AKP’deki çözülme sürerken DEVA Partisi Lideri Ali Babacan ve Demokrat Parti Lideri Gültekin Uysal, son dönemlerde merkez sağ siyasetteki etkisini artırdı. İki lider, AKP sonrasında merkez sağın ana aktörü olmaya aday.

AKP sonrasına sağdan hamle

POLİTİKA SERVİSİ

AKP ve Erdoğan sonrası için merkez sağ siyasetinde birçok isim öne çıkmak için birbiriyle yarışıyor. MHP’den ayrılan Meral Akşener’in kurduğu İYİ Parti, yüzde 15 civarı bir oy oranına otururken merkez sağ kulvarını tamamen domine edemedi. CHP ile birlikte İYİ Parti’nin tavan oy limitlerine oturduğu görülüyor. AKP’den çözülen seçmeni kazanmak için ise DEVA, Gelecek ve Demokrat Parti’nin merkez sağda konumlanmaya çalışarak hamle yapması dikkat çekiyor. Bu alanda iki ismin öne çıktığını söylemek mümkün: DEVA Partisi Lideri Ali Babacan ve Demokrat Parti Lideri Gültekin Uysal. İki lider, hem liberal ve merkez siyasette konum almaya çalışmasıyla hem de cemaatlerle kurdukları ilişkide dikkat çekiyor.

AKP’den ayrılmasının ardından bir süre sessiz kalan, 9 Mart 2020’de de DEVA Partisi’ni kurarak muhalefette konumlanan Ali Babacan’ın son dönemlerde kamuoyu anketlerinde yükseliş trendinde olması dikkat çekiyor. Eski Cumhurbaşkanı ve AKP kurucusu Abdullah Gül ve ekibi tarafından da desteklenen Babacan, eleştirilerini ekonomi konusunda yoğunlaştırdı. Ekonomi kurmaylarının da sık sık ön plana çıktığı DEVA’da Babacan, eski lideri Erdoğan ile polemiğe girmekten kaçınmıyor, sık sık ekonomi bakanlığı yaptığı dönemlere atıfta bulunuyor.

KARŞILIK BULUYOR

Babacan’ın kampanyalarında genç ve dinamik bir görüntü çizdiği, gençleri kazanmaya yönelik söylem inşa etmeye çalıştığı gözleniyor. Türkiye’nin neoliberal sisteme tam manasıyla entegre olmasının önünü açan Kemal Derviş programının da savunucusu olan Babacan, ekonomik krize dair ise “Hukuk, demokrasi, adalet konularıyla beraber ekonominin eş zamanlı iyileşmesi ülkeyi kanatlandırıp uçurur” cümlesini kuruyor.

Babacan’ın bu çizgisinin muhafazakâr seçmende son dönemlerde karşılık bulduğunu söylemek mümkün. Ülkeyi her alanda krize sokan AKP’den kopan seçmenin DEVA’ya doğru yüzünü çevirdiğini birçok kamuoyu araştırmacısı vurguluyor. Bu seçmenin DEVA’da sabit kalıp kalmayacağı ise şu anda belirsiz. Babacan’ın öte yandan Kürt seçmen nezdinde de liberal bir söylem tutturmaya çalıştığı, bu şekilde Kürt seçmenin oylarına da oynadığı ortada. DEVA Lideri ayrıca cemaatler ve tarikatlara da her fırsatta göz kırpıyor. Babacan’ın konuyla ilgili “Cemaat ve tarikatlar yüzlerce yıllık geleneğimiz” açıklaması hafızalarda.

Babacan dışında merkez sağda geleceğin önemli profillerinden birisi olmaya aday isim de Demokrat Parti Lideri Gültekin Uysal. Altı partinin “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” çalışmaları sırasında kamuoyunda daha fazla görünür olan 46 yaşındaki Uysal’ın ismi Cumhurbaşkanlığı adaylığı için de nadir de olsa dillendirildi. Millet İttifakı’nın içinde olan Uysal’ın son dönemlerde kamuoyunda adı daha sık duyulan eski Başbakan Tansu Çiller ile girdiği polemik de hafızlarda. Uysal, Çiller’in Demokrat Parti’yi istediğine dair iddialarına sert bir yanıt vererek, "Bizim o kapılarımız sonuna kadar kapalı. Demokrat Parti, marabasıyla satılık köy falan değil. Bu tür ahbap-çavuş ilişkisiyle biz görev almadık, seçilmedik. Partilerin yönetim değişikliğinin usulü kongrelerdir. 20 yıldır bıktık bu teranelerden” demişti. Uysal’ın hamlelerinin de AKP sonrasında ne CHP’ye ne İYİ Parti’ye gitmesi düşünülmeyen seçmeni kazanmaya yönelik olduğu görülüyor.

NURCULARDAN DESTEK

Uysal’ın ayrıca AKP’ye muhalif bir pozisyon alan Nurcuların de gözdesi olduğu söylenebilir. Demokrat Parti’nin önceki günkü kongresinin, Nurcuların yönetimindeki Yeni Asya’da “Demokrasi, adalet ve hürriyet uyanıyor” şeklinde manşetten verilmesi, Nurcu kitlenin Uysal’a yönelik yaklaşımını ortaya koydu. Erdoğan sonrası için şimdiden pozisyon almaya başlayan bir diğer cemaat Süleymancıların da Uysal’a yönelik bir ilgisi olduğu konuşuluyor. AKP’ye mesafeli oldukları bilinen Süleymancıların, 16 Nisan 2017’deki anayasa değişikliği referandumunda “gizli hayırcı” oldukları öne sürülmüştü.

Öte yandan Uysal, AKP ve Erdoğan’a yönelik sert eleştiri yöneltmekten kaçınmayan liderlerden birisi. AKP döneminden sonra devr-i sabık yaratılıp yaratılmayacağı konusunda CHP, İYİ Parti, DEVA, Gelecek gibi partiler net bir tavır almazken, Uysal “Anadolu'nun Moğol istilasından bu yana gördüğü en büyük yağma ve kravatlı soygun hareketiyle ilgili devr-i sabık yaratacağız. Bu 19 yıl içinde siyasi sorumluluğu olan herkes millet, tarih ve hukuk önünde hesap vermeli” açıklamasıyla dikkat çekmişti.

Babacan ve Uysal, hem AKP’ye yönelik eleştirileriyle hem de AKP’den çözülen, ancak hangi partiye gideceğine karar vermeyen seçmene yönelik hamleleriyle merkez sağ siyasetinin geleceğini şekillendirmeye aday iki isim.