Cumhuriyet dönemi yapıları AKP eliyle yıkılıyor. Bu binaların yerine Selçuklu ve Osmanlı  mimarisi örneklerinden binalar yapılarak, mimari de muhafazakârlaştırmak isteniyor.  Candan, “Bir siyasi iktidar kendisini tarihten üstün görmeye başlar, kibir içerisinde olursa, sadece tarihini değil, kendisini de yıkmaya başlar. Bu yıkımlar da onun göstergesidir” diyor

AKP’nin amacı mimariyi de  muhafazakârlaştırmak!

UĞUR ŞAHİN
ugursahin@birgun.net

AKP eliyle Cumhuriyet'in simge yapılarına zarar verilmeye, mimarlık tarihi açısından son derecede önemli binaların yıkılmasına devam ediliyor. Tüm Türkiye’de kent mimarisi açısından son derecede önemli eserler yerle bir ediliyor, “siyasal İslamcı vandalizm” bir kez daha ortaya çıkıyor. "Cumhuriyet dönemi binaları neden yıkılıyor?" sorusunun cevabı ise biliniyor: “Yıkılan eserlerin yerlerine Selçuklu ve Osmanlı mimarisi örneklerinden binalar yaparak, mimariyi muhafazakârlaştırmak!” Ancak; Fındıklı’da, 1591 yılında Mimar Sinan’a inşa ettirilen caminin AVM’ye benzemesine ses çıkarmayan, Selçuklu dönemine ait Seyyid Battal Gazi Külliyesi’ne Amerikan tarzı mutfak yapılmasına göz yuman ve TOKİ’nin tarihi İstanbul Surları’nın Yedikule kapısının yanına ikinci bir kapı açmasına müsaade eden bir iktidarın, Cumhuriyet dönemi mimarisini yerle bir etmesine şaşırmamak gerekiyor.

AKP inatla tarihi yok ediyor

Cumhuriyet dönemi eserlerinin yıkımı en çok başkent Ankara’da yaşandı. Şöyle ki, 1928 yılında Cumhuriyet döneminin önemli sanayi hamlesi olarak kurulan ve mimarı Werner Issel olan Havagazı Fabrikası bu yıl yıkıldı. Fabrika türünün son örneğiydi.

Yıkılan binalardan bir diğeri, Cumhuriyet dönemi için önemli endüstri yapılarından biri olan Su Süzgeci Binasıydı. 1936 yılında inşa edilen bina, modern mimarlık eseriydi, 8 Ağustos 2013’te yıkıldı, binanın yıkılmasına meslek odaları gazetelere verdikleri ölüm ilanıyla tepki gösterdi. İlanda şöyle yazıyordu: “Ankara’nın ve mimarlığın başı sağ olsun.”

Mimarlar Vedat Özsan, Toğrul Devres ve Yılmaz Tuncer tarafından 1960’lı yıllarda yapılan ve Sıhhiye’de bulunan Etibank Binası da yıkıldı.

1956 yılında 3 bloktan oluşan konut yapısı olarak tasarlanan ünlü Kumrular İkamet Sitesi de, Mimarlar Odası Ankara Şubesi'nin tescil davası devam ederken yıkıldı.

Tescil davası sürerken yıkılan binalardan bir diğeri de AOÇ İşçi Memur Lokantası’ydı.

Atatürk’ün çiftlik evi olarak bilinen, 1928 yılında Ernst Egli tarafından tasarlanan Marmara Köşkü de yıkıldı. Bina rustik mimarinin değer biçilemez örneklerindendi. Dış ve iç tasarımıyla 1930’ların mimari çizgilerini günümüze taşıyan bir binaydı.

1937-1938 yıllarında Fransız şehir plancısı, mimar Théodore Leveau tarafından tasarlanan Çubuk Barajı Gazinosu geçen yıl yıkıldı. Bina, cumhuriyetin ilk yıllarına ait önemli eğlence mekânlarından biriydi.

Doğan Tekeli ve Sami Sisa tasarımı olan Danıştay binası mahkemeye karşın yerle bir edildi. 1969-1978 yıllarında inşa edilen Danıştay Binası’nın yıkımının ardından, yıkılanın sadece bir bina değil, hukuk olduğu bir kez daha gözler önüne serildi.

akp-nin-amaci-mimariyi-de-muhafazakarlastirmak-309708-1.

Tarihi İller Bankası binası yıkıldı

Bu kıyımın son örneği ise 1935 yılında İller Bankası Mimari Proje Yarışması’nda birincilik ödülünü alan Seyfi Arkan tarafından tasarlanan Ankara Ulus’taki Tarihi İller Bankası binasıydı. Geçen günlerde yasalara aykırı bir şekilde yıkılan binanın statüsü 1980 yılında tescilli eser statüsüne kavuşturulmuştu. Statüsü, geçtiğimiz yıl hukuksuz bir biçimde kaldırılmıştı. Tarihi bina, Diyanet İşleri Başkanlığı, Ankara Büyükşehir Belediyesi, Koruma Kurulu ve İlbank AŞ.’nin el birliğiyle yok edildi. Binanın yıkımı, AKP Türkiye’sinin durumunu en yalın biçimiyle gözler önüne seriyor. 16 Haziran gecesi başlayan yıkım anına ilişkin belki de “yeni Türkiye’nin” özeti sayılabilecek bir fotoğraf karesi var. Binanın mülk sahibinin talebiyle Hergelen Meydanı’na yapılan camiye meydan kazandırmak amacıyla yıkıldığını söyleyen Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek’in fotoğrafıydı bu. Gökçek, yıkıntının üzerinde adeta bir savaştan çıkmış ve zafer kazanmış komutan edasıyla poz vermişti. Cumhuriyet mimarisinin adeta mirası olan bu binayı yıkıp, önünde gururla poz vermek, elbette Gökçek’e ‘yakışabilecek’ bir iş.

Anayasa ve kanunlar egemenler tarafından ihlal edildi

Cumhuriyet dönemi mimari eserlerinin talan edilmesine karşı direnen en önemli isimlerden biri Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan. Tüm sürece hâkim olan Candan’a AKP eliyle gerçekleştirilen mimari vandalizmi soruyorum, yanıtlıyor: “Yıkımların ortak noktası ideolojik…Hukukun siyasallaştığı ve araçsallaştırıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Her türlü yıkım, Anayasa ihlal edilerek gerçekleşti. Cumhuriyet'in kalkınmacı ve devrimci bakış açısının ifadesi olan Atatürk Orman Çiftliği’nin talanı, Su Süzgeci binasının, Marmara Köşkü’nün, Baraj Gazinosu’nun, Danıştay binasının, Etibank binasının, Havagazı Fabrikası’nın ve son olarak İller Bankası binasının yıkımı sürecinde, hukukun olmadığını, Anayasa’nın ve kanunların egemenler tarafından nasıl ihlal edildiğini gördük.”

Kentsel suç işlendi

Candan, İller Bankası binasının modern mimarlık anlayışını temsil eden bir yapı olduğunu hatırlatarak, simgesel bir binanın siyasal İslam tarafından camiyi öne çıkartmak için yıkıldığını aktarıyor. Birinci dereceden tescilli kültür varlığını yıkarak çok büyük bir kentsel suç işlendiğinin altını çizen Candan, “Bir siyasi iktidar kendisini tarihten üstün görmeye başlar, kibir içerisinde olursa, sadece tarihini değil, kendisini de yıkmaya başlar. Bu yıkımlarda onun göstergesidir” diyor.

akp-nin-amaci-mimariyi-de-muhafazakarlastirmak-309709-1.

Yıkımlar ideolojiktir

Candan şöyle devam ediyor: “Mekân politiktir. Bu nedenle her siyasal iktidar kendi ideolojisinin izlerini yapılı çevreye bırakmak ister. Kimisi özgürlüğünü ve demokrasisini nakşeder, kimisi de otoritesinin, barbarlığının, cehaletinin izlerini bırakır. Siyasal iktidarların mekânla kopmayan ilişkisi de buradan geliyor. Atatürk Orman Çiftliği’nde Kaçak Saray yapılırken ifade ettiğimiz şey, Cumhuriyet'le hesaplaşmanın, mekânsal karşılığıydı. Şimdi bütün yıkılan yapılar ve yok edilen kamusal alanlar, Cumhuriyet değerleri ile hesaplaşan neoliberal siyasal İslamcı bir bakış açısının, yaşam mekanlarımız olan ve yaşam tarzlarımızı belirleyen kentler ve mekanlar üzerinden ‘yıkıcı bir kurucu süreç’ tasavvur etmesinden kaynaklıdır. Bütün yıkımlar bu açıdan çok ideolojiktir. Baraj Gazinosu yıkılırken, Cumhuriyet’in toplumsal cinsiyet eşitliğinin gündeme geldiği, kadın ve erkeğin bir arada hafta sonu eğlence anlayışı müzik ve dans ile buluştuğu bir mekân yıkıldı. Bu doğrudan yaşam tarzımızın nasıl baskı altına alınacağını gösterdi bize.”

akp-nin-amaci-mimariyi-de-muhafazakarlastirmak-309710-1.

Faşizmin mekansallaşması

Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan, şöyle devam ediyor: “Neoliberal ekonomik politikalar ve siyasal İslam ideolojisinin kıskacında şekillenen kent ve mimarlık sürecinde, bu iki ideolojinin doğrudan belirgin hale geldiği kent cumhuriyetin başkenti Ankara oldu. Ankara’da mekân üzerinden yürütülen bu yıkımlar ve tahribatlar Cumhuriyet değerleri ile hesaplaşmanın mekânsal karşılığıdır. Bütün kentsel süreçler yaşadıklarımız, siyasal İslam ile neoliberalizmin kolkola girerek yaşantımızı teslim almaya çalışmasından başka bir şey değildir. Faşizmin mekansallığının ifadesi de işte budur.”

akp-nin-amaci-mimariyi-de-muhafazakarlastirmak-309711-1.

Cehaletin fotoğrafı

Candan, Gökçek’in yıkıntının üzerindeki pozuna ilişkin ise şu değerlendirmeyi yapıyor: “İnsan Türkiye’nin düşürüldüğü duruma üzülüyor. Dünyanın gelişmiş ülkelerinin hiçbir yerinde böyle bir cehalet ve aymazlık yoktur. Aymazlığın, kültürsüzlüğün, cehaletin simgesi. O fotoğraf tarihin kötülükler müzesinde, kendi sonunu hazırlayan bir yöneticinin son fotoğrafı olarak yerini alacak…”

Peki ya İstanbul? Doğuş Grubu ve Bilgili Holding eliyle yapılan Galataport için mimar Rebii Gorbon’un eseri Karaköy Yolcu Salonu geçtiğimiz aylarda yıkıldı. Son olarak ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 9 yıldır kapalı olan Atatürk Kültür Merkezi (AKM) için, “Projesi bitti, yıkıp yeniden çok güzel bir eseri İstanbul’a kazandıracağız” dedi.

akp-nin-amaci-mimariyi-de-muhafazakarlastirmak-309712-1.

AKP, Cumhuriyet ile mekân yıkıcılığıyla hesaplaşmak istiyor

“İktidar kültürel ve sosyal olarak alt edemediği Cumhuriyet ile mekân yıkıcılığıyla hesaplaşmakta, yıkılan mekânların yerine kendi imzasını taşıyan mekânları inşa etmeye çalışmaktadır.” Bu sözler, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Sami Yılmaztürk’ün. Yılmaztürk’le, AKP eliyle gerçekleştirilen yıkımları konuşuyoruz. Neoliberal ekonomik politikaların yaşama geçirilmesinin 2002 yılından sonra mümkün olduğunu hatırlatan Yılmaztürk, AKP’nin kendini mevcut rejim karşıtlığı üzerinden var ettiğini vurguluyor. Yılmaztürk, “AKP, varlığını sürdürebilmek için karşı tezi olan Cumhuriyet'in simgesi olan Taksim Meydanı, Gezi Parkı, AKM gibi tüm modern yaşam mekânlarını yıkmak istiyor” diyor ve ekliyor: “AKM’nin yıkılması da bu nedenle önemlidir. İnsanların buluştuğu parkların inşaat alanına dönüştürülmesi, gericiliğin 100 yıl önce boğulduğu Topçu Kışlası’nın, çağdaşlığın İstanbul’a imzalarından birisi olan Gezi Parkı’nın yok edilerek yeniden bir AVM olarak inşa edilmesi bu nedenle önemlidir.”