Evet Başakşehir’in toplumsallaşması, AKP’nin tribün siyasetinde üstünlük sağlaması için çok önemli. Erdoğan’ın önce AKP’li gençlerden Başakşehir tribünlerini doldurmasını istemesi, sonra da partinin gençlik kongresinde, “gençler ölmeye hazır mıyız?” demesi birbirinden bağımsız değildir

AKP rejimi ve Başakşehir

Caner Özdemir - Psikolog

Futbol, siyasetin en önemli toplum mühendisliklerinden biridir. Bu yolla birçok rejim, çeşitli toplumsal kontrol egzersizi uygularken, bizler de 80 darbesi sonrası ve AKP rejiminde, futbolun siyaset eliyle kurgulanışına şahit olduk. Futbol siyasetin belkemiğidir. Özellikle devletin ideolojisi ve onun temsilleri, futbolla toplumsallaşma imkânına sahiptir. Bu konuda milli takım daha çok göze çarpsa da kulüpler de bir parçasıdır. Bu yüzden yansıtıldığı gibi siyaset sadece onun (bakanlıklar, meclis, partiler gibi…) aygıtlarıyla yürümez.

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu açıklamaları, bunu çok iyi ifade ediyor; “Biz Başakşehir’in tıpkı futbolda olduğu gibi siyaset liginde de şampiyonluğa oynamasını bekliyoruz. Stadının tribünlerini doldurmadığınız sürece soru işaretim devam eder. Bu alanlarda olmadığımız sürece siyasette de zayıfsınız. Bunları halletmek lazım.”

Erdoğan bu açıklamasında, tribünlerin siyasal bir alan olduğuna işaret ediyor. AKP rejimi için Başakşehir’in ne kadar kritik olduğuna dikkat çekiyor. Çünkü ülkenin cumhuriyet ve laiklik birikiminin saldırıya uğradığı bir dönemde ‘’Gezi Direnişi’’ futbolun toplum mühendisliği bakımından, bir kırılma yarattı. Üç büyük İstanbul kulübünün taraftarları, AKP’ye karşı muhalif bir tutum aldı ve statlarda bir “tepki üretimi” yapıldı. Böylece Erdoğan tribünlerde yenilgi aldı. Aynı zamanda, ‘’Her yer Taksim her yer direniş” sloganının tüm ülkeye yayılmasını sağlandı. Bu durum iktidar açısından Başakşehir kulübünün, önemini daha da arttırdı.

Bunu önemi iki başlıkta net biçimde görebiliyoruz;

1. Rıza üretimi ve kitleselleşme:
Futbol toplumsal bir örgütlenme olduğu için siyasal hamleleri kitleselleştirme aracı olarak kullanıldı. Burada sadece tribünler ya da futbolcular değil, medyanın büyük bölümü yandaş olduğu için yorumcuları da aracı oldu. Özellikle sınır ötesi operasyonlarda, toplumda dini ve duygusal bir hassasiyet oluşturup, AKP-MHP lehine bir siyasal iklim yaratılmasında başarılı olundu. Aynı zamanda, Başakşehir taraftarının ‘Evet’ ve ‘başkomutan’ pankartı açması ve Emre Belözoğlu’nun “Rabia İşareti” yapması “toplumsal rıza”yı sağlama amacı taşımaktaydı.

2. Rant faktörü:
Futbol endüstriyel bir oyun olduğundan, AKP’nin en fazla rant elde ettiği inşaat sektörü, ultra lüks statlar yaparak burada da kazanç sağladı. Kulüpleri yöneten iş adamı yöneticiler de ticari faaliyetlerinin zarar görmemesi için sessizliğe büründü. Özellikle tribünlerden açılan, 1923 karşıtı pankartlara sessiz kalmaları bunu ispatladı. Örneğin, Başakşehir tribünlerinde Çanakkale Zaferi Atatürk’süz anıldı. Sosyal medyada, halkın gösterdiği tepkiye rağmen, hiçbir kulüp yöneticisi bunu kınamadı. Çünkü rant, futbolu yöneten idareciler ile AKP’yi birbirine bağımlı kılıyor.

Başakşehir’in bugünkü önemi
Aslında AKP, Başakşehir kulübü ile Livorno-İtalyan Komünist Partisi ilişkisine benzer bir ilişki yaratmak istiyordu. Ancak bu imkânsızdı. Çünkü, İtalyan Komünist Partisi-Livorno ilişkisi değerler üzerine kuruludur. İşçi sınıfına dayanan bir tabanı vardır. AKP-Başakşehir ilişkisi ise bir rant ilişkisidir. Ve bu rant ilişkisinde, Başakşehir’in şampiyonluğu AKP’nin önemli ihtiyaçlarına cevap veriyor.

Bunları sıralayacak olursak;
1. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde, futbolun sempatisinden yararlanılacak,

2. AKP gençlik tabanının daha fazla ilgisini çekecek (Erdoğan boş tribünlere bu yüzden yakındı) ve diğer statlardaki muhalif seslere bu gençlerin cevap vermesi sağlanacak,

3. AKP’nin muhtemel İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Göksel Gümüşdağ için başarı hikâyesi olacak,

4. Daha fazla sponsor, para ve rant…

Başakşehir toplumsallaşabilir mi?
Başakşehir şampiyon olsun ya da olmasın, Erdoğan’ın boş tribünlerden şikâyet etmesi, bu kulübün hâlâ toplumsallaşmadığını gösteriyor. Bunun da bazı sebepleri var; ülkemizde birkaç istisna dışında İngiltere’deki gibi gelişmiş bir semt-kulüp ilişkisinin yokluğu, atadan-deden bağların olmaması ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kulübü iken, halkın vergilerinin bu kulübe aktarılmasının yarattığı anti-sempati, önemli faktörler... Bu yüzden sadece Başakşehir’de oturmak ve ya AKP’nin %40’ın üstünde oy alması, bu takımı toplumsallaştırmıyor.

Evet Başakşehir’in toplumsallaşması, AKP’nin tribün siyasetinde üstünlük sağlaması için çok önemli. Erdoğan’ın önce AKP’li gençlerden Başakşehir tribünlerini doldurmasını istemesi, sonra da partinin gençlik kongresinde, “gençler ölmeye hazır mıyız?” demesi birbirinden bağımsız değildir. Çünkü şiddet ve kaostan beslenen AKP için tribünler, fitilin en kolay yakılacağı siyasal bir alandır.

Ama başaramayacaklar…