Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin desteğiyle, Tayyip Erdoğan’a Başkanlık yolunu açacak Anayasa referandumuna yeşil ışık yakılmış görünüyor. Bahçeli, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’la yaptığı görüşmelerin verimli geçtiğini muştuladı. Kapalı kapılar ardında pazarlıklar sürerken, AKP sözcüleri büyük bir sevinçle, “Cum-Başkanlık” konusunda MHP ile anlaştıklarını açıkladılar. Yani, adı “Cumhurbaşkanı” olan “Türk tipi” bir “Başkanlık” rejimine MHP onay vermiş bulunuyor. Şimdi bütün iş, Meclis’teki oylamada, “haydi eller havaya!” gösterisine kalmış…

15 Temmuz darbe girişimi, yalnızca AKP’nin değil, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin de çok işine yaradı. Bahçeli, darbe fırsatçılığında AKP ile adeta yarışıyor! Olağanüstü Kongre’de delege desteğini yitirdiği için koltuğu adamakıllı sallanan Bahçeli’nin imdadına “Cemaat kalkışması” yetişti! Daha önce “17-25 Erdoğan” söylemini diline dolayan Bahçeli, birden konum değiştirerek Tayyip Erdoğan’ın kankası oldu; “Yenikapı”da kendisine tam destek verdi. “Gitmem!” dediği Kaçak Saray’ı adeta komşu kapısı yaptı! Ülkeyi ayrıştıran OHAL’in ve savaş politikalarının en ateşli savunucusu oldu. Basın özgürlüğünün yok edildiği; yargının ve akademinin doğrudan Saray’a bağlandığı; herkesin bir biçimde susturulduğu ağır baskı ortamında, bir yandan Başkanlık sistemine yeşil ışık yakarken, öbür yandan MHP Genel Başkanlığı için daha önce adaylıklarını açıklayan muhalifleri teker teker temizlemeye koyuldu. Önce en dişli rakibi Meral Akşener ile Olağanüstü Kongre Çağrı Heyeti üyelerini, “Bunlar FETÖ’cü” diyerek partiden attı. Eski Genel Başkan Yardımcısı ve halen MHP Gaziantep Milletvekili olan Prof. Dr. Ümit Özdağ da hafta içinde Merkez Disiplin Kurulu kararıyla parti üyeliğinden çıkarıldı. Şimdi sırada öteki Genel Başkan adayları Sinan Oğan ve Koray Aydın var…

Parti içinden yükselen muhalif seslere karşın, Bahçeli’nin, AKP ile şoven milliyetçilik ve Kürt düşmanlığı eksenli “stratejik işbirliği”nin süreceği anlaşılıyor…

MHP’nin tarihsel işlevi, her zaman gericiliğe payanda olmaktır. Geçmişte “Milliyetçi Cephe” hükümetlerine verdiği uğursuz destek unutulmamıştır. Şimdi de AKP ile örtülü bir ortaklık içindedir. Zaten bu parti ne zaman tökezleyip duvara toslasa, MHP hızır gibi imdadına yetişmektedir! Devlet Bahçeli döneminde MHP, AKP’nin “arka bahçesi”ne dönüştürülmüştür.

Ama bu politikanın artık sonuna gelinmiştir. MHP’de deniz de, barut da bitmiştir! İktidar yandaşı anket şirketleri tersini söylese de, seçimlere Devlet Bahçeli başkanlığında girecek MHP’nin baraj altında kalacağı kesin gibidir. AKP iktidarının amacı, çeşitli operasyonlarla MHP’yi ve HDP’yi parlamento dışına iterek, Erdoğan’a padişahlık yetkileri tanıyan “Türk Usulü Başkanlık Sistemi”nde “iki partili bir düzen” kurmaktır.

Devlet Bahçeli’nin siyasal öngörüden yoksun bir siyasetçi olduğu, geride bıraktığımız yıllarda onlarca kez kanıtlanmıştır. Bugün de partisindeki muhalif yöneticilere karşı uyguladığı antidemokratik tutum ve Tayyip Erdoğan’ın tek adam rejimine verdiği destekle iflasın eşiğine gelmiştir.

Bahçeli’nin AKP payandalığına gerekçe yaptığı “devletin bekası” sözü bir aldatmacadır. Onun tüm derdi, MHP’de koltuğunu korumak, yani kendi “beka”sıdır!

•••
Şimdi de Aykut Göker...
Her gün biraz daha eksiliyoruz… “Eski tüfek”ler birer birer ayrılıyor aramızdan…

Eski Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyesi, 1979 seçimlerinde Cumhuriyet Senatosu adayı,

Tüm Teknik Elemanlar Derneği (TÜTED) Genel Başkanı, Türkiye Barış Derneği Yönetim Kurulu üyesi, 12 Eylül tutuklusu, TMMOB Makina Mühendisleri Odası sanayi politikaları danışmanı, Bilim ve Sanat Dergisi editörü, Cumhuriyet Gazetesi “Bilim ve Teknoloji” eki yazarı Aykut Göker arkadaşımız da 18 Kasım günü bırakıp gitti bizi…

Aykut Göker, dürüst kişiliği, çalışkanlığı, üretkenliği ve sosyalizmdeki ısrarıyla çok saygı duyulan bir yoldaşımızdı. Ataol Behramoğlu, Barış Derneği davasından Kartal Maltepe Cezaevi’nde yatarken, aynı davanın sanıklarına “yaş günü armağanı” olarak esprili birer dörtlük yazmıştı. Aykut Göker’in payına da şu dizeler düşmüştü:

“İlkin pek de yakıştıramazsınız hapishaneye
Aykut’u tanımıyorsanız eğer
Sonradan anlarsınız ki bu ülkede
Her taşın altında Aykut varmış meğer.”
İşte böyle bir değerimizdi Aykut Göker.
Anısına saygıyla…