AKP’nin siyaset sözlüğü

AKP iktidarı, toplumun dayanışmaya en çok ihtiyacı olduğu bu salgın günlerinde bile yapacağını yapıyor: ayrıştırıcı tutumunu, alışılmamış sözcüklerle süsleyerek çok aşırı noktalara taşıyor.

Böylece kendi dünya görüşünün kültürünü ülke siyasetine yerleştiriyor.

AKP tarafından siyasete sokulan başlıca sözcükler şunlar: istikşaf, iltisak, beka, mitomani ve mankurt. Bu sözcüklerin bir ortak özelliği var: tümü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 23 Aralık 2014’te TÜBİTAK Bilim Ödülleri töreninde “Türkçe ile bilim yapamazsınız” sözlerinin söylemesinden sonra kullanıma sürüldü.

Daha yakından bakınca…

Arapça keşf kökünden ve araştırma anlamına gelen istikşaf, 2015 Ağustosu’nda AKP-CHP arasında yapılan koalisyon görüşmeleri sırasında güncelleşti. İki parti aylarca birbirlerini keşfedemediler. CHP’nin iktidara ortak olma hevesi boğazında kaldı; Kasım seçimlerinde AKP oylarını, haziran seçimlerine göre yaklaşık dokuz puan artırarak yüzde 49,50’ye çıkardı; CHP de yüzde 25’le yerinde saydı. Keşfeden AKP oldu; ülkenin AKP ideolojisine göre biçimlenmesinin yolu ardına kadar açıldı.

İltisak- Arapça, yapışma, kavuşma, bitişme, birleşme demek. AKP iktidarının bu kavramı kendi yararına nasıl kullandığını bir alıntı anlatıyor: “terör örgütlerine veya milli güvenlik kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu ilgili valilerce tespit edilenler,” ibaresiyle hukuk terminolojisine dahil oldu” (Tanıl Bora, Birikim Dergisi, 21 Aralık 2016).
Son 5-6 yılda bu sözcük acımasızca kullanılarak insanlar ezildi; öldürülen ve intihar edenler oldu. Binlercesi işinden kovuldu, tutuklandı ve hapsedildi.

Yine Arapçadan dilimize geçmiş olan beka sözcüğü; sonunun bulunmaması, var olmak, varlık, kalıcılık anlamına geliyor. AKP ve MHP 2019 Yerel Seçimleri öncesinde beka diye ortalığı inletti; kendi varlıkları ile toplumu özdeşleştirmeye girişti. Sözlüklerde beka ile ilgili şu bilgi de var: Tasavvuf içerisinde ‘’Beka Billah’’ şeklinde bir deyim bulunur. Bireyin beşeri niteliklerinden arınıp, ruhani nitelikler ile donanması manasını taşır. İslam’ın alimleri de ‘’tarikatları’’ bu deyim ile tanımlamışlardır. Bu ek açıklama, gerçekte, beka kelimesini dillerinden düşürmeyenleri betimliyor!

Hep Arapça olacak değil ya. Eski Yunan/Fransızca kökenli ve son aylarda kullanıma sokulan mitomani iki anlama geliyor: 1. Kişinin, ruhsal nedenlerle, gerçekleri çarpıtmayı, değiştirmeyi hastalık durumuna getirmesi. 2.İmgelemde yaşanan olağanüstü serüvenleri gerçekmişçesine anlatma tutkusu.

Sarayda bu kelimeyi bulanlar sağ olsun! Yıllardır kanıtlandığı gibi mitomani asıl AKP’yi tanımlıyor!

Vazgeçilemeyen mankurt…

Mankurt - Türk, Altay ve Kırgız efsanelerinde bilinçsiz köle demek. Cengiz Aytmatov’un Gün Olur Asra Bedel (1980) romanı ile ünlenen sözcük ilk kez, 20 Eylül 2015’te CHP ile istikşafın bitiminden hemen sonra AKP sözlüğüne girdi.

Bizdeki mankafa ya da Hitler’in Mein Kammpf (Kavgam) kitabının adını çağrıştıran Mankurtun ikinci kez kullanımı insanların yaşam savaşı verdiği bu zor günlerde oldu. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş geçen Cuma hutbesinde, “zina ve eşcinselliğin hastalıkları da beraberinde getirdiğini” belirtti ve onlara karşı “birlikte mücadele edelim” diyerek bir tür şiddet çağrısı yaptı. Bunun üzerine Ankara Barosu da insan haklarını savunarak Diyanet Başkanı’nı nefret söylemi kullanarak insanların yaşam tarzına karışmakla” suçladı ve kınadı. AKP ve çevresi, üstelik Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu’nun da desteğiyle Ankara Barosuna saldırdı. Özünde insan haklarını savunan Ankara Barosunun ne mankurtluğu kaldı ne de faşistliği! Baroların kurumsal yapısının bölünmüşlüğü de derinleşti.
Böylece, Türkiye’nin de imzaladığı uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış olan yaşam tarzına dokunulmayacağı ilkesi de Cumhuriyet’in en temel değerlerinden biri olan ve hala Anayasa’da yer alan laiklik ilkesi de silindi.

Aynı doğrultuda çok önemli bir adım daha atıldı. Halkın seçtiği belediyelerin bağış toplamaları devlet içinde devlet suçlamasına yol açarken Diyanet eşittir devlet denklemi kurularak, Diyanetin eleştirilemeyeceği, şiddetli bir dille belirtildi.

Oluşturmakta olduğu siyasal kültürle toplumu dönüştürmeye çalışan AKP’nin söylemi bu. 1 Mayıs’ta sendikalar arasında ayrımcılık yaparak DİSK’e karşı sergilediği hırçınlığın bir kez daha kanıtladığı gibi bu söylemde insan ve hakları; hukukun üstünlüğü; özel yaşamın dokunulmazlığı; özgürlük, eşitlik ve barış değerlerinin kırıntısı yok!

Emek Bayramı’nızı kutlarım.