MYK ve MKYK toplantılarının ardından konuşan AKP Sözcüsü Çelik, “AB, Türkiye’ye karşı yaptırım dilini kullanmaktan vazgeçmeli, sağduyulu davranmalıdır” dedi.

AKP Sözcüsü Çelik’ten Avrupa Birliği’ne yaptırım tepkisi

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin MYK ve MKYK toplantılarının ardından açıklama yaptı. Açıklamasında, Avrupa Birliği’nin (AB) Türkiye’ye yaptırım açıklamalarına ilişkin de konuşan Çelik, “AB, Türkiye’ye karşı yaptırım dilini kullanmaktan vazgeçmeli, sağduyulu davranmalıdır” dedi.

Fransa Meclisi’nde, 'Dağlık Karabağ Cumhuriyeti'nin tanınması kararını da eleştiren Çelik, “Fransa duruyor, Karabağ'ın bağımsızlığını tanıyor. Yukarı Karabağ Cumhuriyetini tanımak demek oradaki işgale onay vermek demektir” diye konuştu.

Çelik’in açıklamalarından satır başları şöyle:

"AK Parti çalışanlarına ücret ödeyemiyor gibi haberler bizi çok şaşırttı. Kirası ödenmemiş il ya da ilçe binası ile bir durum söz konusu değildir. Hiçbir arkadaşımızın maaşının ödenmemesi gibi bir durum söz konusu değildir.

Dağlık Karabağ'da Rusya ile Ortak Merkezin oluşturulmasıyla ilgili çalışmalar sürdürülüyor. TSK yakında bu merkezde ateşkesi gözlemlemekle ilgili faaliyetlere başlayacak.

Fransa duruyor Karabağ'ın bağımsızlığını tanıyor. Yukarı Karabağ Cumhuriyetini tanımak demek oradaki işgale onay vermek demektir. BM kararlarına da aykırı bir durumdur... Fransa'nın aldığı karar sembolik gibi bir karar olsa da provakatif bir karardır. Tek bir temeli var Türkiye'ye karşı blok oluşturmak. Suriye ve Doğu Akdeniz'de bunu yapıyor. Fransa açısından Türkiye karşıtlığı doğru bir politika değil.

'TÜRKİYE OLMADAN AVRUPA'NIN GÜVENLİĞİ OLMAZ'

Benzer bir konu maalesef Yunanistan tarafından gündeme getiriliyor. Tam AB zirvesi öncesi Türkiye karşıtı son derece provakatif açıklamalar yapıyorlar... Yunanistan 9 Ekim'den beri NATO makamlarınca düzenlenen hiçbir toplantıya katılmıyor. AB tarihinde en vahim konu Türkiye'ye karşı yaptırım konusu. Türkiye olmadan Avrupa'nın güvenliği olmaz. Türkiye bu kadar mülteciyi misafir ederek Avrupa demokrasilerini kurtarmıştır.

Müzakere masasına oturulursa kazan kazan temelinde Türk diplomatlarının kabiliyetlerini göstereceği siyasi irade Türkiye'de mevcuttur. Ama masaya oturmaktan kaçan sürekli şantaj siyaseti uygulayan Yunanistan'dır. Türkiye olmadan AB'nin güveni olmaz, sadece mülteci meselesinde bile Türkiye bu kadar mülteciyi misafir ederek, Avrupa demokrasisini kurtarmıştır. Türkiye tabi ki bunu mazlum mültecileri kurtarmak için yapıyor. Mülteci meselesi çıktıktan sonra faşist partiler 2. parti haline geldiler. Eğer Türkiye bu insanı vicdani ölümden kaçan mazlumlara kol açmasaydı aynı kavimler göçü gibi Avrupa'nın jeopolitik haritasının altüst olduğu bir durumla karşılaşacaktır. Hatta bugün liderlerin çoğu başta olamayacaktı. Faşistler yönetimi ele geçirecekti. Buna karşı Türkiye'ye yaptırım dili kullanmak gerçekten bir akıl tutulmasıdır. Avrupa köprü kurmalı, duvar örmemelidir.

Türkiye'ye karşı yaptırım uyguladığınızda, güvenlik meselesini nasıl yöneteceksiniz? Doğu Akdeniz meselelerini nasıl yöneteceksiniz? AB, sağ duyulu davranmalıdır. Yapmaması gereken tek şey yaptırım dili kullanmaktır. Yaptırım dilinin çıkması, AB'nin faşistler karşısında, ırkçılar karşısında, neo-naziler karşısında yenilmesi demektir. Avrupa Birliği açısından ilk 5 mesele olarak hangi meseleleri sayarsanız, Türkiye olmadan Avrupa Birliği'nin bunu yönetmesi mümkün değil. AB sağduyulu davranmalı. Sağduyulu davranırken de Türkiye ile diplomatik mekanizmaları çalıştırmalı.

KILIÇDAROĞLU'NA 'BEŞİNCİ KOL' YANITI

Kılıçdaroğlu'nun sözlerini inanılmaz yadırgıyorum... Kendi devletini başka devletlerin tezleriyle suçlayan bir muhalefet anlayışıyla karşı karşıyayız. Beşinci kol faaliyetidir bu."

‘REFORM GÜNDEMİYLE İLGİLİ ÇALIŞMALARIMIZI SÜRDÜRÜYORUZ’

Reform gündemiyle ilgili çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İş dünyası örgütleriyle, STK'larla bir araya gelindi... 'Güven veren erişilebilir adalet' mottosuyla hareket ediyoruz... İnsan hakları ile ilgili yeni yaklaşımlar ortaya çıkıyor. Devletin, siyasetin meşruiyeti açısından bu önümüzde bir vecibe olarak duruyor. Çalışmalar sonrasında Cumurbaşkanımız gerekli açıklamaları yapacak.

FRANSA'NIN KARABAĞ KARARI

Fransa duruyor, Karabağ'ın bağımsızlığını tanıyor. Yukarı Karabağ Cumhuriyetini tanımak demek oradaki işgale onay vermek demektir. BM kararlarına da aykırı bir durumdur. Fransa'yla son zamanlarda dünya barışı konularında en anormal davranışları onlardan görüyoruz. Şimdiye kadar Fransa'nın buraların Azerbaycan toprağı olduğuna dair bir beyanı olduğunu duymadık. Tamamen dar bir çevreye şirin gözükme kaygısıyla yapılmış bir davranıştır. Burada Ermenistan tarafının da şunu değerlendirmesi gerekiyor. Fransa benzeri ülkelerin attığı adımlar Ermenistan aleyhine atılmış adımlar değildir. Fransa gibi ülkeler rehin politikası izliyor. Fransa'nın aldığı karar sembolik gibi bir karar olsa da provakatif bir karardır. Zaman zaman yapılan görüşmelerde görüyorsunuz ki Macron'un tek bir hedefi var. Türkiye'ye karşı kışkırtıyor, birlikte hareket etmek istiyor. Dar bir yaklaşımlar hareket ediyorlar. Bu yaklaşımdan vazgeçmesi Türkiye ile saygı çerçevesinde bir yaklaşımla hareket etmesi gerekiyor.

ERDOĞAN, AZERBAYCAN'A GİDECEK

Siyasi gündemi yakından takip ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız çarşamba günü Azerbaycan'a ziyaret gerçekleştirecekler. 9-10 Aralık'ta Bakü'yü ziyareti Azerbaycan Türk'ü kardeşlerimizle buluşmamız son derece önemlidir. 9 Kasım'da anlaşma sonrası Ermenistan çekilmesi için anlaşma sağlanmıştı. 1 Aralık'ta bu sona erdi. Ele geçirilen topraklar Azerbaycan toprakları, BM'ye göre de öyle Ermenistan 30 yıl boyunca burayı işgal etmiştir.

Üçlü mutabakat uyarınca, ateşkesi kontrol etmek üzere orada Rusya ve Türkiye tarafından ortak merkez oluşturulacak. Bu ortak merkezin oluşturulmasıyla ilgili çalışmalar sürdürülüyor. TSK personeline ilişkin hazırlıklar tamamlandı."