“Ha özel hastane zinciri patronunu Sağlık Bakanı yapmışsın, ha genelev patronunu aile bakanı”: BirGün’de de birkaç defa yazmıştım; ama yıllardır hep tekrarladığım bir söz bu.

Bayağı bir iyimsermişim; daha doğrusu, muhayyile düzeyinde bile yasallık sınırlarını aşamamışım. Genelev ne kaçak ne de yasak bir işletmedir. Oysa, bu ensarî yurtlar, kaçak bile değil, doğrudan doğruya yasaktır.

Vergisini de verir, genelev patronu; hatta vergi şampiyonu da olur; hem de yıllar boyu; fuhuşu falan değil, doğrudan doğruya çocuk istismar ve tecavüzünü vergi muafiyetinden de yararlanarak örgütleyen alçak hırsızların tersine.

Bu vakıf ve cemaat kuruluşlarının önüne yatan, tabiî ki Erdoğan rejiminin elemanları; ancak yürütme ve yargı düzeyinde; bunlar da aslında bu rejimin önüne yatıcıları, ideoloji ve halkla ilişkiler bağlamında: Her türlü pisliği görülmez/hoş görülür kılmaya yönelik algı paravanası. Kısacası, sembiyoz (karşılıklı olarak birbirini besleme) hâlinde iki şebeke.



Ve her ikisi de pek bir edepsiz; ancak -sapık, yalancı, müfteri, provokatör, bölücü, linçci, iç savaşçı- Kabataşîlerin fiilî ağırbasarlığı tartışılmaz. Ama edepsizlik konusunda her ikisinin de önünü açan yapısal karakteristik, -hafif meşreplilik de değil- meşrepsizlikleri; yani, hiçbir ahlâkî, vicdanî ve aklî kayıt kuyut tanımaz ‘mutlak-liberal’likleri; Türkçesi, hepten ‘ipini koparmışlık’ları: Üç yaşındaki kız çocuklarını cinsel obje olarak da görür bunlar, Küba sahillerinde falezler üstüne Vikinglerce inşa edilmiş camiyi de.

Nusaybin ve de diğer bütün Kürt kentlerinde ‘taş üstünde taş, baş –doğrusu, omuz- üstünde de baş’ koyma maya girişirken, 24 Nisan’ı da Anadolu’nun sekiz yüzyıl geç kalmış gerçek fethi, gavûrlardan ‘temizlenme’si olarak kutlamakta da tereddüt etmeyeceklerinden eminim; tabiî akıllarına gelir ve de şanlı tarihimizin gurur verici zaferlerinden mahcubiyet duymak gibi oryantalist şartlanmalardan kurtulma yolunda gerçekten ‘yerli ve millî’ bir atılımın eşiğindeysek.

Şaka bir yana, bunların edepsizliklerine verilecek karşılık, eğer dalga geçmek değilse, söz olmayan sesler çıkartmaktır; mümkünse en iğrencinden.