Yazar Adil İzci, Sabahattin Kudret Aksal’ın doğumunun 100’üncü yılında “Sabahattin Kudret Aksal’a Armağan” isimli bir kitap çıkardı. Aksal’ın “soy yapıtlar” bıraktığına dikkat çeken İzci, “hiç okur avcılığı yapmadı” diyor.

Aksal hiç okur avcılığı yapmadı

KADİR İNCESU

Şiirleri, öyküleri, oyunları ve denemeleriyle yazınımızda önemli bir yeri olan Sabahattin Kudret Aksal’ın doğumunun 100’üncü yılı, Adil İzci’nin hazırladığı özel bir kitapla kutlanıyor. Ve Yayınevi’nden yayımlanan “Sabahattin Kudret Aksal’a Armağan” adlı kitapta aralarında Doğan Hızlan, Oktay Akbal, Eray Canberk, Muzaffer Uyguner, Alpay Kabacalı, Yusuf Çotuksöken, Mehrizat, Necati Tosuner, Necati Güngör, Enver Ercan ile Mehmet Z. Saçlıoğlu’nun da olduğu pek çok yazarın yazısı yer alıyor.

Kitapta ayrıca Aksal ile ilgili yazıların kronolojisi ile bir de fotoğraf albümü bulunuyor. Kitabın Selim İleri ile birlikte iki önsözünden birini yazan Doğan Hızlan, Aksal’ı “Derin bir yalınlığın şairi” diye nitelerken; Eray Canberk, “Şiirini susuştan yarattı ama şiiri hâlâ konuşuyor” ifadesini kullanıyor.

Aksal’ın öyküleri için Muzaffer Uyguner, “Dili, halkımızın kullandığı dildir, sözcük süslemelerinden uzaktır”, Semih Gümüş, denemeleri için “Dünya görüşündeki yalınlığı deneme diline de olduğu gibi yansıtmıştır”, Ayşegül Yüksel de oyunları için “Aksal tiyatrosu ‘düş’ün gerçekle, gerçeğin ‘düş’le göğüslendiği kıl payı bir dengede biçimlenir” şeklinde değerlendirmede bulunuyor.

“Sabahattin Kudret Aksal’a Armağan” adlı kitabı hazırlayan, Aksal’ın 50 yıllık okuru, yazar Adil İzci ile kitap üzerine bir sohbet ettik.

aksal-hic-okur-avciligi-yapmadi-804409-1.

KİTAP ORTAK BİR EMEKLE DOĞDU

Aksal için armağan kitap düşüncesinin çok eskilere dayandığını belirten İzci, şöyle konuşuyor “Usuma gelen adları bir listede topluyordum zaten. Zamanı gelince de o listeden kimilerine belgeliğimdeki yazınızı kullanabilirim diye, kimilerine uygun bir yazınız var mı diye, kimilerine de yeni bir yazı yazabilir misiniz diye sordum. Eski bir okursanız, aslında böyle bir kitapta kimler yer almalı, belirlemekte pek de zorlanmıyorsunuz. Sözgelimi Oktay Akbal,ta 1940’lardan beri Aksal’ın en yakın dostlarından biriydi, bu nedenle de dört yazısı birden yer aldı. Sözgelimi Eray Canberk Kadıköy’den yakın bir dostuydu, sadece iki yazısı yer aldı. Kısacası hem dostluklar, tanıklıklar hem de Aksal’ın iyi bir ozan-yazar, yanı sıra iyi bir kültür-sanat insan olması yeterince kılavuzluk etti diyebilirim. Ayrıca editör dostum Kenan Yücel’in de son derece değerli katkıları oldu. Benim usuma gelmeyenler onun usuna geldi, eksik gedikleri o tamamladı. Kısacası kitap ortak bir emekle doğdu.”

aksal-hic-okur-avciligi-yapmadi-804404-1.


“Sabahattin Kudret Aksal’a Armağan” adlı kitabı hazırlayan, Aksal’ın 50 yıllık okuru, yazar Adil İzci, Aksal’ın doğum yılını kutlarken aynı zamanda bu değerli kültür-sanat insanının fark edilmesini sağlamayı amaçladığını söylüyor. İzci, “Öyle ozanlar yazarlar, ressamlar, müzisyenler, sanat-kültür insanları vardır ki aydınlıkları bir ömür üzerinizden eksik olmaz, olmamalıdır. Aksal da o insanlardan biridir” diye konuşuyor.

Önce Aksal üzerine anıları ve fotoğrafları toplayan, bu süreçte de bir kitap hayali kuran Adil İzci kimi büyükleri ve yakın dostlarının “yazınsal değerini irdeleyen / vurgulayan yazılar da olmalı,” önerilerini de dikkate almış.Bu bağlamda Eray Canberk ile Gültekin Emre’nin emeklerini özellikle anan İzci, “Aksal dört türde yapıtlar verdiğine göre, bunlar ayrı ayrı ele alınmalıydı. Kapsamlı bir biyografisi olmalıydı. Benim hazırladıklarıma, editör dostum Kenan Yücel, Beyazıt Kitaplığı’na seferler eyleyerek kendi hazırladıklarını ekledi, bir bütünlüğe vardık böylece… Elbet daha kapsamlı daha varsıl bir kitap olabilirdi,” değerlendirmesinde bulunuyor.

SOY YAPITLAR BIIRAKTI

Aksal’ın özgün bir ozan-yazar olduğuna, dört türde de “soy yapıtlar” bıraktığına dikkat çeken, İzci şöyle konuşuyor: “Popüler olandan uzak durdu. Okur avcılığı yapmadı. Garip Akımına yakın duran ilk bir iki kitabını ayrı tutarsak benzeri olmayan bir ozan-yazar diyebiliriz. Son dönemlerinde bir tek Oktay Rifat’la arasında bir yakınlık kurulabilir. O da arada seslendirildiği gibi öykünme değil, olsa olsa bir tin ortaklığı düzlemindedir bence. Özgün dedim, onun artalanında da -yine bence- felsefe öğrenimi görmesinin önemli bir payı var.Gerek ozanlığında gerek yazarlığında bilinci sürekli estetik olanın ardındaydı diyebilirim. Batıda olsaydı daha kapsamlı bir okur yoğunluğu bulurdu. Bundan eminim.”

Ailesinin isteğiyle 2019’da verilmeye başlanan “Sabahattin Kudret Aksal Yazın Ödülü” ilk yılında şiir dalında verildi. Ödülün bu yıl tiyatro, sürebilirse 2021’de ise öykü dalında verilmesi planlanıyor.

İzci’nin, “Sabahattin Kudret Aksal’a Armağan” kitabıyla aynı günlerde Heybeliada yıllarından (2013 - 2016) esinle yazdığı, hepsi de ada öyküsü olan, toplam on altı öykünün olduğu “Canım Ada” ile Dr. Rıfkı Tezcanlı’nın 1940 - 1942 yıllarının Ankara kökenli “İlmî Tetkikler Mecmuası”nda yayınlanan eğlenceli, keyifli, özgün yazılarını derlediği“Edebî Bahisler” adlı kitabı da yayınlandı.