CHP’nin açıkladığı ‘Merkez Türkiye Projesi’ni ekonomik, politik, ekolojik bir çok açıdan değerlendirmek, hatta eleştirmek mümkün.

Eğer bu proje hayata geçmek fırsatı bulursa bu değerlendirmeler için çok zamanımız olacak. Buakp-yi-elestirmenin-otesine-gecmek-47321-1.aşamada konuya bir fizibilite sorunundan öte kavramsal olarak yaklaşmak daha doğru olabilir.

1- 13 yıllık AKP rejimi toplumun ufkunu daraltmaya, hayallerini köreltmeye, güvenini çökertmeye yönelik bir saldırıyı da içeriyor. Kendileri dışında kimse geleceğe yönelik planlar yapamaz, projeler üretemez, fikirler geliştiremez vb Bu anlamda CHP’nin önerisi AKP’yi eleştirmenin ötesine geçip topluma bir gelecek tasavvuru sunmak açısından önemlidir.

Ayrıntılara biraz girince projenin kapitalist küreselleşmenin uluslararası rekabetten daha fazla pay kapma perspektifiyle sınırlı olduğu görülüyor. Türkiye’nin bugün bulunduğu ruh halinde belki bu açılımı bile küçümsememek gerekiyor. Örneğin 15 bin üniversiteliyi yurtdışına gönderme planı: Bugün liyakatin tamamen ayaklar altına alındığı, sadece muhafazakâr-dinci bir nesle fırsat kapılarının aralandığı bir dönemdeyiz. Bir gencin önüm artık açılıyor, bilgimle, çalışmamla yarın bir yere gelebilirim umudu beslemesi bile küçümsenmemelidir.

2- AKP’nin iddialarının aksine büyümeye, kalkınmaya yönelik bir ufku yoktur. Sıcak para girişine dayalı; Anadolu’da ucuz güvencesiz emeğe yaslanarak rekabet gücü elde etmeye odaklı; yatırımları da kent rantını yağmalayarak yandaş müteahhitlere gökdelenler diktirmekten ibaret gören ekonomik büyüme zihniyeti artık tıkanmıştır. İstanbul’da bundan böyle üzerine yıkılan yükleri coğrafi olarak taşıyamıyor. Bu anlamda yatırımı İstanbul\Marmara aksından Anadolu’ya kaydırma stratejisi üzerinde düşünmek yerindedir.

3- Projenin sözünü ettiği “orta gelir tuzağı” kavramlaştırmasının kendisi bir tuzak içeriyor. Çünkü büyüme potansiyelinin tıkandığı varsayımına dayanıyor. Doğru, Türkiye özellikle eğitimin dincileştirilmesi, özgür ve yaratıcı düşüncenin önünün kesilmesiyle potansiyelini kullanamıyor. Ne var ki makro rakamlar da toplam yatırımların Gayri Safi Milli Hasıla’nın (GSMH) yüzde 20’siyle çok düşük düzeylerde seyrettiğini gösteriyor. Özellikle kamu yatırımları GSMH’nin yüzde 4.5’i düzeyinde çok düşük düzeyde bulunuyor. CHP’nin biraz daha cesaretli olabilmesi, “kamu yatırımları yeniden” diyerek, önümüzdeki dönem kalkınmayı kamu yatırım hamlesine dayandırması anlamlı olacaktır.

4-Ülke “komşularla sıfır sorun” derken saldırgan, mezhepçi bir dış politika iflas etmiştir. Avrasya’nın ciddi ekonomik potansiyelini hayata geçirmek ancak komşularla barış ve hoşgörü içerisinde bir arada yaşama anlayışına dayalı olabilir. Bu olanak CHP veya başka bir partiyle, ama ancak AKP’nin iktidardan uzaklaştırılmasıyla sağlanabilir.

5- İyi ve kötü yönleriyle “mega proje” pratiği en fazla Çin’de bulunuyor. Örneğin Çongçing göz açıp kapayana kadar görece geri kalmış batı bölgelerini kalkındırmak üzere atılan adımlarla 30 milyon nüfuslu bir merkez olarak ortaya çıktı. Kısa sürede otomobil ve motosiklet üretim üssü haline geldi. Haliyle jet hızıyla büyümenin tüm sosyal ve çevresel sorunlarını yaşıyor. Çin’in “Yeni İpek Yolu” projesiyle CHP’nin projesini bağdaştırmak, Avrupa’ya geçiş kavşağı gibi düşünmek de mümkün.