Bakanlığın adında bile ‘kadın’ kelimesine tahammül edemeyenler nedeniyle kadınlar öldürülüyor. Cinsiyetçi, muhafazakâr, dinci propagandaları yapanlar; sönen hayatlardan sorumludur

AKP politikaları kadınları öldürüyor

Kadın katillerinin ortak bir noktası var. O da şiddetin taşıyıcısı olan erkeklik ideolojisini besleyen, kadına ve çocuğa yönelik şiddetle mücadeleyi devlet politikası olarak ‘benimsememe’ inadında olan sistemden cesaret almaları. En son yazacağımı başta yazmak istiyorum, AKP’nin kadın politikaları kadınları öldürüyor.

Önümüzdeki tabloya karşı sakin kalabilmek mümkün değil. Bu vahşete, bu acımasızlığa çocuklarının gözü önünde boğazları kesilen kadınların feryatlarına alışmamızı bekliyorlar, alışmayacağız. “Alışmak mümkün mü?” der gibi olduğunuzu duyuyorum. Alışmamızı ve erkek şiddetinin memlekette sıradanlaşmasını isteyenler olduğunu biliyoruz. Kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin artmasında, politikacılardan gelen, buram buram ayrımcılık kokan beyanatların etkisi olduğundan da şüphe yok.

Unutmayalım diye ara sıra hatırlatmanın iyi olacağını düşünüyorum:

“Kadın isyankâr olmamalı, sesini yükseltmemeli, her fırsatta karakola koşmamalı”,

“Kadın ve çocukların sahibi sizsiniz, onlara dilediğinizi yapabilirsiniz”, “Kadın erkek eşitliğine inanmıyorum”,

“Kadın mahallenin namusudur”,

“Kadına şiddet abartılıyor”,

“Kadın herkesin ortasında kahkaha atmayacak”.

Devleti yönetenlerin, bu ve bunun gibi pek çok söylemi var ve bu söylemlerin kadına yönelik şiddeti kışkırttığı aşikâr. Her biri ayrımcılık ve psikolojik şiddet örneği olan, kadına yönelik fiziksel ve cinsel saldırıları arttıran bu söylemlere karşı hangi dönem olursa olsun Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı tarafından bir karşı duruş sergilenmedi. Bakanlığın adında bile ‘kadın’ kelimesine tahammül edemeyenler nedeniyle uzun yıllardır kadınlar erkek katliamları sonucu gidiyorlar bu hayattan.

Kadın katliamlarındaki cinsiyetçi, muhafazakâr, dinci propagandaların büyük katkılarını görmezden gelenler; kadınların sönen hayatlarına karşı olan sorumluluklarınızın farkında mısınız?

Hepiniz sorumlusunuz.

İstanbul Sözleşmesi’ni ısrarla uygulamayarak sorumlusunuz.

Şiddeti önleme hususuna kafa yormadığınız için sorumlusunuz.

Etkin ve etkili cezalandırma sistemini oturtmadığınız için sorumlusunuz.

Kadını, şiddete maruz bırakan erkek ile uzun bir uzlaştırma sürecine soktuğunuz için sorumlusunuz.

6284’e yönelik yapılan tüm yalan haberlere, kanunu şeytanlaştıranlara cesaret verdiğiniz için sorumlusunuz.

Sudan bahanelerle sanıkların cezalarını kuşa döndürdüğünüz için sorumlusunuz.

“Kadına yönelik şiddetin araştırılması önergesi MHP ve AKP oylarıyla reddedildi!” diye manşete takılıyorum. Gerekçesini okumak bile istemiyorum. Zaten gerekçesi ne olabilir ki?