AKP’nin derdi barış değil
Öcalan’ın 15 Şubat’ta açıklama yapması beklenirken DEM Parti, halk buluşmalarını sürdürüyor. Süreci değerlendiren Sosyo Politik Araştırmalar Direktörü Genç, iktidarın toplumsal barış gibi bir derdinin olmadığını söylerken “Aracılarla yapılacak barış çağrısı beklentinin altında kalabilir” dedi.

Politika Servisi
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin PKK Lideri Abdullah Öcalan çağrıları ile başlayan ‘çözüm süreci’ tartışmalarında gözler 15 Şubat’ta açıklama yapması beklenen Öcalan’a çevrilmiş durumda.
Yaklaşık 4 ayı aşkın süredir devam eden süreç içerisinde iki kere İmralı ziyareti gerçekleştiren DEM Parti heyeti kapsamlı bir açıklama yapmazken, ‘Toplumsal Barış ve Özgürlük Buluşmaları’ adı altında halk buluşmaları başlatıldı.
Buluşmalar kapsamında Esenyurt’ta gerçekleştirilen mitingin ardından ise bugün Diyarbakır’da ‘barış mitingi’ mitingi düzenlenecek.
Öte yandan Saray rejiminin Suriye merkezli kurduğu oyun sonrası kendini yeniden tahkim etmenin aracı olarak gördükleri ‘çözüm süreci’ne dair Kürt halkı temkinli. Buluşmalarda, rejimin saldırıları sürerken toplumsal bir barış ortamının oluşturulamayacağı belirtilirken geçtiğimiz gün konu ile ilgili konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı işaret ederek güven artırıcı adımları atması gerektiğini belirtti.
Öcalan’ın hazırlıklarını bitirme aşamasına geldiğini vurgulayan Bakırhan, barış çağrısının 15 Şubat’ta gerçekleşebileceğini vurgulayarak 2013 yılındaki Öcalan tarafından Newroz’da yayımlanan metne atıfta bulundu. Bakırhan, “Ne diyordu orada Sayın Öcalan; ‘Artık silahlar sussun, fikirler konuşsun.' Şimdi bu çağrıda da fikirlerin ve siyasetin konuştuğu çatışma ve şiddetin ortadan kaldırıldığı, bu temelde hukuki ve yasal zeminin oluşturulduğu bir açıklama olacaktır” ifadelerini kullandı.
İKTİDAR HEGEMONYA KURMAK İSTİYOR
PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan da Suriye'deki gelişmeler ve Öcalan’ın çağrısına ilişkin konuştu. ''Çözüm için biz netiz, karşı tarafın kendi arasında netleşmesi lazım. Bir yandan savaşı pekiştirip bir yandan barış demekler olmaz” diyen Karayılan, “İktidarın çabaları Suriye halklarının hayrına değildir. Önünde farklı hesaplar vardır; onlar hegemonyalarını kurmak istiyorlar. Kürtleri önlerinde engel gördükleri için onları tasfiye etmek istiyorlar” diye konuştu.
Karayılan şunları söyledi: “Diyorlar ki ‘Öcalan silah bırakma çağrısı yapsın’ Diyelim ki Önderlik çağrıda bulundu. Peki bir tek çağrıyla bu iş biter mi? Biz ideolojik bir gücüz. İnançlı insanlar topluluğuyuz. Şayet bu ideolojiyi yaratan kişi, yani Önder Apo’nun kendisi devreye girmediği, bu arkadaşlarla konuşmadığı müddetçe, öyle sadece bir videolu çağrıyla bir şey olmaz. Silah bırakmak için karar almaya ihtiyaç vardır. Mesela kongre kararı gereklidir. PKK Kongresi’nin toplanması ve böylesi bir karar alması gerekir. Bunların hepsini kim yapabilir? Önder Apo yapabilir. Önder Apo kongre çağrısı yapabilir; kongre toplanınca Önderlik kongrede konuşabilir. Fiziki olarak orada bulunmasa da birçok kez mesajları ulaşabilir. Bu, sıradan bir konu değildir.”
Sürecin geldiği noktayı ve ülkedeki etkilerini Sosyo Politik Saha Araştırmaları Direktörü Yüksel Genç değerlendirdi. Genç, “Küresel gelişmeler ışığında Öcalan ve Kürt hareketi içeriğini henüz net olarak bilemediğimiz bir duruşa sahip olduğunu söyleyebiliriz. Sürecin koşulları bakımından da İmralı’dan barış çağrısı gelecek gibi görünüyor. Ancak bu çağrının tam olarak etkisi ne olur bu bilinmezlik içinde söylemek zor” dedi.
İKTİDARIN TOPLUMSAL BARIŞ DERDİ YOK
Genç, şöyle konuştu: “Yine de İktidar blokunun toplumsal barışı öncelemediği, böyle bir ortamın kurulması için devlet mekanizmalarını işletmediği, halkları bu sürece hazırlamadığı oldukça aşikar. Hatta barış ikliminin aksine distopik korku hegemonyasının artırılmaya çalışıldığı, baskı ve otosansür uygulamalarının genişletildiği bir süreç var karşımızda.
Öcalan’ın yapacağı olası çağrının karşılık bulup bulamayacağı da ülkeye etkileri de bu faktörler içerisinde belli olacak. Kürt halkı oldukça politik bir halk ve halkın çoğunluğu iktidar blokunun kurduğu senaryonun bir oyun kurma olduğunu söylüyor. Doğal olarak da temkinli ve güvensizlik içerisinde yaklaşıyor.
ÇAĞRI BEKLENTİYİ KARŞILAMAYABİLİR
Kaldı ki Erdoğan ve Bahçeli figürlerinin de toplumu barış sürecine hazırlamak gibi bir derdi yok. Dolayısıyla Öcalan’ın beklenen barış çağrısı, aracısız bir muhataplık kurulmazsa istenen etkiye sahip olmayabilir. Yani sadece bir metin üzerinden ya da belirlenen aracı kişiler üzerinden yapılacak bir silah bırakma çağrısının etkisi beklenilen kadar yaygın olmayabilir. Bu noktada gelinen sürecin Türkiye içerisindeki etkileri toplumsal bir barış inşası için oldukça uzak duruyor. Güvenlikçi politikalar çerçevesinde baskı aygıtlarını sonuna kadar kullanan iktidar yönünü değiştirmedikçe de bunun sağlanması zor. Öte yandan muhalefetin de bu konuda eksik kaldığını söylemek mümkün. Son yıllarda CHP ile oldukça temasa geçen Kürt halkı, burada da barış için bir çaba şimdilik görmüyor. Muhalefetin de iktidarın oyun senaryosunu dillendirmenin ötesinde gerçekçi bir süreç için henüz sorumluluk almadığını söyleyebiliriz.