İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, partisinin grup toplantısında konuşuyor. Konuşmasında iktidar politikalarına ilişkin eleştirilerde bulunan Akşener, AKP'nin HDP ziyaretini değerlendiren Akşener, "AK Parti vekilleri, PKK ile bir tuttukları HDP ile aynı masaya otururken utanmadılar. Kadere bakın, kimler kimlerle yan yana geldi. Bu saatten sonra kimse, milletimize vatan-millet-beka tiratları atmaya kalkmasın. Erdoğan’a iktidarı müjdeleyen şey açılım süreci olsaydı; geçtim HDP’yi, bugün PKK ile müttefik olurdu" dedi.

Akşener'den Erdoğan'a: İktidarı müjdeleyen şey açılım olsaydı, PKK ile müttefik olurdu
Fotoğraf: AA

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, AKP'nin 'başörtüsüne anayasal güvence' teklifi kapsamında HDP'ye yaptığı ziyareti, "AK Parti vekilleri, PKK ile bir tuttukları HDP ile aynı masaya otururken utanmadılar. Kadere bakın, kimler kimlerle yan yana geldi. Bu saatten sonra kimse, milletimize vatan-millet-beka tiratları atmaya kalkmasın" ifadeleriyle değerlendirdi. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi politikalarını eleştiren Akşener, "Erdoğan’a iktidarı müjdeleyen şey açılım süreci olsaydı; geçtim HDP’yi, bugün PKK ile müttefik olurdu" dedi.

Görüşmeye ilişkin HDP'ye de eleştiride bulunan Akşener, "HDP vekilleri de genel başkanlarını tutukladığı, belediyelerine kayyum atadığı için, sabah akşam eleştirdikleri AK Parti ile aynı masaya oturmaktan zerre utanmadılar" ifadelerini kullandı.

Akşener, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

"ERDOĞAN GERÇEKLİK ALGISINI KAYBETTİ"

Erdoğan'ın parlamenter sisteme yönelik açıklamalarına da tepki gösteren Akşener, Erdoğan'ın gerçeklik algısını kaybettiğini söyledi. Akşener, "Bay Kriz’e göre, bunlar aslında, iyi günlerimizmiş… Ülkemizde, parlamenter demokrasi olduğu zamanlarda daha kötü durumdaymışız. O dönemlerde, Türkiye’de istikrar yokmuş. Ve bakın, burası çok önemli, ekonomi müflis durumdaymış. Bakın, şimdiye kadar hep şüpheleniyordum ama artık bu sözlerle tamamen emin oldum ki biz bu arkadaşla aynı ülkede yaşamıyoruz. Gerçeklik algısını, tamamen kaybetmiş durumda. Adeta paralel bir evrende yaşıyor" diye konuştu.

"İKTİDAR ÇOCULARIMIZA BİR DOLARI BİLE ÇOK GÖRDÜ"

İlkokul, ortaokul ve lisedeki çocuklara bir öğün ücretsiz yemek verilmesi teklifinin reddedilmesiyle ilgili konuşan Akşener, "16 milyon öğrencimiz için talep ettiğimiz miktar yaklaşık 22 lira, bir dolardan biraz fazla. Yani iktidar çocuklarımıza bir doları bile çok gördü" dedi.

Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Yarın 10 Kasım. Büyük Türk Milleti, Ata’sını bir kez daha, çok, ama çok özleyecek. Bizler, bu özlemimize, bir de yemin ekleyeceğiz. Diyeceğiz ki; “Büyük Atatürk; Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, hiç durmadan yürüyeceğime and içerim.” Rabbim, O’nu rahmetiyle kucaklasın. Peygamber Efendimize komşu eylesin. Ruhu şad, mekânı Cennet olsun.

Henüz 38 yaşında, yedi düvelin ordularına karşı yaktığı istiklal ateşini henüz 41 yaşında zaferle taçlandırmış bir liderin ülkesinde hiç kimsenin, umutsuzluğa kapılmaya hakkı yoktur. Devletin başında o günlerde de çapsızlar vardı. Üstelik bugünkü imkanların hiçbiri de yoktu. Bütün yürekleri tutuşturmak için bütün bir milleti tek vücut kılmak için parolanın vatan işaretin namus olması yetti. Bugün bambaşka imkânlar var. Her şeyden önce yokluk içinde başarmış bir ecdadın muvaffakiyeti önümüzde duruyor. Mesele Cumhuriyetimize çapsızların musallat olması değil. Mesele her şeyimizi borçlu olduğumuz ülkemizi ve milletimizi o çapsızlardan koruyup kollayabilmek.

Cumhuriyetimizin, 100’üncü yaşından gün aldığı bugünlerde, tek bir evladımız, okula aç gidiyorsa, tek bir anne, bu yüzden gözyaşı döküyorsa, tek bir babanın boynu, bükülüyorsa; ve bu kahreden tabloya rağmen iktidar sahipleri saraylarında şatafat içinde yaşamaya, borazanları ekranlarda, gazetelerde yalanlar söylemeye, işe yaramaz danışmanları 5 maaş 10 maaş alıp keyif sürmeye, beşli çeteleri de haramla semirmeye devam ediyorsa işte orada durup, düşünmemiz gerekiyor."

20’nci yılını tamamlayan, AK Parti iktidarı artık giderayak milletimizi hor görmeye başladı. Evine ekmek götüremeyenlerden şükretmelerini istediler. Elektrik faturasını ödeyemeyenlerden tasarruf etmelerini istediler. Çocuğuna harçlık veremediği için dertlenenlerden sabretmelerini istediler. Peki kendileri ne yaptılar? Beceriksizliklerine kurban ettikleri ekonomi yüzünden sebep oldukları ağır sonuçlarla bile cesaret edip yüzleşemediler. Her 3 çocuğumuzdan 1’inin yoksullukla ve yoksunlukla mücadele ettiğini görmezden geldiler. Okullarına aç giden çocuklarımız varken, kendi vicdanlarının sesini bile, duymazdan geldiler.

Biz İYİ Parti olarak, iktidardakilerin aksine ülkemizin içinde bulunduğu bu tablonun karşısında üç maymunu oynayamayız. Her şeyden önce, çocuklarımızı derinden etkileyen, acı gerçeklerin karşısında susamayız. Yaşananlara seyirci kalamayız.

'ÇOCUKLARA BİR ÖĞÜN YEMEK' ÖNERİSİNİN REDDEDİLMESİNE TEPKİ

Nitekim, tam olarak bu yüzden Geçtiğimiz günlerde; Ankara milletvekilimiz Durmuş Yılmaz ile Erzurum milletvekilimiz Naci Cinisli Beyler, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığına, İYİ Parti olarak, bir teklifimizi sundular. Bu teklif; ilkokul, ortaokul ve lisede okuyan 16 milyon öğrencimize, hiç değilse günde 1 öğün yemeğin, okullarda ücretsiz olarak verilmesinin teklifiydi. Çünkü memleketimizde çocuğunu okula kahvaltısız göndermek zorunda kalan annelerimizin feryadını dinledik. Çünkü çocuğunun cebine harçlık koyamadığı için kahrolan babalarımızın çaresizliğini dinledik. Çünkü ailesinden harçlık istememek için aç kalmayı göze alan çocuklarımızın acılarını dinledik. Peki Cumhur İttifakı ne yaptı? Her zamanki gibi, yine teklifimizi reddetti. Oysaki 16 milyon öğrencimiz için talep ettiğimiz miktar, öğrenci başına yaklaşık 22 lira, yani 1 dolardan biraz daha fazlaydı. Yani bu iktidar, bizim çocuklarımıza, 1 doları bile çok gördü! Allah’ın izni, milletimizin de teveccühüyle, İYİ Parti iktidarında ilk işimiz çocuklarımıza günde 1 değil 2 öğünü de okullarda ücretsiz olarak sunacağımız, Rüzgârgülü Projemizi hayata geçirmek olacak.

"SEFALET ENDEKSİNDE BİRİNCİ OLDUK"

Geçtiğimiz hafta açıklanan sefalet endeksinde Türkiye 93.3 puanla, en yakın takipçisi Arjantin’e fark atarak birinci oldu. Rezalete bakar mısınız? Sefalet endeksinde tarih yazdık ve birinci olduk. Bu sayede İkinci Dünya Savaşı’nın en zorlu zamanlarından bile daha kötü bir durumda olduğumuz ortaya çıktı.

Ancak biliyorsunuz; Bay Kriz’e göre, bunlar aslında, iyi günlerimizmiş… Ülkemizde, parlamenter demokrasi olduğu zamanlarda daha kötü durumdaymışız. O dönemlerde, Türkiye’de istikrar yokmuş. Ve bakın, burası çok önemli, ekonomi müflis durumdaymış. Yani iflas bayrağını çekmişiz. Vah vah, görüyor musunuz? Bakın, şimdiye kadar hep şüpheleniyordum ama artık bu sözlerle tamamen emin oldum ki biz bu arkadaşla aynı ülkede yaşamıyoruz. Hatta biz onunla aynı evrende, aynı uzay-zaman düzleminde bile yaşamıyoruz. Çünkü artık, gerçeklik algısını, tamamen kaybetmiş durumda. Âdeta paralel bir evrende yaşıyor. Buradan kendisine seslenmek istiyorum. Sayın Erdoğan bu paralel evrene sığınarak; ülkemizi düşürdüğün durumdan da milletimizin hayatında sebep olduğun, acı gerçeklerden de daha fazla kaçamazsın. Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi denilen bu ucube sistemin neden olduğu yıkımı daha fazla gizleyemezsin. Kürsülerden yalanlarla, dolanlarla nutuklar atarak milletimizi daha fazla oyalayamazsın.

"İKTİDARININ BAHANELER FURYASINDA ARTIK YENİ BİR TREND VAR"

İktidarının bahaneler furyasında artık yeni bir trend var. 'Saymazsak' trendi... Yaa. Neymiş? Enerjiyi saymazsak, cari fazlamız varmış. Neymiş? Son 1 haftayı saymazsak, en az değer kaybeden para, Türk lirasıymış. Neymiş? Son yılları saymazsak, enflasyon, ortalama yüzde 8-9’muş. Bakın siz şu işe… Peki son yıllarda ne oldu? Ülkemizde ne değişti? Sistem değişti. Başımıza bir bela olarak Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi geldi. Yani bu arkadaşlar, âdeta şuur altının bir itirafı olarak ucube sistemli yılları, şimdiden saymamaya başladılar. Aman Sayın Erdoğan duymasın; Çok kızar, çok öfkelenir, Benden söylemesi… Bu vesileyle, kendini 'saymazsak' trendine kaptıranlara seslenmek istiyorum: Siz, hiiiç dert etmeyin. Artık sandık ufukta göründü. Siz, muhalefet saflarında otururken; Biz, öncelikle, bu ucube sistemden kurtulacağız! Sonrasında da, yol açtığı zararları, telafi edeceğiz! Milletimizle birlikte, kaybolan yıllarımıza, yeniden kavuşacağız! İşte o zaman, karşınıza çıkıp 'Son 20 yılı saymaysak, çok huzurluyuz' diyeceğiz! 'Son 20 yılı saymazsak, bolluk, bereket içindeyiz' diyeceğiz! 'Son 20 yılı saymazsak, zengin, güçlü ve mutlu bir ülkeyiz' diyeceğiz! Hiç merak etmeyin, çok az kaldı!

"İŞ ADAMIMSI VE SİYASETÇİ BİR ŞAHIS NASIL OLUYOR DA 500 MİLYON DOLARA SAHİP OLABİLİYOR?"

Bir arkadaş geldi, bir iş adamından bahsetti. 'Şu kadar parası var diyorlar doğru mu?' 'yok abla o kadar yok 300-500 milyon dolardır.' 300-500 milyon dolardır. Arasında 200 milyon dolar fark var. 2 liraymış gibi söylenen 200 milyon dolardan bahsediyorum. Bu ne demek biliyor musunuz? Paralar o kadar acayip çarpılmış hazine öyle soyulmuş ki 2 liraymış gibi 200 milyon dolardan canı yanan bir şahıs bahsediyor. Hem iş adamı hem siyasetçi, iş adamımsı ve siyasetçi bir şahıs nasıl oluyor da 500 milyon dolara sahip olabiliyor? 200 milyon doları saymazsak 300 milyon doları var. Ama emin olun biz o 200 milyon doları sayacağız.

"NEBATİ SAÇMALAMA ÇITASINI HER HAFTA BİRAZ DAHA YÜKSELTİYOR"

İktidar mensupları her ne kadar saymasa da ülkemizin içinde bulunduğu durum ortada. OECD ve Avrupa Birliği ülkelerinde en yüksek enflasyona sahip ülke, maalesef biziz. Dünya’da ise en yüksek enflasyona sahip 5’inci ülkeyiz. Peki, tablo bu kadar vahimken, bu rezalet rekorlarına, imza atanlar ne yapıyorlar dersiniz? Her zamanki arsızlıklarıyla, akıl ve bilim dışı, sözde ekonomi modellerini savunmaya, ısrarla devam ediyorlar. Her zamanki yüzsüzlükleriyle, ekonomide çağ atlıyormuşuz gibi davranmaya, devam ediyorlar. Her zamanki ciddiyetsizlikleriyle, Saçma sapan açıklamalar yapmaya, devam ediyorlar. Evet, kimden bahsettiğimi biliyorsunuz. Tabiki, Bay Kriz’in prensi, iktidarın kara mizahşörü, ayaklı ışık gösterisi, Doçent Doktor Nebati Bakan’dan bahsediyorum. Biliyorsunuz kendisi, geçtiğimiz hafta da yine akıl dolu bir açıklama yaptı. Dedi ki; ‘20 yıldır bu ülkede, hiç ama hiç kimse; ‘Beni enflasyonun altında ezdirdiler’ diyemez…’ Bu arkadaş, gerçekten saçmalama çıtasını her hafta biraz daha yükseltiyor. Üstelik hiç utanması da yok. Allah aşkına, hangi ülkede ekmek fiyatları son 1 yılda yüzde 95 arttı? Hangi ülkede, sütün fiyatı, yüzde 132 yükseldi? Hangi ülkede, peynire, yüzde 99 zam geldi? Hangi ülkede, un, yüzde 118, şeker de yüzde 153 zamla karşılaştı?

Milletimiz bayram harcamasının ve okul alışverişinin ardından artık kış için mont alırken bile bankaya borçlanmaya başladı. Hatta bazı bankalar mont parası için 36 ay vadeli kredi bile açtılar. Bu acı tablo karşısında; Bay Kriz ve saz arkadaşlarını, tebrik etmek lazım. Çünkü, Gogol bile, bu kadarını yazamadı. Gogol’un Palto hikâyesindeki baş karakter bile palto parasını 6 ayda toplamıştı. Sayın Erdoğan’ın trajik ekonomi masalında ise bir mont parası için 3 yıllık taksit gerekiyor. İşte size vizyon! İşte size başarı! İşte size, enflasyona karşı verilen, destansı mücadele! İşte size, dünyayı imrendiren, sözde ekonomi modelinin sonuçları!

AKP'NİN HDP ZİYARETİ

Eğer ki şimdiye kadar Sayın Erdoğan’a iktidarı müjdeleyen şey açılım süreci olsaydı; geçtim HDP’yi, bugün, PKK’yla müttefik olurdu. Biliyorsunuz, uzun zamandır AK Parti cenahı akıllarınca bizleri, HDP ile gizli ittifak kurmakla itham ediyordu. Bazı HDP’liler de bu açıklamaları tebessümle karşılayıp, bizi faşistlikle, faili meçhulcülükle suçlayacak kadar alçalıyordu. E tabi, Allah büyük. İYİ Parti’yi yaftalayanlarla İYİ Parti’yi izole etmeye çalışanlar, nihayet aynı kampta buluştu. Resim iyice netleşti, saflar belli oldu. AK Parti vekilleri, PKK’yla bir tuttukları HDP ile aynı masaya otururken utanmadılar. İşin ilginç tarafı, HDP vekilleri de genel başkanlarını tutukladığı, belediyelerine kayyum atadığı için, sabah akşam eleştirdikleri AK Parti ile aynı masaya oturmaktan zerre utanmadılar. Yaaa görüyor musunuz? Kadere bakın, kimler kimlerle yan yana geldi. Bu saatten sonra kimse, milletimize vatan-millet-beka tiratları atmaya kalkmasın. Hele demokrasi, barış ve müzakere hamasetine hiç başvurmasın. Bu makyavelist görüşme vesilesiyle artık takke düşmüş, kel görülmüştür. Bu kadar açık.

Bizi bu memleketin, eşit ve şerefli vatandaşları olan Kürtleri temsile yetkili yegane kişinin Abdullah Öcalan olduğunu söyleyenlerle de APO’nun emriyle mıntıka temizliği yapanlarla da sakın karıştırmayın. Bizim için siyaset ya sivil aktörlerle yapılır ya da yapılan şeyin ismi siyaset değildir. Bizim için demokrasi ya sivil aktörlerin kurallar çerçevesinde birbirleriyle yarıştığı bir sistem hâlini alır ya da bugün olduğu gibi; Sayın Erdoğan ile APO’nun el ele verip dizayn ettiği bir çirkin pazarlık masasına döner. Ayrıca bu tezgâha ses çıkartan herkesi 'faşist' damgasıyla yaftalamaya alışanlara da buradan seslenmek istiyorum. Biz bu ülkenin gerçek demokratlarıyız! Gerçek vatanseverleriyiz! Gerçek milliyetçileriyiz! Dolayısıyla Kürtlere de Türklere de birer maraba gözüyle bakarak onların oyunu cebine atıp, pazarlık edenlerin sözleri, zerre umurumuzda değildir. Biz, er ya da geç bu ucube sistemi, tüm açık ve gizli işbirlikçileri ile birlikte, deşifre edeceğiz. Ve Allah’ın izni, milletimizin de teveccühüyle, bu gölge tiyatrosunu, sandıkta alaşağı edeceğiz! Bu da böyle biline…"