AKP Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin gündeme getirdiği 'aile düzenlemesi' hakkında "Cumhuriyet bayramından bir gün önce sayın Cumhurbaşkanımız tarafından Türkiye vizyonu konulu konuşma yapılacaktır," dedi.

AKP Sözcüsü Çelik: Cumhurbaşkanımız, Cumhuriyet bayramından bir gün önce konuşacak

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin Merkez Karar Yönetim Kurulu sonrasında açıklamalarda bulundu.

Amasra'daki maden faciasıyla ilgili "Her türlü araştırma yapılacaktır. Çip sisteminin olduğu şeklindeki değerlendirmelerle birlikte bu acı olay nasıl meydana geldi? Her boyutuyla değerlendirilerek bütün boyutlarıyla açığa çıkarılacak kamuoyuyla şeffaf bir şekilde ortaya çıkarılacaktır. Parti olarak bütün süreci hassasiyetle takip edeceğiz," diyen Çelik, "Sayın Cumhurbaşkanımız ilk andan itibaren süreci takip etti," ifadelerini kullandı.

Çelik, "Gündemde anayasa ile ilgili konular var. CHP tarafından gündeme getirilen bir öneri var," dedi ve şöyle devame etti:

"Biz bunun anayasa değişikliği olduğunu belirtip, aile düzenlemesini kapsaması gerektiğini belirttik. Cumhuriyet bayramından bir gün önce sayın Cumhurbaşkanımız tarafından Türkiye vizyonu konulu konuşma yapılacaktır.

NATO AÇIKLAMASI

Terörle mücadelede yürüttüğümüz çalışmalarının dünya tarafından nasıl takip edildiğini görüyoruz. Bütün bunlar hukuk içerisinde sürüyor. Kara propaganda faaliyetlerinin ehemmiyeti ve temeli yok. NATO ülkesi olarak egemen bir devlet olarak toprakları koruma konusunda kararlılığımızı sürdürdüğümüz gibi aynı zamanda Avrupa ve NATO'nun ortak güvenliğinin merkezini teşkil ettiğini hiç kimsenin unutmaması gerekiyor.

Bu eleştiriyi getiren ülkelerin kendi milli güvenliği açısından da sakıncalı yaklaşımdır. TBMM'de bu tip mücadeleler için verilen tezkerelere hayır oyu veren partilerin terör konusunda ya ilkesiz ya bilgisiz şekilde davrandığı, Türkiye Cumhuriyeti'nin mücadele ettiği kesimlerden, odaklardan yana tutum ortaya konduğu çeşitli vesilelerle görüldü.

Türkiye açısından terörle mücadele bir tercih değil zorunluluktur. Müttefiklerimizin çeşitli konularda bu meseleyle ilgili olarak yayınladıkları rapor ve açıklamalarda çifte standart ya da ilkesiz tutum sergilemesi devam ediyor. ABD Ekim 2019'dan bu yana ulusal acil durum başlığı ile raporlar yayınlanıyor. En son bir raporda Barış Pınarı ve diğer harekatlarımıza dönük olarak temelsiz, mesnetsiz, haksız hukuksuz çalışmalar olduğunu görüyoruz. ABD'den böyle bir rapor nasıl çıkabiliyor, ayrıca değerlendirilmesi gerekir.

Türkiye'nin PYD/YPG'ye karşı yürüttüğü mücadelenin ABD'nin DAEŞ'e karşı yürüttüğü mücadeleyi zaafa uğrattığı gibi ifadeler var. Kendisine dayanak aldığı yerin PYD/YPG terör örgütü olması son derece vahimdir. O zaman dünyada kime karşı terörle mücadelen bahsedeceksiniz. Başkaları da DEAŞ'ı kullanmaya kalkarsa o zaman ABD'nin ilkeli ve kararlı tutumdan bahsedebilir mi? ABD'nin taahhüdüne bağlı olması gerekir. Orada terörle mücadele konusundaki açıklamalarının, hükümlerinin yerine getirilmesi gerekir.

Şunu hiç kimse aklından çıkarmamalıdır, Türkiye'nin sınırlarına, insanımıza, devletimize herhangi tehdit gördüğümüzde bedeli ne olursa olsun sonu nereye giderse gitsin bunu yok etmeye, gereken cevabı vermeye kararlıyız. Şimdiye kadar verdik, bundan sonra da vereceğiz. Türkiye'nin ulusal güvenliği konusunda şaka yapmadığını, hiç kimsenin icazetini duymaya ihtiyacı olmadığını, kim ne derse desin ulusal güvenliğin yerine getirme noktasında açık ve net tutumda olduğunu görülmüştür.

Madem bu raporlar vasıtasıyla terör örgütlerine destek veriliyorsa, bunu müttefiklerimiz yapıyorsa Türkiye'nin kendi bildiğini yapmaktan, terör örgütlerinin bulundukları her yerde darmadağın etmekten başka yapacağı şey yoktur. Herhangi mütecaviz yaklaşıma izin vermeyeceğimizi bir kere daha ortaya koymuş oluyoruz.

Aynı anda birçok cephede bu harekatı gerçekleştiren Türk Silahlı Kuvvetlerimizi tebrik ediyoruz. Yurt içinde jandarma, Milli İstihbarat Teşkilatımızı, Sahil Güvenliğimizi tehdit ediyoruz. Adı bilinen bilinmeyen herkese saygılarımızı, desteklerimizi ifade ediyoruz.

DOĞALGAZ MERKEZİ

2 hafta içerisinde en önemli gündem maddelerinden bir tanesi Cumhurbaşkanımızın Kazakistan ziyaretiyle ortaya çıkmıştır. Kazakistan'la Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği toplantısı yapıldı. Orada da görüldüğü gibi Afganistan meselesinden diğer meselelere kadar Cumhurbaşkanımızın da net şekilde ortaya koyduğu gibi en kapsamlı barış perspektifine sahip olan ülke Türkiye'dir.

Azerbaycan Devlet Başkanı sayın Aliyev'in ve Azerbaycanlı kardeşlerimizin desteği ile yürütülen Ermenistan'la görüşmeler Türkiye'nin bölge barışına katkı sunmak için ilkeli ajandayı ortaya koyması bakımdan önemlidir. Putin'in Türkiye'nin gaz merkezi olması şeklindeki yaklaşımı dikkat çekti. Cumhurbaşkanımızın bununla ilgili bakanlıklar görüşsün, adımızı atalım dedi.

Tahıl krizi nasıl tahıl koridoruyla aşılmışsa, insanların sıkıntıya düşmemesi için Türkiye bir enerji üssü olarak üzerine düşeni yapmaya hazır olduğunu ifade etti. Asya'daki başka aktörler de Türkiye'nin güvenilir bir ortak olduğunun altını çizerek Türkiye'nin gaz dağıtım merkezi, enerji üssü olması konusunda en güvenli ve verimli, mekan ve ülke olduğu konusunda herkes hemfikir.

Önümüzde Türkiye'nin merkezde olduğu Cumhurbaşkanımızın yürüttüğü inisiyatif vasıtasıyla gaz koridoru sözkonusu olabilecektir. Herkesi sağduyulu şekilde yaklaşmasını ve Türkiye'ye destek olmasını davet ediyoruz.

Filistin'de uzlaşı konferansının başarıya ulaşmasını, alınan kararların uygulanmasını, etkili şekilde hayata geçirilmesini destekliyoruz. Bu arada teşkilat başkanlığımız şehir buluşmaları, 'İlk oyum Erdoğan'a, ilk oyum AK Parti'ye' toplantılarını sürdürüyor. Bütün arkadaşlarımız bu buluşmalara yoğun şekilde katılıyor.

Vatandaşlarımızı dinlemek, onlara mesajımızı ulaştırmak, üzerinde çalışmak üzere kıymetli sonuçlar doğuruyor. Çalışmalarımız aynı şekilde devam edecek."

SORU-CEVAP

(Kılıçdaroğlu'nun ABD ziyareti) Daha önce ABD ziyaretleriyle ilgili 'Kimin nereye gittiği bizi ilgilendirmez' demiştim. Fakat konu bizden çıktı, kendisini ziyaret edenler son derece manasız ve başarısız ziyaret olarak değerlendirdiler. İktidarı eleştirirken demokrasi ve şeffaflık kavramları kullananların kendi yönetimlerinde otokrat yaklaşım sergilediklerini sıkça görürüz. Bu kadar şeffaflık diyen birisi geziye katılanları atlatarak 8 saat ortadan kayboldu.

Şimdiye kadar bir açıklama yapılmadı. Bu kadar büyük gezi yapacağım, kanaat önderleriyle buluşacağım dediğiniz gezinin mutad ziyaretler dışında tek konuşulan maddesi genel başkanın kendi ekibinden, oraya giden gazetecilerden de haberiz şekilde 8 saat kaybolması oldu. Dolayısıyla enteresan şeffaf gezi olmuş. Şöyle bir cümle CHP tarafından söylenmişti; CHP adayı olacak kişinin kapasitesine bakılmaz, uluslararası aktörlerin kimi işaret ettiğine bakılır diye bir cümle. Bunu hangi CHP'li büyükşehir belediye başkanı söylemiştir? Bir yandan ABD otoritelerinden 'biz Türkiye'deki muhalefeti destekleyeceğiz' diye söylemişken, kendiniz Cumhurbaşkanı adayı olmak istediğinizi her yere hissettirirken, bunun vatandaşa izah edilmesi gerektiğini ifade ettim. Tam tersinin olduğunu görüyorum. 8 saat kaybolmalar, benzeri yaklaşımlarla oraya gidenlerin, destekleyenlerin bile son derece başarısız bulduğu gezi olarak gündeme geldi.

CHP köklü siyasi parti, böyle partinin genel başkanının gezisinin düşük profilli, etkisiz, negatif tartışma yaratacak planlanması ayrı konudur. Müthiş bir siyasi hazırlıksızlık olduğu. Topluma doğru mesaj konusunda sınıfta kaldığı görülmüştür. En masum yaklaşanlar bile, şöyle deniyor; bu gezinin amacı neydi?

Kimin ne yaptığı bizi ilgilendirmez, bu kadar gündem olunca bu siyasetin gündemidir. Bir siyasi parti genel başkanının 8 saat kaybolması başka tartışmaları gündeme getirmiştir. O tartışmaları takip ediyoruz.

(Anayasa gündemi) Anayasa son şekli verildikten sonra ortaya koyulacak. Burada AK Parti tarafından büyük mücadele verilerek çözülmüş meselenin ardından bir teklif getirdi CHP. Türkiye'de o zamanlar yargı, askeri vesayeti kışkırtmak için ne tür siyasi girişimler, provokasyonlar yapıldığını hepimiz canlı yaşadık. Bunlardan sonuç alamayanlar AYM'ye götürerek ya da başka şekilde engellemeye çalıştılar.

Sayın Kılıçdaroğlu geçmişte yapılanı düzelteceğiz diyor, burada bir soru var, o süreçlerde sizin ortaya koyduğunuz tavırlar, bir nesil, iki nesil kadınlar geleceğini kaybettiler. Helalleştim diye kapatırsanız samimiyet ve cari açık ortaya çıkar. Kayıp yılları nasıl vereceksiniz?