk havalimanının milyar dolarlık pistlerinin üzerine! Acaba, geçici olarak kamu hizmetine çevirdiği sağlık uygulamasını eski düzene döndürmek için, korona hastalarını bu iki hastaneye yığmayı mı planlıyor? Bilinmiyor…

Bilmediğimizi sandıkları daha bir dolu şey var.

İYİ Parti milletvekili Dr. Aytun Çıray, Türkiye’ye Korona virüs salgınının ana kaynaklarının Suudi Arabistan ve İran üzerinden gelenler olduğunu, Avrupa ve Amerika kıtasından bulaşın onları izlediğini ve daha az olduğunu gösteren bilimsel bulguları seslendiriyor. Bu yıl umreye gidiş yasaklansaydı ve İran sınırı erken kapatılarak, yasa dışı geçiş engellenseydi, hadi yasaklamadınız (Diyanet Vakfı dahil herkesin çok para kazandığı bir faaliyet çünkü), dönenler bilimsel olarak karantinaya alınsaydı, salgının boyutu ne olacaktı, sorusu ortada duruyor.

Sağlık Bakanı, nostaljik bir Hulusi Kentmen babacanlığıyla vaka ve ölüm sayılarının azlığıyla övünüyor. Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve diğer sağlık emekçisi örgütleri, Covid 19 tanısının Dünya Sağlık Örgütü ölçütlerine göre konulmasına Sağlık Bakanlığı elektronik veri sisteminin izin vermediğini, açıklanan resmi rakamların gerçek vaka ve ölüm sayılarının ancak bir bölümünü yansıttığını söylüyor. O sayıların bile yaş, cinsiyet, meslek, bulaş yolu gibi bilgilerine “bilim kurulu” bile erişemiyor. Kaç sağlık emekçisinin hastalandığını, öldüğünü bilmiyoruz. Bir başarı varsa bile bunu sağlayanın sistem ya da iktidar değil, bu sisteme rağmen ölümcül koşullarda çalışan sağlık emekçileri olduğunu bilmemizi istemiyorlar.

Türkiye Barolar Birliği (TBB), Diyanet İşleri Başkanı’nın işlediği nefret suçuna karşı çıkıyor. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Pandemi hastaneleri dahil salgın döneminde hız kesmeyen rant talanı ve işçi kıyımına karşı mücadele ediyor.

AKP’nin yanıtı meslek birlikleri yasasını değiştireceğim oluyor. Temizlikten anladığının ne olduğunu açık ediyor. Yandaş kanalda hazırız, bizim aile en az ellisini götürür, oturduğumuz sitedekileri de biliyorum diye “temizlik” çağrısı yapmak serbest, en küçük iktidar eleştirisine ceza, kapatma baskısı da.

Okullar açılmadan AVM’leri açmanın kamucu, halkın sağlığını düşünen bir politika olduğunu düşünen var mı acaba? Turizm sezonu zarar görmesin diye üniversiteye giriş sınavının hem de bir ay öne alınması kararı farklı mı?

Muhalefet belediyelerinin halka yönelik hizmetlerinin engellenmesi, HDP belediyelerine kayyum atanmaya devam edilmesi de bir niyet beyanı değil mi!

Ekonomistler, AKP’nin övündüğü 130 milyar liralık yardım paketinin sadece 6 milyarının geri ödemesiz olduğunu, kalanının halkın ödemesi gereken borç olduğunu açıklıyorlar.

RT Erdoğan’ın Atatürk havalimanındaki kaçak pandemi hastanesi inşaatını ziyareti, hepimizin gözüne çıplak gerçeği soktu. Maskeli maskesiz işçiler, aralarında hiç bir mesafe olmadan hizaya sokulmuşlar. Biraz önlerinde Erdoğan’ın korumaları bir kaç metre arayla dizili, gözleri işçilerin üzerinde; gelebilecek bir tehlikeyi gözlüyor. Epey uzaktan Erdoğan, maskesiz olarak denetliyor işçileri.

Görüntü (ler) sınıf ve iktidarın ne olduğunu, sömürü düzeninin nasıl işlediğini berraklaştırıyor.

Bir de bayram namazını “Ayasofya” da şahsen kılıp, ibadete açarsa, darbe tartışmalarının amacının ne olduğu ortaya çıkacak diyebiliriz.

AKP, maskesi, mesafe koydukları ve temizlik anlayışıyla neyi “mikrop” olarak gördüğünü açık ediyor. Ama salgın yayılıyor, nafile…