Antalya Milletvekili Prof. Mustafa Akaydın, hem aydın bir insan hem de dürüstlükte sembol olmuş bir bilim adamıdır!..

Akaydın bu ülkenin yetiştirmiş en önemli tıp doktorlarından biridir.

Akdeniz Üniversitesinde Uzun yıllar Rektör Yardımcılığı yaptıktan sonra 2004-2008 yılları arasında Rektör olmuş, aynı zamanda Üniversitelerarası Kurul Başkanı olarak Türkiye’ye adını duyurmuştu.
Takip eden dönemde en yüksek oyla aday olarak belirlenmiş ve YÖK tarafından da 1. sıradaki aday olarak gösterilmiş olmasına rağmen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül rektör olarak atmamıştı.

****

Akaydın; Akdeniz Üniversitesi “Öğretim Üyeleri Derneği” kurucusudur.

Antalya Tabip Odası başkanlığını yürütmüş olup daha sonra bu odanın Onur Kurulu üyeliğine seçilmiştir.

Ayrıca; Cerrahi tıp bilimleri alanında uluslararası 22 ve100’ün üzerinde de ulusal bilimsel yayımı vardır…

Yani dünya çapında bir akademisyendir!..

****

2009 yerel seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi, Akaydın’ı Antalya Büyükşehir Belediyesi başkanlığına aday göstermiş, büyük bir coşkuyla ve halkın desteğiyle AKP’nin kalesi olarak bilinen Antalya’da Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmiştir…

****

Mustafa Akaydın her zaman Atatürk’e bağlı, yurtsever, demokrasiden yana tavır koymuş bir bilim ve siyaset adamıdır!.

Gerek rektörlüğü, gerekse Üniversitelerarası Kurul ve Belediye Başkanlığı sırasında Laik Cumhuriyete sahip çıkmış, AKP Hükümetinin daha o günlerde uygulamaya çalıştığı dine dayalı gerici eğitim politikasına karşı müthiş mücadele vermiştir!.

YÖK “Bilime dayalı eğitim için çaba gösterdikçe, Erdoğan Teziç ve Akaydın dönemin Başbakanı RTE’nin YÖK’ü kaldırma tehditlerinin gerekçesi olmuşlardır...

Aynı zamanda Teziç ve Akaydın FETÖ’nun yok etmeye çalıştığı tehlikeli kişilerdi!..

****

Mustafa Akaydın, RTE’nin prensi olan Antalya Büyükşehir başkanı Menderes Türel’i devirmesiyle birlikte, hem FETÖ ve Hem de AKP tarafından izlenmeye alındı.

Devletin tüm gücü ile Belediye’ye yüklenildi.

5 yıl boyunca müfettişler, ardı arkası kesilmeden belediyeye baskınlar düzenleyerek Akaydın’ın hizmet etmesini engellediler.

FETÖ/AKP işbirliğinde açılan Ergenekon Davasına Mustafa Akaydın’ı da katmak istediler.

Hatta FETÖ’nun has adamı, İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner’e insanlık ve hukuk dışı saldırıda bulunan ve bu gün FETÖ’cu olduğu için tutuklanan Savcı Osman Şanal’ı bile Antalya’ya gönderdiler…

Şanal 2 yıl boyunca Akaydın’ın icraatlarını didik didik etti.

Ergenekon Davasına sokmaya çalıştı!.

Şanal, Akaydın’ın konuşmalarına varıncaya kadar her adımını tek tek inceledi ancak, Ergenekoncu olacak bir şey bulamadı!..

****

Hınç almak adına Rektörlük dönemini dahi araştırdılar…

Oradan da bir şey çıkaramayınca herkesi güldüren bir konuda soruşturma açtırdılar!.

İsveçlilerin katkılarıyla Türkiye’de ilk defa kurulacak “Sağlık ARGE’sinin” beton maliyetinin yüksek oluşunu soruşturma gerekçesi yaptılar!..

Oysa projeye göre betonun bilimsel anlamda kalitesi ve kalınlığının normalin dışında olması gerekiyormuş...

Çünkü laboratuvarlarda yapılacak olan deneylerin ısı geçirgenliği ve ses titreşiminden uzak olması teknik anlamda birinci koşulmuş!..

Kısaca bu kumpastan da bir şey çıkaramamışlardır!..

Soruşturma sonrası projenin uygulanmaması bilime ihanetten başka bir şey olmamıştır!..

****

Şimdi Antalya Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz tarafından Mustafa Akaydın hakkında; ‘FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olmak’, ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama’, ‘terör örgütü propagandası yapmak’ suçlarından 2017/56584 numara ile resen soruşturma başlatıldığı bildirildi.

Bu haksız, hukuksuz suçlamaya “Allah” demekten başka bir şey gelmiyor insanın aklına!..

Akaydın ne demiş?

“…15 Temmuz bir tiyatral darbe teşebbüsüdür. Yapılacağı biliniyordu. Devlet engelleyecek yerde halkı sokağa çağırdı. Dolayısıyla 249 kişinin ölümünün müsebbibi devlettir!..”

****

Dün FETÖ’cu Zaman Gazetesi Akaydın’ı Ergenekoncu diye tutuklatmaya çalışırken, bugün ise havuz medyası tam tersi, FETÖ’cu diyerek Akaydın’ın üzerine gidiyor!..

Oysa dün; FETÖ ve AKP birlikte kumpaslar kuruyordu!.

Ayrı kulvarda olsalar da birlikte aynı hedefe gidiyorlardı!..

FETÖ’nun her istediğini verdiklerini itiraf ediyor, Onu sevindirmek için paranın arkasındaki Atatürk resmini bile kaldırıyorlardı.

Şimdi öküz öldü ortaklık bozuldu!?..
Hem de birbirlerinin canına kast edecek kadar!..

****

Medya ve Yargı, tek ağızdan çıkan bir söze baktığı için hak, hukuk ve adalet gibi kavramlara bağlı olduklarını unutmuş durumdalar!..

****

Mustafa Akaydın ne söylemek istemişti?..

“Bu 15 temmuz hain darbesi biliniyordu!. Müdahale edilmedi. Kullanıldı. 249 kişi öldü. Şimdi bu bahaneyle yüzbinlerce insan KHK ile işinden atılıyor, tutuklanıyor kısaca cezalandırılıyor!..

FETÖ’cu olmayanlarda aynı kategorinin içine alınıyor.

Millet susturuluyor, korkutuluyor!..

Bu oyunu görüyoruz! “

****

Bir milletvekili “düşüncesini dile getiriyor” diye terörist yaftasıyla üzerine çullanmak ancak aşiret toplumlarında görülen bir adaletsizliktir...

Hukuk devleti böyle bir komediye müsaade etmez!..

Aksine gerçeklere ulaşmanın yolunun sorgulamaktan geçtiğini bilir.

Araştırmaya, farklı düşüncelere ve şüpheye müsaade eder ki doğruya ulaşılabilsin!

Kaldı ki “Darbeyi Araştırma Komisyonun CHP’li üyeleri” karşı raporlarında resmen açıkladılar.15 Temmuz hain FETÖ darbesi;

1. ÖNGÖRÜLEN DARBE

2. ÖNLENMEYEN DARBE

3.SONUÇLARI KULLANILAN DARBE idi…

****

Bu Hain girişime yakından bakarsak;

1- Darbe yapılacağı biliniyordu.

MİT yetkililere, 22 Mayıs 2016 tarihinde darbe yapılacağı duyumlarını aldığını ancak TSK içinde istihbarat toplayamadığını, dolayısıyla net bir tarih veremediğini” bildirmişti.

Yani darbe bekleniyor ve hatta üzerinde çalışılıyordu!..

2- 15 Temmuz sabahı saat 14.20 de darbe haberi alınmıştı. Gereği yapılmadı.

Cumhurbaşkanı darbeyi” eniştemden öğrendim.” Sözlerinin altında şüphe ile bir şey aramak gerekir. Bu kadar ciddi ve bir o kadarda beklenen bir hain girişim, yurttaşlar ve devletle alay eder gibi “enişteden öğrenilmez!

Devletin bazı kurumları bilerek “bilinen darbeyi” önlememesi, planlanan tedbirler ışığında küçük bırakılarak bir sonraki adım için zemin hazırlaması darbenin bir oyun olduğu kuşkusunu arttırıyor!..

Zaman geçtikçe, bilgiler ve belgeler ortaya döküldükçe bu hain girişimin;”başarısızlık üzerine kurgulanmış başarılı bir operasyon olduğunu” anlıyoruz.

Yani bir illüzyon yaşandığının giderek farkına varıyoruz!

Amaç halkı çaresiz bırakarak sindirmek!..

3- Bir sonraki adım “Allah’ın lütfu! “olarak değerlendirilmiş, 17/25 Aralık sonrası PDY içinde yer alan eski ortakların tasfiyesi ve bu arada kendilerine muhalefet edenlerinde susturulması, daha da ileri giderek, yok edilmesinin gerekçesi oluşturulmuştur. OHAL ilanı, KHK’lar TSK’nın dağıtılması atılan adımlardır!..

Daha da önemlisi anayasayı değiştirerek Türkiye Cumhuriyetinin REJİMİ değiştirilme noktasına gelinmiştir. Son çizgi 2019’dur.

****

Sayfalar dolusu Hain Darbe üzerinde raporlar yazılmış, sözler söylenmiş olması bir yana, AKP iktidarı “yurttaşlarımızı ve dünyayı ikna edecek bilgi ve belgelerle bu hain girişimi” anlatamamıştır!..

Mustafa Akaydın’ı yada başkalarını itham ederek sadece eski ortakların suçlanıp AKP’nin aklanması mümkün olamaz!..

Aldatıldık, Rabbim affetsin diyerek “ akan kanının hesabı görülemez!.

Asıl yargı önünde 15 Temmuz Gecesi iş başında olan ve bu günde devam edeniktidar hesap vermelidir!..