Bu aşamada ve bu şartlar altında doğru soruyu sormak gerekiyor. Herkesin aklındaki bu soru da şu: AKP 24 Haziran seçimlerinde hile yapacak mı? Evetse, bunun için hangi yöntemleri kullanacak?

AKP ve seçim güvenliği

Melih Kırlıdoğ - Prof. Dr.

24 Haziran seçimleri yaklaşırken seçim güvenliği tartışmaları yoğunlaştı. AKP’nin bu konudaki sicili tüm yurttaşları endişelendiriyor. Üstelik ülke yalan ve hilenin istisna değil kural olduğu garip bir hale büründü. En huzur verici (!) açıklama ise YSK Başkanı Şadi Güven’den geldi: “Seçim olmadan seçim güvenliğini tartışmak doğru değil!” 16 Nisan referandumunda saat 16:00’da açık kanun hükmüne rağmen mühürsüz oyları geçerli kabul eden bu zatın açıklamasıyla mesaj tüm ahali tarafından alınmış oluyor.

AKP alışılmış siyasi partilerden farklı. Seçimlerde ufak çaplı ve yöresel usulsüzlükler Türkiye’de görülmemiş şeyler değil ama 1946 seçimleri hariç şimdiye kadar ülke çapında ve sistematik boyutta seçim hileleri pek olmadı. Soğuk savaşta sokak gücü olarak kurdurulan MHP bile elli küsur senelik ömründe hiç mızıklanmadan her seçimin sonucunu kabul etti. Buna Meclis dışında kaldığı seçimler dahil. AKP ise 16 Nisan referandumuyla bu konuda çığır açtı. Bu partinin genel oyla iktidarı bırakmak diye bir kavrama sahip olmadığı açıkça görülüyor.

Gezi’den sonra AKP’nin meşruiyeti gitgide azalırken parti gitgide daha fazla yalana ve hileye başvurmak zorunda kaldı. Bu sürecin başlangıcı ve sembol olayı “Kabataş’ta üstü çıplak deri pantolonlu adamlar” oldu. Bu kadar açık bir yalanı bu kadar ısrarla savunması kendi kendini teşhir etmesi anlamında benzersiz bir örnek oluşturdu. Bu insanların dünyasında son derece meşru olan hile ve yalan böylece seçim dahil hayatın her alanını kapsadı, ülkeyi çürüttü.

Ancak ülkede yaratılan bu ortam önemli bir gelişmeye yol açtı: Belki de dünyada ilk ve tek olmak üzere Türkiye’de seçim güvenliğini tesis etmek için yurttaş girişimleri oluşturuldu. Oy ve Ötesi, Hayır ve Ötesi, Türkiye’nin Oyları ve Sensiz Olmaz gibi girişimlerle birlikte AKP haricindeki partiler ellerinden geldiğince seçim güvenliği için yurttaşları seferber etmeye çalıştılar. Bunların asıl hedeflerinin ise AKP’nin seçim hilelerini önlemek olduğu herkesin bildiği bir sır.

Bu aşamada ve bu şartlar altında doğru soruyu sormak gerekiyor. Herkesin aklındaki bu soru da şu: AKP 24 Haziran seçimlerinde hile yapacak mı? Evetse, bunun için hangi yöntemleri kullanacak?

Eğer bu parti hileye başvurursa buna katlanmak kader değil. Üstelik bunca zulme ve baskıya karşın Türkiye’de çok aktif ve etkin bir sol muhalefet var. En önemlisi de bu muhalefetin AKP’ye oy veren kitlelerin aksine daha eğitimli ve yaratıcı olması.

Seçim güvenliği oluşumları ve partilerin ilgili örgütleri herhalde bugünlerde bu konuda hummalı bir faaliyet içindedirler. Bu faaliyetlerin devam etmesi elzem. Buna ek olarak tercihan topluca tüm seçim sistemi analiz edilerek AKP’nin hile yapabileceği muğlak ve suiistimale açık noktalar ortaya çıkarılabilir. Muğlaklıklar özellikle önemli, çünkü bu konularda takdir yetkisini kullanacak kamu görevlilerinin niteliği belli. Birkaç gün önce basında Oy ve Ötesi’nin muğlaklıklar konusunda YSK’ya bir rapor sunduğu yer aldı, ancak fazla ilgilenen olmadı. Bu ilgisizlik hilenin yapılabilmesi için uygun bir ortam sağlıyor. Alternatif olarak raporun tüm diğer oluşumların ve partilerin katkılarıyla basında yer alması ve tartışılması gerekirdi.

Mühürsüz oylar meselesi, ölülerin seçmen olarak yazılması, dirilerin kütükten silinmesi, yeni seçim yasasındaki taşımalı oylar, Kürt illerindeki polis ve jandarma baskısı bugünlerde muhalif basının üzerinde durduğu konular. Seçimin birkaç gün öncesinden başlayıp seçim sırasında ve sonrasındaki itiraz sürecini de içerecek bir analiz çalışmasına hemen başlanması olası riskleri görüp önlem alma konusunda çok işe yarayacaktır. Bu anlamda bu çalışmanın bir bileşenin de ağırlıklı risk analizi olması gerekecektir.

Aslında böyle bir çalışma tam olarak bilgi işlem işkollarından biri olan sistem analistlerinin mesleklerini icra ederken yaptıklarından farklı değil. Sistem analizinin amacı bir süreç boyunca yapılan işleri ayrıntılandırarak birbirleri arasındaki ilişkileri anlamlı bir bütüne yönelik olacak şekilde düzenlemek ve en az çaba ile süreci en doğru şekilde gerçekleştirmenin yollarını arayan modeli oluşturmaktır. Bu çalışmanın sonucunda da bilgisayar programcısı modeli bilgisayar tarafından çalıştırılacak hale getiren kodları yazar. Tüm seçim sisteminde topu topu birkaç yüz parametre bulunuyor ve bunlar sistem analistlerinin her gün yaptıkları analiz çalışmalarından daha karmaşık değil. Türkiye’de böyle bir çalışmayı seve seve yapacak binlerce meslek erbabı bulunuyor. Bu kişilerden bir ekip oluşturmak da çok kolay. Böyle bir ekip her gün kullandıkları UML gibi araçları ve bu araçları kullanan bilgisayar programlarını proje dahilinde kullanabilirler. Böylece dünyada ilk ve tek olmak üzere kötü sicilli bir siyasi partinin potansiyel seçim hileleri formel yöntemlerle incelenmiş olur.


Böyle bir çalışmaya en teşne kuruluş CHP olabilir. Çünkü neredeyse bir asırlık seçim tecrübesi ve çok geniş imkânları var. Basında “Sandık Gücü” adıyla da bir seçim güvenliği ekibi kurduğu yazıldı. Diğer partilerin ve seçim güvenliği oluşumlarının da bu çalışma içinde olması çok iyi olur. Ekip biri çok ayrıntılı ve teknik, diğeri daha basit ve anlaşılır olmak üzere iki ayrı rapor hazırlayıp bunları sürekli güncellenip geliştirilecek şekilde Internet üzerinden yayınlayabilir. Raporların İngilizce versiyonları da gerekir.

Peki bu çalışma ne işe yarayacak? Cevap basit: Hemen akla gelen hileyi önleme tedbirinin ötesinde etkin bir çalışmayla potansiyel hilekârın teşhiri. Suçu önlemek için suç işlemeden önce potansiyel suçluyu teşhir etmek. Eğer suçu işlerse de bunun sonuçlarına katlanma sürecini çabuklaştırmak. Bizatihi böyle bir çalışmanın yapılması ve en geniş şekilde duyurulması seçim esnasında suça karşı hassasiyeti artıracak ve suç delillerinin kaydedilme işlemini daha etkin hale getirecektir. Bunların ilerki mahkeme süreçlerinde kullanılmasını hiç saymıyorum.

Eğer tüm bunlara rağmen AKP şeytanın bile aklına gelmeyecek yeni hilelere başvurursa yine de fena olmaz, çünkü kendini teşhirde önemli bir merhale katetmiş ve zaten yerlerde olan meşruiyetini tamamen yok etmiş olur.
Böylelikle her durumda bu kez “atı alanın Üsküdar’ı geçememesinin” şartları oluşur.

Bu yazının geniş bir versiyonu için: melihk76.wordpress.com