Hükümet kendi döneminde çıkardığı Tarım Kanunu’na uysaydı, zarar eden çiftçiye fark ödemesi yapılacak, zararı telafi edilecek, salgın hastalık dönemlerinde ilave tedbirler alınacaktı. Aynı kanuna göre çiftçiye verilen destek GSMH’nin yüzde 1’inden az olamazdı. Çiftçiye bu yıl 17 milyar daha ödenmesi, gelecek yılın ödemelerinin de en az 2 katına çıkarılması gerekiyordu.

AKP Tarım Kanunu’na uymuyor

Ozan GÜNDOĞDU

Ülkede tarımın sorunları iktidar medyası tarafından görmezden gelinse de, kriz artık saklanabilecek boyutların ötesine geçti. 2000 yılında belde ve köylerde yaşayan nüfus 23,8 milyonken, bu sayı 2012’deki Büyükşehir Kanu’nu çıkarıldığı sırada 17,2 milyona kadar geriledi. Üstelik aynı dönemde ülke nüfusu 67,8 milyondan 75,6 milyona yükselmişti. Büyükşehir Kanunu’nun çıkmasıyla beraber daha önce köy olan bazı yerleşim yerleri mahalle olunca bu yerler kâğıt üzerinde kente bağlanmış oldu. Böylece köy nüfusu 2013’te bir anda 6,6 milyona geriledi. Ancak kente göç durmuş değil. Ülke nüfusunun 6,5 milyon arttığı 2013-2019 arasındaki 6 yılda köy nüfusu 6,6 milyondan 6 milyona geriledi. Artık kimse köyde yaşayıp tarımsal üretimin içinde olmak istemiyor. Kalanların yaş ortalamasının ise giderek arttığı biliniyor. Birçok köyde 50 yaşın altında kimse kalmamış durumda. Krize karşı önlem alınmazsa yakın vadede tarım sektöründe ani duruş riski kapıda belirmiş halde.

Öte yandan hükümetin önünü kesen bir yasal mevzuat olmadığı gibi uygulaması gereken üstelik AKP döneminde çıkarılan bir kanun var; 2006 yılında çıkarılan 5488 Sayılı Tarım Kanunu… Peki bu kanun ne diyor, hükümet ne yapıyor?


MADDE 19/b: Tarımsal destekleme araçları/Fark ödemesi

“Çiftçilere üretim maliyetleri ile iç ve dış fiyatlar dikkate alınarak fark ödemesi desteği verilir. Fark ödemesi desteği öncelikle arz açığı olan ürünleri kapsar. Her yıl, fark ödemesi kapsamına alınacak ürünler ile ödeme miktarları Kurul tarafından belirlenir. Fark ödemesinden yararlanacak çiftçilerden üretim faaliyeti ve ürünlerin satışına ilişkin belgeler istenebilir.”

Avrupa Birliği’nde de uygulanan bu düzenleme 2006 yılıyla birlikte Türkiye’de de yasal nitelik kazandı. Daha önceki yıllarda tarımda dışa bağımlılığın daha az olması nedeniyle fark ödemesi uygulamasına ihtiyaç duyulmuyordu. Ancak hem dışa bağımlılığın artması hem de TL’nin özellikle son yıllarda büyük oranlı dalgalanması çiftçiyi zora sokuyor. TL değer kaybettiği için maliyetleri bir anda artan çiftçiler, mahsulünün hasadını dahi yapmaya gerek duymuyor. Normal şartlar altında kanuna göre çiftçinin hasılatının maliyetinin altında kalması durumunda çiftçiye bir fark ödemesi yapılması gerekiyor. Ancak kanunun yürürlükte olduğu 14 yılda böyle bir fark ödemesi yapılmış değil. Zarar eden çiftçi kendi kaderine terk ediliyor.

MADDE 21: Tarımsal desteklemenin finansmanı

“Tarımsal destekleme programlarının finansmanı, bütçe kaynaklarından ve dış kaynaklardan sağlanır. Bütçeden ayrılacak kaynak, gayrisafi millî hasılanın yüzde birinden az olamaz.”

Kanuna göre tarımsal destekleme için ayrılan kaynak, gayrisafi milli hasılanın (GSMH) yüzde 1’inden az olamıyor. 2021-2023 yılları arasını kapsayan ve Cumhurbaşkanlığı’nca yayımlanan Yeni Ekonomi Programı’na göre 2021 yılının GSMH beklentisi 5 trilyon 644 milyar TL. Bu hesaba göre çiftçiye verilen tarımsal desteklemenin büyüklüğünün en az 56,4 milyar TL olması gerekiyor. Buna karşılık Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin 5 Kasım’da Meclis Plan Bütçe Komisyonu’nda da kabul ettiği üzere 2021 yılında tarımsal destekleme ödemesi 23 milyar TL olarak öngörüldü. Kanuna uyulsa çiftçiye yüzde 106 daha fazla ödeme yapılması gerekiyor. Başka bir hesapla gelecek yıl çiftçiye verilen desteğin en az 23,4 milyar TL ilave destek ödemesi gerçekleştirilmeli. AKP hükümetleri boyunca kanunda öngörülen GSMH’nin yüzde 1’i büyüklüğündeki destek çiftçiye hiçbir yıl verilmedi. Yine Pakdemirli’nin ifadeleri 2020’nin Ocak-Ekim arasını kapsayan dönemde tarımsal destekleme ödemesi adı altında toplam 18,4 milyar TL destekleme ödemesi yapıldı. Halbuki ocak-eylül arasını kapsayan 9 aylık süreçte TÜİK verilerine göre GSMH, 3,54 trilyon liraya ulaştı. Kanuna uyulsaydı, çiftçiye bu sene toplam 35,4 milyar lira ödeme yapılması gerekiyordu. Bu da bugün yapılan ödemenin üzerine 17 milyar TL daha demekti.

2- MADDE 22: Salgın ve bulaşıcı hastalıklardan korunma

“Salgın ve bulaşıcı hastalıklardan korunmak, ülkeye bulaşması durumunda yayılmasını önlemek amacıyla, riskli alanlarda, Cumhurbaşkanı onayı ile tarımsal faaliyetlerle ilgili gerekli önlemler alınır.”

Kanunun 22’nci maddesine göre çiftçiyi ve onun ürününü salgın ve bulaşıcı hastalıklardan korumak adına hükümetin önlemler alması gerektiğinden bahsediliyor. Buna karşılık koronavirüs pandemisinin yaşandığı 2020’de çiftçiye pandemi nedeniyle yapılan ilave bir ödeme olmadığı gibi, Tarım Bakanlığı tebliğlerinde çiftçilerin temizliğine dikkat etmeleri yönündeki uyarılar dışında ek bir önlem de alınmış değil. Dahası pandeminin yarattığı krize ilişkin de herhangi bir tedbir uygulanmadı. Örneğin, pandeminin başlamasıyla birlikte hükümet limon ihracatını yasakladı. Böylece yurtiçinde limonda arz fazlası oluştuğu için geçen yıl çiftçideki fiyatı 4 lira olan limonun kilosu bu sene 80 kuruşa kadar düştü.

akp-tarim-kanunu-na-uymuyor-819678-1.