AKP, ücretliye refah sağlamaz

Rıfat Kırcı

Asgari ücrete yönelik tartışmalar bu yıl iktidar tarafından gelen açıklamalarla erken başladı. Seçim tartışmaları arasında artan enflasyona ve yaşam pahalılığına karşı AKP kanadı, oy kaybettiğinin bilinciyle asgari ücrete rekor zam yapılacağını duyurdu. Yandaş medya yazarları asgari ücrete yüzde 35-40 oranında zam yapılacağı yönündeki tahminlerine devam ederken Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) "Uzun vadeli ekonomik etkileri dikkate alan, dengeli bir asgari ücretin belirlenmesini bu yıl her zamankinden de önemli buluyoruz” açıklamasını yaptı. Emekçiler ise söz edilen zam oranın asgari ücretlinin yaşadığı kaybı karşılamaya yetmeyeceğini ve işverenlerin kârlarını katlarken işçiye pay vermek istemediklerini belirtti.

Patronu sevindirirler

İşçi Dayanışma Derneği Başkanı Ali Karabudak ise şu ifadeleri kullandı: “Aralık ayında başlayacak zam pazarlığı sürecine ilişkin tartışmalar şimdiden başladı. Seçmen kaybeden AKP bir şekilde yüksek zamlar yapacağını duyuruyor. Görüyoruz ki işveren de bundan rahatsız. İşveren korkmasın. AKP hiçbir dönem sermayeyi yalnız bırakmamıştır. AKP’nin sınıf tercihi belli o da patrondan yana. Şimdi sanki masada kendileri oturmuyorlar, kendileri çalıp söylemiyorlar gibi açıklamalar geliyor. Gerçek enflasyon rakamları TÜİK tarafından açıklanmıyor. Akademisyenler enflasyona yüzde 50 diyor. Durum buyken AKP’nin refah yaratmayacağını emekçiler gayet iyi biliyor. Çünkü AKP işçinin elindeki kuru ekmeği bile almak istiyor. Bunun için de emekçiler arasında bir kıpırdanma, hareketlilik var. Görüyoruz ki fabrikalarda grevler direnişler ve sokakta insanların serzenişleri var. AKP belki zam oranını yüksek tutmuş göz boyamaya çalışacak, bunu abartacak, köpürtecek, propaganda yapacak. Ama bunu yaparken de patronları elbette mutsuz etmeyecek.”

Rakamlar uyduruk

TÜMTİS Genel Başkanı Kenan Öztürk, TÜİK’in enflasyon rakamlarının gerçeği yansıtmadığını vurgulayarak şöyle konuştu: “Açıklanan enflasyon rakamlarının gerçekle yakından uzaktan ilişkisi olmadığı açık ve iktidar da bunu yaptığı açıklamalarla kabul etmiş durumda. Asgari ücret tartışmalarında da bu dile getiriliyor. Asgari ücretle çalışan milyonlarca insan açlıkla sefaletle boğuşuyor. Bu mutlaka telafi edilmeli. İşverenlerin yaptığı açıklamalarda kullandığı ‘sanayi batar’ gibi ifadeler ise gerçekçi değil. Yılsonu rakamları işverenlerin kârlarını katladığını ortaya koyuyor. Yani her dönem kârlarını artıran MESS üyeleri, bankalar, sanayi kuruluşları kârlarını katladı. Asgari ücrette, emeklilikte mağduriyeti gidereceğiz diyorlar ama net bir şey söylenmiyor. Bugünkü enflasyon baz alınarak yapılacak bir iyileştirmenin anlamı yok.”

Asgari ücretin 4 kişilik bir ailenin refah seviyesi gözetilerek belirlenmesi gerektiğini söyleyen Öztürk “Beklenti asgari ücretin sefalet ücreti olmaktan çıkarılmasıdır. TÜİK enflasyonunun 3-4 puan üzerindeki zam kabul edilemez. Bunlar uyduruk rakamlar. Gerçek enflasyon yüzde 50’den aşağı değil. Birçok uzmanın açıklaması var bu konuda. Zam da bu orana göre yapılmalı” diye konuştu.

Paylaşmak istemiyorlar

DİSK Tekstil Temsilcisi Mehmet Türkmen ise “Gerçek enflasyon rakamları ortada, yüzde 50’den aşağı değil” dedi ve ekledi “Yüzde 50’nin aşağısındaki bir zam kaybı bile karşılamaz.”

Asgari ücretin dolar karşısında tarihin en düşük seviyesinde olduğunu dile getiren Türkmen şu değerlendirmede bulundu: “Bu şu demek: Temel tüketim ihtiyaçlarına elektrik, doğalgaz hepsine zam geldi. İğneden ipliğe her şeye gelen zamları düşündüğümüzde asgari ücret yarı yarıya erimiş durumda. Bütün ücretler yarı yarıya erimiş durumda. Yüzde 50’nin altındaki zam kaybı bile karşılamıyor. Asgari ücretin iyileştirilmesi, ücretin artması için yaşadığı kayıp giderilmesi için en az yüzde 50’nin üzerinde zam yapılmalı ki kaybı giderebilsin. O yüzden yüzde 50 ve altında asgari ücrete yapılan zam zam olmayacak kaybı bile karşılamayacak. Yakın tarihin en yüksek zammı olacak dense de gerçek enflasyonu unutmamak gerekiyor.”

Türkmen işveren açıklamasına yönelik ise şunları söyledi: “Asgari ücret yine hükümetle patron arasındaki anlaşmaya bağlı. İşverenlerin yaptığı açıklamalardan da servetlerini büyütürken işçilere pay vermek istemedikleri anlaşılıyor. Kendileri salgında zenginliklerini katladı. Ancak yüzde 500’lere varan oranlarda rekor kârlar açıkladılar. Zenginleşmenin kendilerinde birikmesini istiyorlar.”