İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın göçmenlere ilişkin sözlerine tepki gösterdi. Suriyeli sığınmacıların gayri insani çerçevede sürülmesi değil ülkelerine dönüştürülmesinin kolaylaştırılması gerektiğini söyleyen Akşener, "AK Parti sayesinde topraklarımız göçmen deposuna dönüştü" dedi.

Akşener: Hedefimiz göçmenlerin dönüşlerinin kolaylaştırılmasıdır

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. AKP'nin göçmen politikasını eleştiren Akşener, sığınmacı krizine partisinin çözüm önerilerini açıkladı. Akşener, "İYİ Parti olarak bizim hedefimiz sığınmacıların gayri insani bir çerçevede ülkelerine sürülmesi değil dönüşlerinin kolaylaştırılmasıdır. ABD, Avrupa Birliği dahil bol bol laf üretmek yerine sebep oldukları bu büyük problemin çözümünde rol almak mecburiyetindedir." ifadelerini kullandı.

AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'müjde' olarak açıkladığı konut finansmanı paketinin dar gelirli vatandaşların konut sahibi olmasını sağlamayacağını söyleyen Akşener, 'Müjde' diye açıklanan konut kampanyası barınma krizini daha da derinleştirecek. Bay kriz bu sözüm ona müjdeyi verdikten sonra konut fiyatları bir gecede yüzde 10 arttı" dedi.

Erdoğan'ın "Maalesef ülkemizde bazı kesimlerde bir şükürsüzlük, tatminsizlik, karamsarlık hali aldı başını gidiyor. Halbuki önce elimizdekilere şükredeceğiz" ifadelerine de tepki gösteren Akşener, "Şükürsüzlere şükür öğretmek istiyorsan da o zaman doymak bilmeyen yandaşlarına şükretmeyi öğret. 15 maaş alan genel müdürlerine, ihale arsızı müteahhitlerine, ATM memurlarına, pudra şekeri sevdalılarına şükretmeyi öğret" şeklinde konuştu.

Konuşmasında Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) vatandaşına söz veren Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

"20 yıl önce ‘hak, hürriyet ve adalet yoluna çıkıyoruz’ diye başa gelenler 20 yılın sonunda zulüm ve istibdat yoluna acente oldular. 2022 yılının Kasım ayında ‘Milletimizi Avrupa’ya götüreceğiz diye yola çıkanlar, ‘Avrupa Birliğ’nin parçası oluyoruz’ diyenler 20 yılın sonunda giderayak Orta Doğu’yu memleketimize getirdiler. Avrupa’ya giderken Orta Doğu ülkemize geldi. Bugün topraklarımız AK Parti sayesinde bir göçmen deposuna, kaçak hendeğine dönüştü. 6,5 milyon sığınmacı ile karşı karşıyayız.

'SIĞINMACI KRİZİNİ ERDOĞAN'IN SIĞ ZİHNİYETİYLE ÇÖZEMEYİZ'

AK Parti'nin berbat göç politikalarının ortaya çıkardığı dış politika sorunlarının çözümü için İYİ Parti olarak 2019 yılı Haziran ayında Antalya'da İYİ Parti Genel Başkanı olarak sayın Erdoğan'a seslenmiştim. 'Bu göç meselesi Türkiye'yi kötü bir yere doğru götürüyor. Senin ergen bir sinirin var, Türkiye iyi bir yere gitmiyor. Beni devlet adına görevlendir, yetkilendir. Beşar Esad ile görüşeyim' demiştim. Yine 2019 yılı Aralık ayında o zaman İstanbul milletvekilimiz olan Ümit Özdağ’ın önerisi, Aytun Çıray’ın başkanlığında Ankara’da bir çalıştay düzenledi. O çalıştayın sonunda ortaya çıkan yol haritasını milletimizle paylaştım. O zamandan beri de iktidara geldiğimizde farklı sığınmacı tiplerine yönelik uygulayacağımız politikaları tanımlamaya devam ettik. Suriyeli sığınmacıların Türkiye’de kalması halinde bu doğum hızında 2053 yılında Türkiye’nin nüfusunun 35 milyonu Suriye kökenli insanlardan oluşacak.

Yapılması gerekenler konusunda iktidarı uyarmaktan geri durmadık, durmayacağız. İktidar sorunu görmezden gelmeye, yalpalamaya devam etti. Birbiriyle çelişen lakayt açıklamalarla insanlarımızı tedirgin etmekten çekinmedi. Bir yandan da muhalefetin bu konudaki gündemini çalma arayışına girerek beton ve briket üzerinden ürettiği sözde çözümlerle günü kurtarmaya gayret etti. 80 ülkeye vizeyi kaldırmakla övünüp 250 bin dolara vatandaşlık satarak cari açığı çözdüğünü düşünen Sayın Erdoğan’ın sığ zihniyetiyle çözemeyiz. İYİ Parti olarak bizim hedefimiz sığınmacıların gayri insani bir çerçevede ülkelerine sürülmesi değil dönüşlerinin kolaylaştırılmasıdır. ABD, Avrupa Birliği dahil bol bol laf üretmek yerine sebep oldukları bu büyük problemin çözümünde rol almak mecburiyetindedir. Şam'da kim iktidarda olursa olsun Suriye ile ilişkilerimizin yapıcı olması gerekiyor. Türkiye artık Sayın Erdoğan'ın eliyle Avrupalılara 'bak bunları senin yanına gönderirim' gibi orayı tehdit etme üzerine kurgulanmış bir sistemi bırakmak zorundadır. Dış politikayı ciddiye alıp ABD'nin de Rusya'nın da bu sorunun çözümünde üstüne düşen görevi yerine getirmesini sağlamalıdır. Bugün artık geçici koruma statüsünü belirleyen 'Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu' üzerinde konuşmanın vaktidir. Bu meseleyi Meclis'te konuşabilmek, çözebilmek bizim görevimizdir. Özel bir oturumda bu meseleyi milletimizin gözü önünde tartışalım. TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un bu çağrımıza kayıtsız kalmayacağını umut etmek istiyorum.

ERDOĞAN'IN AÇIKLADIĞI KONUT 'MÜJDE'SİNE YANIT

Ülkemiz uzun zamandır bir kişinin şahsi inatlarının ve kaprislerinin peşinde uçuruma sürükleniyor. Bay kriz sandığı getireceği yerde sebep olduğu krizleri derinleştirmeye, bozuk plak gibi konuşmaya devam ediyor. Bugün gelinen noktada TÜİK enflasyonu bile yüzde 70 oldu. Enflasyonda Arjantin’i sollamış olduk. Türkiye hızla fakirleşirken, pahalılık altında ezilen insanlarımızın sofralarından her gün lokma eksilirken barınma kriziyle de karşı karşıyayız. Dünyada konut fiyatlarının en fazla arttığı ülke konumuna geldik. Kamu bankalarının kaynakları yanlış dağıtması sonucunda binlerce konut satılmasına rağmen konut sahipliği oranı giderek düşüyor. Bugün İstanbul’da 4 kişilik orta gelirli bir hanenin oturduğu 105 metrekarelik bir evin kirası asgari ücretin 1.3 katına çıkmış durumda.

'Müjde' diye açıklanan konut kampanyası barınma krizini daha da derinleştirecek. Bay kriz bu sözüm ona müjdeyi verdikten sonra konut fiyatları bir gecede yüzde 10 arttı. Konut fiyatlarındaki artış kamu bankalarının enflasyonun yüzde 50 altında faiz oranlarıyla konut kredisi vermesiyle inmez. Faizleri düşürüp konut fiyatlarının düşmesini beklemek Erdoğan’ın hayal dünyasında mümkün olsa da gerçekle örtüşmez. Dar gelişli vatandaşlarımız iki sebepten dolayı ev sahibi olamaz. Bir; konut fiyatları daha da arttığı için olamaz. İki; finansmana erişimi olmadığı için olamaz. Çakma müjdelerinizle milletimizi oyalamaya çalışmayı artık bırakın. Akılcı adımlar atmaya başlayın. İnsanlarımızı mağdur etmeyin, TOKİ'nin asıl faaliyet alanına yani dar gelirli vatandaşlarımıza yaşanabilir konutlar inşa etmeye daha büyük bütçelerle odaklanmasını sağlayın. Tek başına TOKİ'ye ek kaynak sağlayarak dar gelirli vatandaşlarımızın barınma krizini çözemezsiniz. İnşaat girdileri sabit kalmadığı sürece kaynak aktarmak çözüm olmaz. 20 milyar liralık kaynak bugün 20 bin konutun tamamlanmasını sağlarken bir türlü önünü alamadığımız enflasyondaki artış nedeniyle ilerleyen günlerde ancak 10 bin konut tamamlanabilir.

Konut satışını teşvik edecek devlet desteği yerine konut üretimindeki girdileri ucuzlatacak sanayi yatırımlarını teşvik edin. Konut fiyatlarının en fazla arttığı İstanbul ve Antalya gibi illerimiz aynı zamanda yabancılara gayrimenkul satışlarının en fazla olduğu iller. Buradaki yabancılara gayrimenkul satışına kısıtlama getirin.

ERDOĞAN'IN ‘ŞÜKÜRSÜZLER’ ÇIKIŞINA TEPKİ

Bay Kriz kendi eseriyle gurur duyar gibi ülkemizi içine düşürdüğü vahim tabloyu izlemeye devam ediyor. Elinde bir tek çıtlattığı çekirdeği eksik. Bir süre sonra izlemekten sıkılıyor, sıkıldıkça kürsüye çıkıp esiyor. Bol nasihat sıfır icraat siyaseti kaldığı yerden devam ediyor. Esiyor ama yağmıyor.

Şaklabanlıktan sorumlu saray bakanı abuk sabuk açıklamalarına, anlamsız esprilerine devam ediyor. Bu arkadaş geçtiğimiz günlerde borç içinde yüzen sanayicilerimize kendince verdiği müjdesi alkışlanmayınca ‘akşam uyuşukluğu, daha ne istiyorsunuz’ demişti. Hani ağustos ayında enflasyon düşüyordu? Enflasyon düşecekse enflasyon korumalı tahvil nereden çıktı? Bu açıklama enflasyonu hiçbir zaman düşürmeyeceklerinin itirafıdır.

Milletimizin aslında her şeyi varmış. Her şey var ama bu millet şükretmeyi bilmiyormuş. Terörist, nankör demişti millete ettiği hakaretler repertuarına bir de ‘şükürsüz’ü ekledi. Saray hayatı seni bozduğu için belli ki unutmuşsun ama Anadolu’muzda ‘nasılsın’ sorusunun cevabı bile şükür ile ba��lar. Şükürsüzlere şükür öğretmek istiyorsan da o zaman doymak bilmeyen yandaşlarına şükretmeyi öğret. 15 maaş alan genel müdürlerine, ihale arsızı müteahhitlerine, ATM memurlarına, pudra şekeri sevdalılarına şükretmeyi öğret. KPSS’den 92 puan almış gencecik evlatlarımızı mülakatta eleyip 28 puan alanları tayin eden ayıların, dayıların yanına git onlara şükretmeyi öğret. Sen milletimizin 'razı' omasını istiyorsun.

'ENFLASYON KORUMALI TAHVİL NEREDEN ÇIKTI?'

Şaklabanlıktan sorumlu saray bakanı abuk sabuk açıklamalarına, anlamsız esprilerine devam ediyor. Bu arkadaş geçtiğimiz günlerde borç içinde yüzen sanayicilerimize kendince verdiği müjdesi alkışlanmayınca ‘akşam uyuşukluğu, daha ne istiyorsunuz’ demişti. Hani ağustos ayında enflasyon düşüyordu? Enflasyon düşecekse enflasyon korumalı tahvil nereden çıktı? Bu açıklama enflasyonu hiçbir zaman düşürmeyeceklerinin itirafıdır. Yandaşını koruduğun kadar neden vatandaşımızı enflasyondan korumuyorsun? Emeklinin, memurun, asgari ücretlinin maaşını neden gıda enflasyonundan korumuyorsun?

Biz sorunca utanıyorlar mı? O zaman seçim zamanı geldiğinde milletimiz hesap soracak. Onlar utanmaz ama milletimiz hesap soracak. AK Parti teşkilatları dükkanlarına gittiğinde esnafımız, ev kadınları, işçiler, memurlar, atanamayan öğretmenler, hayatları çalınan gençler hesap soracak. O sandık er ya da geç milletimizin önüne gelecek o gün geldiğinde de o hesap mutlaka sorulacak.

'EYT ÇÖZÜM PLANI'NI OLUŞTURDUK'

EYT sorunu esasında 2000 yılı öncesinde emek piyasasına girenlerin kazanılmış emeklilik haklarından mahrum kalması sorunudur. İktidar ve ortakları şimdiye kadar bu meseleyi sanki EYT’liler bir ayrıcalık talep ediyormuş gibi sundular. Emekliler gasp edilen haklarını istiyorlar. İktidar, ‘gençsin, emekli olamazsın’ diyor özel sektör ‘yaşlısın çalışamazsın’ diyor. Biz İYİ Parti olarak EYT Çözüm Planı’nı oluşturduk.

Ülkemizde yaklaşık 4,7 milyon insanımızın EYT’li. Soruna 4 temel ilke çerçevesinden bakıyoruz. Birinci ilkemiz, hakkaniyetin tesisi. İkincisi, EYT düzenlemesine bakış açımızda gizli. Hak kaybının giderilmesi olarak bakıyoruz. Üçüncü ilkemiz nesiller arası adaleti sağlamaktan geçiyor. Dördüncü ve son ilkemiz ise basitlik ve anlaşılabilirlik. Bu çerçevede yapacağımız EYT düzenlemesinde ön görülen koşullardan yararlanmak için herhangi bir başvuru, süre koymuyoruz. İYİ Parti iktidarında prim gün süresini doldurmak kaydıyla EYTliler üreç içinde emeklilikten yararlanacak.”