Profesör Selçuk Erez Türkiye’deki kadın doğumun duayenlerindendir. (Benim de Cerrahpaşa’dan hocam olur.)...

Profesör Selçuk Erez Türkiye’deki kadın doğumun duayenlerindendir. (Benim de Cerrahpaşa’dan hocam olur.)

Şimdilerde tam bir sıra neferi gibi, “gibi”si fazla aslında, tam bir sıra neferi olarak tabip odası çalışmalarına katılıyor.

Toplantılarda çoğunlukla kendi fikirlerini kabul ettirme acelesindeki konuşmacıları sonuna kadar dinliyor… Mesleki birikiminin yanı sıra tevazuuyla da örnek oluyor.

Kâh yetiştirdiği öğrencileri, öğrencilerinin öğrencileriyle birlikte yürüyüşlerde pankart tutuyor, döviz taşıyor…

Kâh TTB Kongreleri’nde yaptığı barıştan, kardeşlikten, insan haklarından yana konuşmalarıyla yüreğimize su serpiyor.

***

Bir yandan da…

“Milli Fizik, Milli Kimya”… “Trendelenburg Pozisyonu”… “Garo Dayı” gibi deneme, öykü, romanların yanı sıra…

Cumhuriyet Pazar ekinde yazıyor.

Bu yoğun mesaisinin arasına yeni bir “görev” daha sığdırdı Selçuk Hoca.

Sağlık haber portalı Hekimedya’nın düzenli yazarları arasına katıldı.

***

Bugün artık her türlü işte kullandığımız ameliyat eldivenlerinin bir cerrahla bir hemşirenin aşkının ürünü olduğunu duymamışsanız eğer…

Aşık olduğu ameliyathane hemşiresi Caroline Hampton, ameliyatlarda kullanılan solüsyonlar nedeniyle ellerinde kızartılar, pullanmalar oluşup ameliyathaneyi bırakmaya kalktığında…

Bir lastikçiye gidip ilk lastik eldiveni yaptırarak sevgilisinin hastalığını tedavi eden (sonra evleniyorlar, tabii ki) cerrah William Steward Halstead’ın öyküsünü…

Ya da…

Günlük hayatta “Strese girdim”, “Stres oldum”, “Stres yapma” gibi yerli yersiz kullandığımız “stres”i ilk tanımlayanın…

Çeşitli nedenlerle oluşan hastalıkların, bunları birbirlerinden ayıran değil, ortak yönlerinin incelenmesi gerektiğini düşünen…

Önce değişik etkenlerle oluşan enfeksiyonların bedende birbirlerine benzer tepkilere yol açtığını gözlemleyen… Sonra deney hayvanlarına şırınga ettiği çeşitli toksik maddelerin hemen hemen aynı gelişmelere neden olduğunu saptayan…

 Prag Tıp Fakültesi’nin on dokuz yaşındaki öğrencisi Selye Janos olduğunu…

Selçuk Hoca’nın kaleminden okuyabilirsiniz.

***

Yaşamın hastalığımızda bile bize yeni ufuklar açabileceğini… İlham perisinin siz hastayken bile gelip karşınıza dikilerek kimyanızı allak bullak edebileceğini düşünmüş müydünüz, hiç?

Geçirdiği bir hastalık nedeniyle öğretmenliği terk edip geçimini kazanmak için yazmaya başlayan… Kurgu-bilim romancılarının öncüsü olan H. G. Wells’in…

Belkemiğinde gelişen bir hastalık nedeniyle ”hayatta sadece bir seyirci olarak kalacağını” düşünen… Önceleri resim yapmayı deneyen, sonra unutulmaz romanlar yazan  Henry James’in…

Apandisit ameliyatının ardından uzun süre yatağa bağlı kalan… Annesinin avunması için verdiği boyalar ve fırçalarla resim yapmaya başlayan hukuk fakültesi mezunu ressam Henry Matisse’in öykülerini Selçuk Hoca’nın “Hastalıkların olumlu yönü” makalesinde bulabilirsiniz.

***

Parkinson hastalığına adını veren İngiliz doktor James Parkinson’un…

Birçok sosyal ve devrimci harekete katıldığını, Fransız Devrimi’nin esin kaynağı olmasını savunduğunu, yirmi kadar politik broşür yayınladığını…

Birçok gizli politik derneğe üye olup 1794’te Kral III. Jorj’un öldürülmesi için kurulduğu ileri sürülen bir örgütte rol aldığı iddiasıyla sorgulandığını da...

“Aktivist bir hekim” başlıklı yazıda okuyabilirsiniz.

Tamamı ve daha fazlası www.hekimedya.org’da.