İYİ Parti Lideri Meral Akşener, üniversite öğrencisi Enes Kara'nın kaldığı cemaat yurdunda yaşadığı baskılar nedeniyle yaşamına son vermesi hakkında açıklama yaptı. "Elinden alınan özgürlüğe, en yakınlarından gördüğü umursamazlığa ve yaşamaya zorlandığı hayatın sonucunda çıkışı intiharda bulmasına kahrolduk" diyen Akşener, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a da çağrıda bulundu: "İktidar ve muhalefet el ele verelim, bu ülkenin lügatinden kadın ölümlerini, genç ölümlerini silelim."

Akşener'den Enes Kara açıklaması: Hapsedildiği umutsuzluğa kurban verdik

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi 2. Sınıf öğrencisi Enes Kara'nın kaldığı cemaat yurdunda yaşadığı baskıları ve gelecek kaygısını anlatıp yaşamına son vermesi hakkında açıklama yaptı. "Enes'i aynı Fedai öğretmenimiz gibi hapsedildiği umutsuzluğa kurban verdik" diyen Akşener, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a da çağrıda bulundu.

Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulunuyor.

Akşener açıklamasında, Erdoğan'a tepki göstererek, "Erdoğan için Saray sefası devam ediyor. 'Seçimden seçime milletimize gider oy isterler, seçimden sonra yüzlerine bakmazlar' diyor. Bunu dertli vatandaşlarımızın kafasına çay atan adam söylüyor" dedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'ye de tepki gösteren Akşener, "Bizden beklenen Nebati Bakan'ın gözlerinin içine bakmamız. Bakınca ne görüyoruz? Ekonomiyi giderek içinden çıkılmaz bir noktaya getirirken 'Siz en fazla maaşınızı kaybedersiniz' diyerek adeta ruhani selefi damat bakana selam çakan empati yoksunu birini görüyoruz" ifadelerini kullandı.

Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Haftaya çok acı haberlerle başladık. Daha hayatlarının baharındayken Enes oğlumuzu, Raziye ve Dilara kızlarımızı kaybettik. Enes'i aynı Fedai öğretmenimiz gibi hapsedildiği umutsuzluğa kurban verdik. Elinden alınan özgürlüğe, en yakınlarından gördüğü umursamazlığa ve yaşamaya zorlandığı hayatın sonucunda çıkışı intiharda bulmasına kahrolduk.

Raziye ve Dilara'yı ise, ülkemizdeki daha nice kadın gibi önü bir türlü alınmayan, alınmak istenmeyen bir vahşete, mahkeme kararlarına rağmen yetkililerin ısrarla parmağını oynatmadığı bitmeyen bir şuursuzluğa kurban verdik. Ruhları şad, mekanları cennet olsun.

Buradan sayın Erdoğan'a bir çağrıda bulunmak istiyorum; artık yeter! Bu ölümlerin artık durması gerekiyor. Senin de çocukların var, senin de torunların var. Bu ölümlere benim üzüldüğüm gibi senin de üzüldüğünü biliyorum. Bunun siyasi bir yanı yok. Her hafta çocuklarımız ölüyor, her hafta gençlerimiz ölüyor, her hafta kadınlarımız ölüyor. Ölümlerin ardından tweetler atmak yetmiyor, kaybettiğimiz her gencin ardından üzüntü beyanlarında bulunmak yetmiyor, katledilen her kadının ardından ağıt yakmak yetmiyor. Gel iktidar ve muhalefet el ele verelim, bu ülkenin lügatinden kadın ölümlerini, genç ölümlerini silelim.

Kendisinin bu çağrıma yanıt vereceğimden şüpheliyim. Malum, sayın Erdoğan son zamanlarda pek iyi değil. O nedenle de artık her gün kendisinin ruhsal bunalımlarının yeni bir yansımasına şahit oluyoruz.

"ERDOĞAN İÇİN SARAY SEFASI DEVAM EDİYOR"

Sayın Erdoğan'ın adına 'Yeni Ekonomi Modeli' dediği bu ucube dönemde atılan adımlar ekonomimizi giderek daha da kırılgan hale getiriyor. Milletimiz her gün fakirleşiyor. Enflasyon canavarı her geçen gün paramızı da itibarımızı da eritiyor. Tüm bunlar olurken sayın Erdoğan için Saray sefası devam ediyor. 'Seçimden seçime milletimize gider oy isterler, seçimden sonra yüzlerine bakmazlar' diyor. Bunu dertli vatandaşlarımızın kafasına çay atan adam söylüyor. 'Meydanlarda verdikleri sözlerin hiçbirini göreve gelince hatırlamazlar' diyor. Şuur altının su yüzüne çıkışı... 20 yıldır iktidar kendisi, 20 yıldır söz veriyor arkasında durmuyor. Polislerimizi, öğretmenlerimizi, sağlık çalışanlarımızı senelerdir 3600 ek gösterge vaadiyle oyalayan, faizle mücadeleyi yılan hikayesine çeviren, yolsuzluğun, yoksulluğun ve yasakların bayrağına dönüşen, derdini söyleyen çiftçiyi, esnafı, öğrenciyi 'terörist' ilan eden Erdoğan söylüyor. Bir zamanlar geçmiş iktidarlardan ders alırdın şimdi ise kendi hatanı göremeyecek kadar kör, doğruları duyamayacak kadar sağır bir adam oldun. Milletin adamı olarak yola çıktın, şimdi milletin karşısına çıkmıyor, sesini duymuyorsun.

BAKAN NEBATİ'YE TEPKİ

Bizden beklenen Nebati Bakan'ın gözlerinin içine bakmamız. Bakınca ne görüyoruz? Ekonomiyi giderek içinden çıkılmaz bir noktaya getirirken 'Siz en fazla maaşınızı kaybedersiniz' diyerek adeta ruhani selefi damat bakana selam çakan empati yoksunu birini görüyoruz. Buradan ekonomiyi yönetenlere sesleniyorum. Lütfen aklınızı başınıza alın. Size ne yapmanız gerektiğini ben söyleyeyim.

Aynı 128 milyar dolar meselesinde olduğu gibi yine gizli kapaklı işler yapmaya başladınız. Yatırım yapmak isteyen iş dünyasını dövizini bozdurmazsan sana kredi vermem diye tehdit ediyorsunuz. Sanayicinin gelirinin yüzde 25'ine el koyuyorsunuz. Yapmayın. Bu gizli kapaklı işlere merakınız ekonomiyi daha kırılgan hale getiriyor. İlk yapmanız gereken enflasyonla mücadeleye öncelik verip ekonomideki belirsizlikleri ortadan kaldırmak ve enflasyon devülasyon sarmalını bu şekilde kırmak. Daha önce ne yapmanız gerektiğini anlatmıştım. İzlemediyseniz, internetten açın izleyin. Eğer yapamıyorsanız bir zahmet siz gideceksiniz, biz geleceğiz biz yapacağız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni acemi ekonomistlerin, iş bilmez yöneticilerin ve saray cehaletinin deneme tahtası olmaktan biz kurtaracağız. İYİ Parti iktidarında ekonomiyi de memleketi de biz düze çıkaracağız.

"KADINLAR VE GENÇLER DAHA İYİSİNİ HAK EDİYOR"

Bildiğiniz gibi pazartesi günü işsizlik verileri açıklandı. İşsiz gençlerimizdeki artışın 120 bin kişi olduğunu üzülerek gördük. Daha da üzücü olanı ise bu 120 bin kişinin 105 bininin kadın olması. Bir başka ifadeyle iş gücüne dahil olan 118 bin genç kadının sadece 13 bini iş bulmuşken, 105 bin genç kadın iş bulamamış. Kayıt dışı istihdam artışının 608 bini kadın istihdamında gerçekleşmiş. AK Parti iktidarının ekonomideki yönetim modeli gençleri ve kadınları dışlayan, onları güvencesiz istihdama iten çağ dışı anlayıştan başka bir şey değil. Bunu kabul etmiyoruz. Bu ülkenin kadınları, gençleri çok daha iyisini hak ediyor.

"FIRSAT EŞİTLİĞİ ORTADAN KALKTI"

Özel sektörün varlığına karşı değiliz. Rekabet olmalı. Özel sektöre devredilmiş okullara mahkum edilen çocuklarını vermek üzere mahkum eden var olduğu bir Türkiye'de söz ediyoruz. Fırsat eşitliğinin ortadan kalktığı bir Türkiye'den bahsediyoruz. Sınıflararası geçirgenliğin sıfıra yaklaştığı bir Türkiye'den bahsediyoruz. Siz özel sektörün, zengin ailelerin, ekonomik durumu iyi ailelerin çocuklarına dair oluşturduğu okullar ve fakir fukuranın da çocuklarının gittiği, gidebildiği tarikat ve cemaatlere dair konular.

Sosyal devlet olma hakkını, görevini, zorunluluğunu vakıflara, derneklere, cemaat ve tarikatlara bıraktığınız bir anlayış ile fakir fukara eğitime erişimi ne yapacak? Bedelsiz-ücretsiz kaldığı vakıf adı altında, dernek adı altında kurulmuş kurumlara, yurtlara bırakacak.

KYK BORÇLARI İÇİN SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ

KYK kredi borcu olan gençlerimizin istedikleri takdirde borçlarının çok büyük bir kısmını sosyal sorumluluk projelerinde çalışarak ödemelerini öneriyoruz. Bu programda yararlanmak isteyen gençlerimiz yetenekleri, uygunlukları, istekleri doğrultusunda haftada en az bir gün 1-2 saat boyunca çalışarak borçlarını ödeme şansına sahip olacaklar.

Programa katılan öğrenciler maddi imkanları ölçüsünde borçlarının en az yüzde 10'unu faizsiz olarak nakit olarak geri ödeyecekler. Kalan yüzde 90'ını ise sosyal sorumluluk projelerinde çalışarak ödeyecekler. Mesela 25 bin kredi borcu olan yeni mezun eğitim fakültesi mezunu bir gencimizi düşünelim. Yüzde 10'luk borcu olan 2 bin 500 lirayı yapılandıracak. Sonrasında ise kalan borcu karşısında eğitim başlığı altındaki projelerde bir sene boyunca haftada bir gün 1-2 saat çalışacak. Hem öğrencilerimiz hem toplum kazanacak."