AKP’ye karşı olan kim varsa ya 'terörist' ya 'paralel': Soğancıdan Esad'a...

Haber Merkezi

Türkiye koronavirüs salgınıyla mücadele ederken, iktidar, muhalefetin yönettiği belediyeleri radarına almış durumda.

‘Halka yardım ulaştırma’ konusunda belediyeleri rakip olarak gören Erdoğan hükümeti, devlet gücünü kullanarak bu alanda tekel olmak istiyor. Ankara ve İstanbul büyükşehir belediyelerinin ihtiyacı olan yurttaşlara yardım götürmek için hayata geçirdiği bağış faaliyetinin, İçişleri Bakanlığı tarafından belediyelerin bağış hesaplarına bloke koyulması yoluyla engellenmesi, bu çabanın görünür olduğu olaylardan sadece biri.

Son olarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, iktidarın bu yaklaşımına tepki göstererek, “Dünyanın hiçbir ülkesinde, millete ekmek dağıtan, gıda kolisi götüren, Anayasal görevi gereği hizmet eden belediyelere ‘terör örgütü’, başkanlarına da ‘terör örgütü lideri’ muamelesi yapılmaz” dedi.

İktidar belki bu süreçte doğrudan belediyeleri “terör faaliyeti yürütmekle” suçlamadı ancak “paralel yapı hareket ediliyorlar” göndermesiyle illegalize etmeye çalıştı.

“Paralel”, “Terör” ve “terörist” kelimeleri iktidarın siyasal söyleminin son 7 yıldır ayrılmaz bir parçası haline gelmiş durumda. AKP iktidarı hukuki anlamından soyutladığı bu türden kavramları, siyasal olarak kendisine karşıt olan tüm kişi ve kurumlara yönelik bir sindirme aracı olarak kullanıyor.

GEZİ EN BÜYÜK ‘DÜŞMAN’

Erdoğan’ın hakkında en fazla saldırgan ifadeler kullandığı konuların başında Gezi Direnişi geliyor. Yıllardır Gezi hakkında sert ifadeler kullanmaktan çekinmeyen Erdoğan, son yaptığı konuşmalardan birinde, “Gezi olayları, tıpkı askeri darbeler, muhtıralar, terör örgütlerinin saldırıları, FETÖ’nün 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimleri gibi devleti, milleti hedef alan alçak bir saldırıdır” demişti.

Sık sık iktidarın “terörist” yaftasına maruz kalan muhalefet, 2017 referandumunda da bu yaftadan kurtulamadı. Sandıkta ‘evet’ çıkarmak isteyen Erdoğan, ‘hayır’ı terörizmle ilişkilendirmekte beis görmedi. Bir konuşmasında, “Bölücü terör örgütü ‘hayır’ diyor. Dolayısıyla şu anda Kandil’de olanlarla beraber hareket edenler, uzantılarıyla beraber hareket edenler ‘hayır’ diyor” ifadelerini kullandı.

YEREL SEÇİMLERDE DE AYNI SÖYLEM

Geçtiğimiz yıl ülke gündemi işgal eden yerel seçimler sürecinde de “terörist” sözcüğü iktidarın dilinden düşmedi. Yerel Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bugün İstanbul Bahçelievler’de, 23 Haziran’da yenilenecek İstanbul seçimlerine ilişkin yaptığı konuşmada, Millet İttifakı’nı terörle ilişkilendirmek istedi. Ancak Erdoğan konuşmasında bir gafa imza atarak “Terör örgütleri zihniyetinin destek verdiği Cumhur İttifakı” dedi ve istemeyerek kendi ittifakını hedef aldı. Fakat niyetinin muhalefet olduğu açıktı.

İktidar cenahında “terör” ifadesini kullanan tek isim Erdoğan değil. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ’ın yerel sürecinde yaptığı bir açıklama bunun bir örneği. Dağ, CHP'nin İzmir'deki belediye meclis üyesi aday listelerinde “terörle bağlantılı 27 kişi tespit ettiklerini” öne sürdü. AKP’li isim, listedeki 19 kişinin direkt olarak “PKK ve diğer terör örgütleriyle geçmişte ilişkisi bulunduğunu” öne sürdü.

İktidar partisi tarafından yerel seçim sürecinde ilginç bir hamle de Maltepe’de gerçekleştirildi. AKP, Maltepe ilçe seçim merkezinin taşınması talebiyle hazırladığı dilekçede Gülsuyu Mahallesi için ‘terör örgütü sempatizanlarının konuşlandığı mahalle’ ifadesini kullandı. İlçe seçim kurulu AKP'nin talebini 2 ret oyuna karşı 4 oyla kabul etti. AKP’nin bu ifadesine kamuoyu tepki gösterdi. Yurttaşlar, “bir mahalle halkının terörist olarak ilan edildiğini” söyleyerek AKP’yi eleştirdi.

Yine yerel seçimlerde AKP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı AKP’li Mehmet Özhaseki de “terör” konulu fantastik bir iddia ortaya attı. Seçim çalışmaları kapsamında Ankara’nın Evren ilçesinde partisinin Seçim Koordinasyon Merkezi’nin açılışına katılan Özhaseki, “CHP'nin kazanması durumunda parklarda militanların dolaşacağını” öne sürerek, halka, “Su faturanızı militanların getirmesini ister misiniz?” diye sordu. Yarışı CHP’nin adayı Mansur Yavaş kazanınca, seçimlerden sonraki günlerde yurttaşlar “Faturalarımızı militanlar getirmedi” diyerek Özhaseki’yle dalga geçti.

Erdoğan da yerel seçim sürecini ‘boş’ geçmedi. Hakkari'de konuşan AKP’li Cumhurbaşkanı, “HDP'ye oy verenlere değil HDP'yi yönetenlere terörist dediğini” söyledi.

ELBETTE GAZETECİLER VE AKADEMİSYENLER…

“Terör” ve “terörist” yakıştırmasının ‘gediklileri’ arasında elbette gazeteciler de var. Cezaevlerinde 100’ün üstünde gazeteciyi tutan Türkiye, bu alanda dünyada en kötü sicile sahip ülkelerden biri. Ancak Erdoğan, bu kişilerin hiçbirinin gazeteci olduğunu kabul etmiyor. Konuyla ilgili bir açıklamasında, şu sözleri sarf etmişti: “Hapisteki gazetecilerin hepsi hırsız, çocuk istismarcısı, terörist. Medya mensubu görüntüsü altında terör örgütlerine militanlık, yabancı servislere ajanlık yapanlara asla taviz vermeyeceğiz.”

Akademisyenler de kendilerini “terörist” suçlamasından kurtaramayan kesimler arasında. Barış İçin Akademisyenler bildirisine imza atan üniversite hocaları, Erdoğan tarafından sert ifadelerle hedef alındı. Akademisyenlere “Bir avuç lümpen” diyen Erdoğan, sözlerinin devamında şu yorumu yaptı: “Yüzlerindeki maskeyi sıyırdılar. Yıllardır dolaylı yollardan yürüttükleri terör örgütü propagandasını yayınladıkları bildiriyle doğrudan gösterdiler.”

Erdoğan’ın yazar Orhan Pamuk hakkındaki ifadeleri de “terörist” suçlamaları başlığında önemli bir yer teşkil ediyor. Geçen yıl aralık ayında Nobel ödülü ile ilgili konuşan Erdoğan’ın “Türkiye'den teröriste ödül vermişlerdir” ifadeleriyle Aziz Sancar’ı mı yoksa Orhan Pamuk’u mu hedef aldığı anlaşılmadı. Kamuoyu bu ismin Orhan Pamuk olduğunu düşündü.

Cumhurbaşkanı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Erdoğan'ın 'terörist' ifadesi Orhan Pamuk'a yönelik değil. İdeolojik yaklaşımlara dayanan ödül sistemlerini eleştirmiştir” diye açıklama yaptı. Ancak Altun, “terörist” ifadesinin kime yönelik dile getirildiğini söylemedi.

ESAD DA TERÖRİST OLDU SOĞANCILAR DA!

2019’un şubat ayında, “terörist” suçlaması bu kez hiç beklenmedik bir grubu hedef aldı. Hükümet, artan sebze ve meyve fiyatlarının sorumlusu olarak patates ve soğan tedarikçilerini gösterdi. Soğan tedariği yapan depolara polis baskınları düzenlendi. İktidara yakın medyada, “stokçuluğun ülkeye ihanet etmek” olduğunu savunan birçok haber yayımlandı. Erdoğan yaptığı konuşmada, “Gıdada terör estirenlere gereken dersi verdik, veriyoruz” diyerek süreci taçlandırdı.

“Terörist” suçlaması ülke sınırlarını da aştı. Erdoğan bu sözcüğe diplomatik söylem içinde de yer verdi. AKP’li Cumhurbaşkanı Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın, “devlet terörü estirmiş bir terörist” olduğunu savundu.