İlk kez sandığa gidecek 6,5 milyon seçmen hem iktidar hem de muhalefetin kadrajında. Araştırmalar, gençlerin desteği konusunda muhalefetin daha avantajlı olduğunu gösteriyor. Uzmanlar bu kuşağın AKP’siz bir Türkiye’yi henüz deneyimlemediğine dikkat çekerek “Muhalefetin ekonomi, teknoloji ve özgürlükler alanında sözünü ulaştırması gerekir” diyor.

AKP’nin korkusu gençler
Fotoğraf: Depo Photos

Mehmet Emin KURNAZ

14 Mayıs yaklaşırken ilk kez sandığa gidecek 6,5 milyon gencin oy tercihi, seçimlerin kaderini belirleyecek etkenlerden biri haline geldi. Pek çok kamuoyu araştırması Z Kuşağı olarak da tanımlanan kitlenin iktidara mesafeli olduğunu gösterdi. Ancak bu gençlerin oylarının muhalefet partileri için de cepte görülmemesi gerektiği ifade ediliyor. Hem iktidar hem de muhalefetin yakın markaja aldığı gençlere ilişkin Türkiye Sosyal Ekonomik ve Siyasal Araştırmalar Vakfı’nın (TÜSES) hazırladığı raporda, ilk kez oy kullanacak gençlerin tercihlerinde muhalefetin avantajlı olduğu görüldü. Rapora göre kendisin solda tanımlayan gençlerin oranı yüzde 45’i buluyor. Kendisini modern olarak tanımlayanların oranı ise yüzde 57. Bu rakamlar, Türkiye geneli ortalamasının üstünde seyrediyor.

SADECE GENÇLER DEĞİL

Gençlerin tercihlerini, seçime kalan zamanda muhalefetin Z Kuşağı’nı kendine çekmek için hangi başlıklara öncelik vermesi gerektiğini siyasal iletişim uzmanı ve siyaset bilimcilerle konuştuk. Gençlerin seçimin kaderini belirleyecek kritik bir etkene dönüştüğünü vurgulayan Siyasal İletişim Uzmanı Suat Özçelebi, “Özellikle Cumhurbaşkanlığı seçiminin muhalefet lehine birinci turda sonuçlanmasını engelleyebilecek bir güce ulaşması olası Memleket Partisi lideri Muharrem İnce’ye gidecek oyların içinde oyunu ilk kez kullanacak gençlerin ağırlıklı bir oranda olduğu anlaşılınca bu kitle daha da önem kazandı. Ancak sadece onlar değil, örneğin genç, kentli muhafazakar kadınlar da sonucu etkileyebilecek bir kitle gibi görünüyor. Cumhur İttifakı içinde özellikle kadın haklarına yönelik, kadınların yüzyıllık kazanımlarını tartışmalı hale getiren bir kısmını geri almak isteyen Yeniden Refah, Hüda-par gibi partilerin yer alması bu genç kitle içinde iktidara yönelik ciddi soru işaretleri oluşturuyor” dedi.

Gençlerin eğitim, işsizlik, torpil, gelecek kaygısı, eğlence, yoksulluk gibi toplumun genelini kapsayan derin ekonomik krizden de paylarına düşenlerle birlikte boğuştukları devasa sorunları olduğuna dikkat çeken Özçelebi değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Muhalefet için bu sorunlara somut, yaşamlarına dokunan doğrudan öneriler getirmek gibi bir fırsat var önlerinde. İktidar aynı ezberi sürdürmenin etkili olmadığını görünce muhalefetin gençler üzerinde etkili olan önerilerini taklit etmeye başladı, yıllarca binlerce gencin hayatını çaldıktan sonra. Kamuda mülakatın kaldırılması bunun en son ve bariz örneği. Muhalefet açısından öncelikle yapılması gereken doğru mecralarda, kitle iletişim araçlarında propagandasını yoğunlaştırmak ancak bunu gençlerin gerçekten daha yoğun olduğu sosyal medya platformlarını atlamadan gerçekleştirmek.”

Suat Özçelebi, Siyasal İletişim Uzmanı

VAATLER ANLATILMALI

“Örneğin TİKTOK bu açıdan belli bir kitleye doğrudan ulaşmanın bir aracı. Kılıçdaroğlu geç de olsa bu mecraya da girdi. Üstelik burası hem İnce’yi destekleyen gençlere onlara uygun vaatleri anlatma fırsatı sunuyor, hem de oylarını bölerlerse kurtulmak istedikleri iktidardan nasıl kurtulamayacaklarını. Doğru mecra, doğru mesaj, doğru hedef kitle denklemi bu seçimde de gençlere yönelik kampanyalarda özellikle işleyecek. Mecraya uygun dil, teknik çok önemli, ‘eğlenceli’, kısa, net videoların daha etkili oldukları gözlemleniyor. Propaganda dilinden kaçınan, samimiyeti öne çıkaran, paylaşım sıklığı abartılmamış mesajlarla bir lider iletişimi şart. Sadece kendi mahallesinde dolaşmamak gerekir. Genç muhafazakarlara da İttifak’ın muhafazakarlara seslenen partilerindeki gençleri, gençlik kollarını örgütleyerek özellikle Anadolu’da seferber ederek bunu başarabilir.”

“Z kuşağı ve tamamen dijitale açık gençlik, cep telefonundan tümüne ulaşabilme kapasitesi bir gerçek ancak tek gerçek değil” diyen Özçelebi sözlerini şöyle tamamladı: “Gençlerle iletişimin tamamen sosyal medyaya indirgenmemesi, gençliği sadece öğrenci gençlik gibi algılamamak gerekir. İşçi, işsiz, köylü, esnaf, seküler, muhafazakar, milliyetçi, erkek, kadın vb. bütün jenerik grupları hedefleyen vaat setleri öne çıkarılmalı. Doğrudan iletişimin, özellikle parti örgütleri kanalıyla gençlerin bulunduğu tüm mekanlar da hedeflenerek yapılması, büyük kentler dışında Anadolu’da açık hava mecraları ve ev kampanyaları ihmal edilmemeli. Kafası karışık, kime oy vereceği hususunda kararsız gençlere, oylarını bölmemenin önemi de anlatılmalı. Oyunu kullanacağı ilde en güçlü muhalefet partisine yönelmezse oyunun ziyan olma riskini, çıkacak milletvekilini rakibe kaptırma olasılığını gösterebilen özel bir iletişim de kurulmalı.”

MAHRUMİYET HİSSİ

Siyaset Bilimci Özgün Emre Koç ise, “İlk kez oy kullanacak genç seçmenin ezici çoğunluğunun muhalif olduğu biliniyor. Ancak bu gençler AKP dönemi harici bir Türkiye görmedikleri için de başka seçeneklerin olabileceği konusunda karamsarlar. AKP’siz bir Türkiye’yi hiç deneyimlemediler. Eğitim, sosyal hayat, refah, teknolojiye erişim, dünyayı tanıyıp görebilme konularında büyük bir mahrumiyet içinde hayatı deneyimlediler. Hem ekonomik hem sosyal hem de siyasi koşulların son derece boğucu olduğu bir gençlik deneyimi yaşıyorlar” dedi. Öte yandan gençlerin sosyal medya ve yeni iletişim olanakları sayesinde dünyada neler olup bittiğini görme, kendilerini başka ülkelerdeki akranlarıyla karşılaştırma fırsatlarına sahip olduklarını vurgulayan Koç sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu da yaşadıkları mahrumiyet hissini derinleştiriyor. Bu nedenle en çok talep ettikleri şeylerin başında liyakat, iyi eğitimli kişiler tarafından yönetilmek, teknolojiye ve sosyal etkinliklere erişimin kolaylaşması gibi aslında doğal olarak sahip olmaları gereken şeyler geliyor. AKP iktidarı gençlerde, kentli alt-orta sınıflarda ve eğitimli kitlelerde desteği düşük olduğu için bu kesimlerin taleplerini görmezden geldi, hatta kasten yoksullaşmalarına yol açan politikalar izledi. Şimdi gençler bu ihmal edilmişliğin ve yok sayılmışlığın öfkesi içindeler.

Dolayısıyla iktidardan memnun olmayan ama muhalefete de cephe alan siyasi eğilimlerin etkisine daha açıklar. Siyaseti, siyasi aktörlerin tümünü ve siyasi zemini alt-üst etme potansiyeli taşıyan "anti-siyaset" akımlara yönelebiliyorlar. İnce ve Özdağ fenomenlerini böyle açıklamak mümkün. Yine kontrolsüz göç sorununun giderek büyümesi bu gençlerin radikal milliyetçi siyasetlere yönelmelerini destekliyor. Tüm bunları topladığımızda karşımıza çıkan tablo öncelikle bu öfkenin nedeninin iyi anlaşılmasını, gençlerin ciddiye alındıklarını görmelerini gerektiriyor. Temel ihtiyaçların ve yoksulluk sorununun yanı sıra özellikle teknolojiye erişim, nitelikli eğitim ve kontrolsüz göç sorununa ilişkin çözüm önerileri gençlere ulaşmak için önem arz ediyor.”

Özgün Emre Koç, Siyaset Bilimci

***

GENÇLER DAHA SEKÜLER

Independent’ta yer alan habere göre TÜSES raporunda "Sağ-sol ekseninde Türkiye’de kendini nerede görüyorsunuz" sorusu yöneltildiğinde, bu genç seçmen kümesi Türkiye geneline göre daha yüksek oranda solda yer alıyor. Bu seçmen kümesinde yüzde 45’lik bir kesim soldayken, Türkiye’de de bu oran yaklaşık olarak yüzde 35 bandında seyrediyor. Kendisini inançsız olarak tanımlayanlar da Türkiye ortalamasının üstünde. Genç seçmenin, Türkiye geneline göre daha az dindar olduğu görülüyor. Yani her 10 gençten 1’i, kendini ateist ve inançsız olarak ifade ediyor.